GüncelManşet

Onların “milli”si de yalan ve talan üzerine kurulu, “güvenliği” de…

“Milli Güvenlik”; devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, milletler arası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün çıkarlarının yanı sıra, uluslar arası antlaşmalarla kararlaştırılan haklarının, her türlü iç ve dış tehditlere karşı korunması ve kollanmasıdır.

Kristal-İş Sendikası’nın grev kararının 60 gün süreyle ertelenme nedeni olarak, Bakanlar Kurulu’nun bulduğu bahane, yukarıda açıklanan “milli güvenliği bozucu nitelikte görülmesi”. Milli bir güvenlik her neyse ve sanki ortalık “güvenlik”ten geçilmezmiş gibi!

Devletin, işçilerin hak arama mücadelelerinden öcü gibi korktuğunu biliyoruz fakat buna neden olarak sundukları bahane açıkçası oldukça basiretsiz hatta traji-komik geldi. Gerçi son süreçte ve daha öncesinde verilen kararların hangisinin nedeni komik değildi ki? En son Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın da tutuklanma sebepleri ortada. Tutuklamak için bir kanıt bulamayınca “adaletin işleyişini bozabilir” gibi bir nedenle uyduran “milli güvenlik”, işçi sınıfının iradesini eline alması anlamına gelen greve neler neler uydurarak yasak koyabilir?! Bir düşünün!

Kristal-İş Sendikası’nın grevi bunun bir örneği… Sendikanın; Trakya Cam San. AŞ, Paşabahçe Cam San. ve Tic. AŞ, Anadolu Cam San. AŞ, Cam Elyaf San. AŞ, Anadolu Cam Yenişehir San. AŞ, Trakya Yenişehir Cam San. AŞ ve Şişecam Otomotiv AŞ ile bunlara bağlı iş yerlerinde aldığı grev kararı Bakanlar Kurulu tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, 60 gün ertelendi. Kararın gerekçesi de, “Milli güvenliği bozucu nitelikte görülmesi”! Sendikaların iş yerlerinde haklarını almak için başlattıkları grevler “milli güvenliği” bozabilirmiş!

 

Bu “milli güvenlik” kimin güvenliği?

Aslında mesele erteleme bahanesiyle grevi durdurmaktı zaten. Buna bir kılıf uydurmak gerekiyordu haliyle. “Ne yapsak da bir bahane bulsak” diye harıl harıl düşünen Bakanlar Kurulu da böyle bir kılıf bulmuş. Yani Bakanlar Kurulu’nun işi gücü kalmamış milli güvenliği bozacak başka neden bulamamış, demiş “grev bozar”! Ha tabii unutmamak gerek, Bakanlar Kurulu’nun işi gücü sermaye ve zorbaları korumak! İşçinin emeğinden ve canından beslenen –her ay yüzlerce işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesi başka nasıl açıklanabilir- patronları korumak! Neyse yazımıza geri dönelim biz yine de…

“Milli güvenlik” derken aslında neyin güvenliğinden bahsediliyor onu düşünmek lazım. Milletin güvenliği mi, devletin güvenliği mi yoksa holdinglerin güvenliği mi? Bu noktada sorulması gereken en önemli soru bu. O zaman “Holding güvenliğini bozucu nitelik” yazmaları gerekmez resmi gazetelerine? Ama galiba yazamazlar. Milli güvenlik deyince hem daha “havalı” hem de daha ikna edici oluyor herhalde. Milli deyince halkça, kendimize ait bir güvenlik sanıyoruz, oysa onların milli’si de yalan ve talan üzerine kurulu, güvenliği de…

 

Yapılan her yasaklamada bahane hazır…

Bu “milli güvenlik” meselesi son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz bir mesele haline geldi. Özellikle 15 Temmuz ve akabinde ilan edilen OHAL ile birlikte FETÖ kılıfı altında işçilere, ezilenlere bir bütün halka yapılan saldırıların, yasaklamaların kılıfı olarak kullanılıyor. Ne kadar çok dillendirilirse o kadar ikna edici olacağı yönünde yapılan çıkarımlar doğrultusunda, yapılan her baskıda, yasaklamada, saldırıda bahane hazır; “milli güvenliği bozuyor”!

İktidar gittiği her açılış töreninde sürekli milli güvenlikten, onun anlam ve öneminden dem vuruyor. Bakanlar Kurulu da milli güvenliği bozabilecek etkenleri araştırırken Kristal-İş Sendikası’nın Grev kararına denk geliyor ve bakıyor ki holdinglerin güvenliği tehlikede, durur mu Bakanlar Kurulu yapıştırıyor kararı; “Milli Güvenliği bozucu nitelikte olduğundan 60 gün ertelenmesine”! Artık “halkımız” yataklarında rahat bir uyku çekebilir! Ne de olsa holding sahiplerinin paraları yerinde kalacak!

İşçiler mi ha onlar da aileleriyle birlikte açlık çekecekler ama sonuçta milli güvenlik söz konusu, olacak o kadar! Herkes biraz ödün verecek! Ya da tüm hayatını sermayenin önüne serecek, yoksa nasıl sağlanır devletin ve devletin “milleti” olan patronların “güvenliği”!

 

Bir Özgür Gelecek okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu