Güncel

Fakire ölüm, asansöre gülücük!

 

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” diye bir söz var. Ülkemizdeki hak ihlalleri, polisin haklarını arayan insanlara uyguladığı şiddet, hapishanelerde siyasi mahkumlara yapılan baskılar diye başlayıp devam eden haksızlıklar zinciri ülkemizde faşizmin olduğunu görmeye yetiyor. Bugün acımasız sömürü sistemi, rantı, çıkarı ve hırsı uğruna insanların hayatlarını hiçe sayıp gerektiğinde katliamları kendi gözünde meşru kılıyor. Bunu İstanbul Mecidiyeköy’de Torun İnşaat tarafından yapılan rezidansta işçileri taşıyan asansörün arızalı olmasına rağmen önlem alınmaması ve o asansörün işçileri taşırken 32. kattan aşağı düşerek 10 işçinin hayatını kaybetmesiyle bir kez daha gördük.

Bu inşaatın harcında kan var

Bu katliamın ardından şantiye bölgesine ambulans ve sağlık görevlilerinden önce kolluk kuvvetlerinin gelmesi, bakanlar tarafından yapılan açıklamalar, işçinin değerlerini bir kez daha gözler önüne seriyor ve utanmadan dalga geçici sözler söyleniyor. İnşaatın sahibi Aziz Torun ”10 gün önce bende o asansöre bindim, hiç bir sorun olmadı” diyerek suçu kendi üzerlerinden atıp işçinin hatasına bağlayıp kazayı, kadere, işçilerin fıtratlarında ölüm olduğuna getirmeye çalışıyor. Halbuki kaza araştırıldığında durumun hiç de böyle olmadığını görürüz. Aylardır tamir edilmeyen asansör, işçilerin durumu yetkililere iletmesine rağmen bu talebe kulak verilmiyor . Bundan 5 ay öncede inşaatta bir işçi ölümü daha yaşanmış, 9 Nisan’da inşaat işçisi 19 yaşındaki Erdoğan Polat, aynı şekilde can vermişti. Bu işçi için Çalışma Bakanlığı firmaya ceza vermedi ve firma Erdoğan Polat’ın ailesine 5600 tl tazminat vererek yoluna devam etti. Bu yaşanlardan sonra alınan müfettiş raporunda, sepeti yere çakılan monoray iskele sisteminin doğru kurulup kurulmadığını anlaşılması için gerekli güvenlik testlerinin yapılmadığı, bağlantı elemanlarının bir testten geçirilmediği, kullanımına ilişkin üzerinde bir talimatnamenin olmadığı, risk değerlendirmesinin uygulanmadığı belirlendi. Ayrıca işçi Polat’ın mesleki eğitiminin olmadığı ve emniyet kemerini bağlayacak dikey yaşama hattının bulunmadığı saptandı. Tüm ölümcül ihmallere karşın; Çalışma Bakanlığı, 2014’ten itibaren inşaatlarda “durdurma cezası” uygulamasını kaldırıp yerine “süre verme” uygulamasına geçtiği için şirkete sadece 5 bin TL para cezası kesildiği ortaya çıktı. İşte bu 10 işçinin öldüğü faciayı aylar öncesinden haber eden müfettiş raporunda, işçilerin kaderlerinin ve fıtratlarının kimin elinde olduğunu görüyoruz. Bir Çalışma Bakanlığı yetkilisi, 2014 yılına kadar, eksiklikler belirlenen inşaatlarda derhal durdurma izni verdiğini fakat 2014’ten sonra uygulamaya son verdiğini kaydediyor. Durdurma cezası yerine iş yerlerine bir aylık süre ve teftişe ara verme uygulamasına geçildiğini kaydeden yetkili, “Bir aylık süre geçince, doğal olarak inşaat başka bir aşamada olacağı için, süre verilen noksanlıklar kendiliğinden ortadan kalkmış oldu” diyor. Yetkili, İş Ekipmanları Yönetmenliği değiştirilerek, asansörlerin kontrolünün üç aydan bir yıla çıkarıldığını da ekliyor.

Yeni Türkiye, Değişmeyen Adaletsizlik

Yaşanan işçi ölümlerinin ardından birçok yorum yapıldı ve yorumların bir çoğunda ”kader” kelimesi en başta tutuldu. Ardından AKP bakanları ”İşçiler şehit mertebesinde mi?” ,  ”Ölenlerin ardından fatiha ve yasin surelerini eksik etmeyelim” gibi gülünç, küçük düşürücü, işçiyi hafife alan söylemlerde bulundular. İşçiler, fıtratlarındaki ölümün önüne geçilemeyeceğine inandırılmaya çalışıldı. Tıpkı Soma’da yaşanan faciada olduğu gibi 301 işçinin ölümünün ardından söylenen söylemlerin aynısı bu işçi katliamında da oldu. Yapılan CB seçimlerinden sonra Erdoğan’ın seçimleri kazanmasıyla birlikte yaptıkları ”Yeni Türkiye” şiarı aslında eski Türkiye’de yaşananların yeni bir kliğe uyarlanması olarak çok açık şekilde görüyoruz. Ülkenin geçmiş tarihlerindeki ucuz işçilik, taşeronlaştırma sistemi ve sözde iş kazası olan işçi cinayetleri geçmişte olduğu gibi bugün de devam etmektedir ve son aylarda artan işçi ölümleri hiç küçümsenmeyecek rakamlardadır. Vaad edilen yeni Türkiye’nin eskisinden hiçbir farkı yoktur ve halkın payına yine katliamlar, ötekileştirilmeler, zulümler ve yok edilmeler düşmektedir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu