Makaleler

OHAL’li ya da OHAL’siz… Kürt halkına saldırı baki!

İç içe olduğu Gülen Cemaati’ni “FETÖ” adlandırmasıyla terör örgütü ilan eden ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan ettiği OHAL ile devletin tüm kurum ve kuruluşlarında Cemaat ilişkisi olan/olduğu iddia edilen kesimleri temizlemeyi önüne koyan TC/AKP’nin süreçteki tek hedefi elbette ki Gülen Cemaati değil/olmayacaktır. Klik dalaşının almış olduğu son hal, bir yılı aşkın süredir süregelen abluka, katliam, gözaltı ve tutuklamalarıyla muhalif her kesime açıktan yönelen hakim sınıf temsilcilerinden AKP’nin isimsiz OHAL’ini isimlendirmesini sağladı. Devletin kendi içerisinde hakim sınıflar arasındaki iktidar savaşımından etkilenen-etkilenecek olan ise elbette ezilenler ve onların ortak mücadelesidir. İşçi ve emekçileri, Kürt halkını, kadınları, LGBTİ’leri, ezilen inanç gruplarını hedefine alan devletin, OHAL ile beraber hedefine daha da yoğunlaştığı ve ezilenlerin mücadele alanlarını yok etmeye çalıştığı aşikardır.

Kürt halkı iradesine sahip çıkıyor!

Bu anlamda gerek iç gerekse de dış politikada “kırmızı çizgi”si olan Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik tasfiye politikasını OHAL ile sürdüren TC/AKP, gerilla alanında kimyasal silahlarıyla katliamlarını devam ettirirken ev baskınları, gözaltılar, tutuklamalar ile demokratik alandaki mücadeleyi sönümlendirmeye çalışıyor. Geçtiğimiz kış ve bahar ayları boyunca abluka altına aldığı, katlettiği, yakıp yıktığı kentlerin belediyelerini de kayyum atama planı ile tehdit eden, belediye eşbaşkanlarını gözaltına alan, tutuklayan devletin amacı, kuşkusuz Kürt halkının iradesini teslim almaya çalışmaktır. 19 Ağustos günü görüşmeleri tamamlanan ve torba yasa olarak bilinen “Yatırımların Proje  Bazında Desteklenmesi, İki İl Merkezinin Değiştirilmesi ve Bazı Kanun ve  KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nın 80 maddesi içerisinde yer alan “terör suçu” nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı, başkanvekili ve meclis üyelerinin yerine İçişleri Bakanı ve vali  tarafından görevlendirme yapılmasına ilişkin düzenlemenin kabul edilmemesi ise Kürt halkının iradesini teslim vermemek üzere verdiği mücadele ile ilintilidir. Özyönetim direnişlerinde gördüğümüz bu kararlılık, devlete geri adım attıran önemli faktörlerden biridir. Diğer yandan oluşan kamuoyu ve Kürt Ulusal Hareketi’nin silahlı kanadının hemen her gün devletin kolluk kuvvetlerini hedefine alan eylemleri de TC/AKP’nin torba yasadaki geri adımının nedenlerindendir.

Yine aynı torba yasa içerisinde yer alan ve değişikliği kabul edilmeyen Colemêrg ve Şirnex’in il olmaktan çıkarılıp Gever ve Cizîr’in il olması şeklindeki düzenleme de bölgede demografik yapının değişime uğratılması, asimilasyon politikalarının hız kazanması anlamına geliyordu. Ancak bu düzenlemenin de kabul edilmemesi, az önce bahsettiğimiz sebeplerdendir. Devlet, günlerdir gündeme taşıdığı bu iki düzenleme ile nabzı yoklamış, Kürt halkına tehdit savurmaktan geri durmamıştır.

Özgür Gündem susturulamaz!

