H. Merkezi: Daha önce komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı andığı için “suçu ve suçluyu övdüğü” gerekçesiyle hakkında defalarca kez dava açılan Pınar Aydınlar’a bu yılki Munzur Festivali’nde yaptığı konuşmadan dolayı “suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla da Savcılık tarafından soruşturma açılmıştı. Bu dava “takipsizlik” kararıyla sonuçlandı.
Sanatçının “Yalnız değiliz. Yanımıza Ethem yoldaşı da aldık. Yalnız değiliz, Dersim’de direnen yoldaşlarımızı aldık. Yalnız değiliz bizler İbrahim Kaypakkaya’yı, Mahir Çayan’ı, Mazlum Doğan’ı, Deniz Gezmiş’i aldık geldik. Bizler direnenlerin türkülerini söyleyeceğiz” ve “Diyarbakır’da bir kaya sanki yükselmiş aya, Diyarbakır’da bir zindan… gökteki ay, dağdaki kaya. Yaşasın İbrahim Kaypakkaya” sözleriyle suçu ve suçluyu övdüğü ifade ediliyordu.
Takipsizlik kararı
20 Şubat günü sanatçıya iletilen karara göre, mahkeme heyeti; Aydınlar’ın sözlerine sahip çıkarak bu kişilere sahip çıkmanın ve onları anmanın suç olmadığını belirten Aydınlar’ın, ortada suıç olmadığı için ifade vermeyeceğini belirttiğine de değinen karar tutanağı, konu ile ilgili olarak Cumhuriyet savcılığının takipsizlik kararı verdiğini belirtiyor.
Daha önce de, 2011 yılında İbrahim Kaypakkaya’yı övdüğü gerekçesiyle hakkında 10 ay hapis cezası verilen Pınar Aydınlar’ın, söylediği marş ve Türklerden kaynaklı yıl boyunca Dersim’de türkü söylemesi de mahkeme tarafından yasaklanmıştı.
Son dönemde çıkan sansür yasası ile neredeyse ağızlardan çıkan söze kadar müdahale eden AKP hükümeti, böylesi davalarla da halkın ileri kesimleri ile devrimci önderlerin isimlerinin, fikirlerinin buluşmasını engellemek istediğini bir kere daha gösterirken, ezilenlerin dili-sözü olan sanatçıları yargılamaya çalışarak da yaşama “sansür” koyma isteğini gözler önüne seriyor.
