H. Merkezi: 24 Kasım “Diren Rojava, İstanbul seninle” şiarıyla Kadıköy’de düzenlenen mitingde, Partizan polis arama noktasına yönelik gerçekleştirdiği müdahaleye ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni şöyle:
“Diren Rojava, İstanbul seninle” mitinginde yaşanan polis saldırısına dair açıklama;
24 Kasım günü düzenlenen Rojava ile dayanışma mitinginde, polisin ve burjuva medyanın son 2 gündür hedef göstererek döne döne “olay çıkartan grup”, “arama yaptırmak istemeyen grup” vb. açıklamalarıyla hem mitingin özüne dönük gerçekliği ve Rojava’da yaşanan katliamı görmezden gelerek, mitingi gölgelemeye çalışmıştır. Yaşanan müdahalenin birinci elden muhatabı olan Partizan’ı, ortada hiçbir şey yokken barikat yıkan, polisi döven, mitingi “provake” etmek isteyen grup olarak göstermektedir. Yaşanan devrimci müdahaleyi kolluk güçleri ve burjuva medya çarpıtmakta halkımıza yalan, yanlış şekilde ve hedef göstererek vermektedir. Açıklamaya da bu gerekçe ile ihtiyaç duymaktayız.
Daha miting yürüyüşü başlamadan Numune Hastanesi’nden miting alanına kadar kolluk güçlerinin olağanüstü bir “güvenlik” anlayışı ile alanı sarması dikkatlerden kaçmamalıdır. Yürüyüş başlamadan Numune Hastanesi’nden yürüyüşe katılmak için gelen yurtsever gençlere sataşmalar, çevik kuvvet polisi tarafından küfürler savrulmaya başlanmıştır. Yine neredeyse hiçbir mitingde görmeyeceğimiz çevik kuvvet ve sivil polislerin kitle içerisinde, kitleyi tahrik ederek gezmesi ayrı bir yerde durmaktadır.
“Sessiz kalmayacağız, misliyle karşılığını vereceğiz”
Bizim açımızdan ise diğer devrimci- yurtsever kurumlar gibi kortej düzenimizi alarak slogan ve ajitasyonlarımızla arama noktasına kadar sorunsuz bir şekilde geldik. Miting günü için arama noktasında “kendimizi aratmama” kararımız yoktu. Kaldı ki böyle bir karar almış olsak da bu konuda bir sorumluluk teşkil ettiğini düşünmüyoruz. Çünkü Gezi direnişinde binlerce insanı yaralayan, binlercesini gözaltına alarak her türlü tacize ve işkenceye tabii tutan Gezi şehitlerinin katili, Berkin’i yüz günü aşkın süredir komada bırakan, bu eli kanlı kolluk güçleri ve devlettir. Buradan baktığımızda bile, bu eli kanlı katillerin ellerinin bedenimize değmesini istemeyiz.
Yaşanan müdahale ise arama noktasından, kitlemizin neredeyse tamamı geçmişken, bir kadın yoldaşımızın bir kere aranmasına rağmen birkaç adım attığında diğer polislerce tekrar aranmak istenmesi ve yoldaşımızda arandığını ve tekrar aranmasının keyfi bir durum olduğunu ifade etmiştir. Ancak “gururlu”, “mağrur” kolluk kuvveti kararın kendilerinde olduğunu ve arayacağını söyleyerek yoldaşın çantasını almak istemiştir. Buna yoldaşın itiraz etmesi üzerine, polisler küfürler ve hakaretlerle karşılık vermiştir. Kitlemizin tartışmanın yaşandığı alana yönelmesiyle, çaresiz kalan polis yoldaşımızı iterek, “yürü git be” diyerek şiddetin dozunu arttırmıştır.
25 Kasım arifesinde, 24 Kasım’da kadına yönelik şiddete karşı birçok eylem ve etkinlik varken kolluk güçleri ve devletin yapmak istediği, kadın yoldaşlarımızı kendilerince, “hiçleştirmek”, “aşağılamak” ve yok saymaktır. Böylesi tarihi günde bile kadına yönelik şiddette sınır tanınmamaktadır. En bariz örneği de bu yaşanan olaydır. Ayrıca bizim açımızdan yaşanan bir ilkte değildir. 1 Eylül Dünya Barış gününde de benzer olaylar arama noktasında yine kadın yoldaşlarımıza yapılmış, araya miting görevlilerin girmesiyle sonlanmıştı. Ancak Rojava mitinginde yaşanan saldırıya, Partizan’ın sessiz kalması mümkün değildir. Ve saldırıya gereken cevap tarafımızca verilmiştir. Bundan sonrada bu tarz saldırılara dün olduğu gibi bugünde sessiz kalmayacağız, misliyle karşılığını vereceğiz. Tüm devrimci, demokrat ve yurtsever kamuoyunu duyurulur.”
Partizan