Ape Musa’lardan, Gurbetelli Ersöz’lerden geleneğini alan Özgür Gündem gazetesine yönelik kapatma kararı ve hemen ardından gazete binasına yapılan polis baskınında 25 gazetecinin işkenceyle gözaltına alınması da OHAL’in Kürt meselesindeki yansımalarından biridir. T. Kürdistanı’ndaki gelişmeleri aktaran, soruşturma ve davalara rağmen gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyen Özgür Gündem gazetesine yönelik bu saldırı, kendi medyasından olmayanlara devletin verdiği bir gözdağıdır.

Yaklaşık bir yıldır devrimci, sosyalist ve yurtsever basına yönelik gözaltı, tutuklama ve soruşturma furyasının OHAL ile birlikte “yasal” zemini oluşturan devletin zihniyetini, burjuva medyanın kalemşörlerinden Ahmet Hakan 19 Ağustos günü Hürriyet gazetesinde yazdığı köşe yazısı ile ortaya koydu. Hakan, Özgür Gündem gazetesini “terör örgütünün gazetesi” olarak lanse ederken Kürt halkının devletin katliam, zulüm, asimilasyon ve baskı politikalarına karşı yıllardır verdiği mücadeleyi “terör”, devletin bu bahsettiğimiz politikalarını teşhir eden gazeteyi ise “terör örgütünün gazetesi” olarak adlandırmış oldu. Yetmedi, Kürt Ulusal Hareketi’nin silahlı mücadele alanı ile DAİŞ’i aynı kefeye koydu; DAİŞ’in de o çok meşhur “demokrasi”lerinde yayın organı çıkaramayacağından bahsetti.

DAİŞ ve Kürt Ulusal Hareketi’ni aynı kefeye koyarak kafaları bulandırmaya çalışanlara karşı en net yanıt biliyoruz ki Rojava’dır ve son süreçte DAİŞ çetelerine karşı YPG/YPJ öncülüğünde elde edilen Minbic zaferidir!

Minbic zaferinin anlamı TC için de çok ağır!

Ortadoğu’da  TC devletinin Suriye politikası ekseninde destek verdiği DAİŞ çeteleri Rojava topraklarından temizlenmeye devam ediyor. Katliam ve zulmüyle bölge halkına ölümü ve göçü dayatan DAİŞ çetelerine yönelik gerçekleştirilen hamlelerden sonuncusu Minbic Hamlesi oldu.

Coğrafik ve stratejik açıdan oldukça önemli yerde duran Minbic’in DAİŞ çetelerinden temizlenmesi, Kobanê’ye yönelik DAİŞ çetelerinin tehditlerinin bertaraf olması anlamına gelirken diğer yandan Irak ve Suriye arasındaki bağlantı yolu ve dünyaya açılan kapı niteliğinde olan bir bölgenin kurtarılması demektir. Hol ve Şeddade’nin ardından en önemli son kalesini de kaybeden DAİŞ çetelerinin hareket alanını sınırlandıran bu zaferin TC devleti için de anlamı çok ağır!

Fırat suyu bölgesini DAİŞ saldırılarına karşı güvenlikli hale getiren ekilemeyen verimli toprakların işlenmesi ile birlikte Rojava’ya özellikle de Kobanê’ye yönelik TC-KDP işbirliğinde gerçekleştirilen ambargo işlevsizleştirilmiş olacak. Öte yandan Suriye’de en büyük petrol geliri sağlanan alanlardan biri olması nedeniyle de stratejik olan Minbic’in özgürleştirilmesi, DAİŞ’in Irak ve Suriye’deki ham petrolü TC ve KDP sayesinde Türkiye’ye pazarlamasının da önünü kapatmış oldu. Bunun TC devletindeki yansıması ise petrolden önemli ölçüde elde edilen gelirin kaybetmesi oldu. Ancak elbette TC için “güney sınırı”na yerleşen bir Kürt oluşumunun giderek güçlenmesi esas bedeldir. Minbic zaferi tüm bu yönleriyloe TC’nin Ortadoğu denkleminde DAİŞ’in yerine işaret ediyor ve Kürt Ulusal Hareketi’nin “terör” denkleminde bir yerinin olmadığını bir kez daha somutlaştırıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu