Güncel

Proletarya Partisi, Parti ve ve Devrim Şehitleri Haftasına ilişkin açıklama yayınladı

MK imzasıyla yayınlanan açıklamada, "Devrim için ölümsüzleşenlerimizi onlara verdiğimiz sözleri tutarak saygıyla anıyoruz!" denildi

TKP-ML MK imzasıyla Parti ve Devrim Şehitleri Haftası’na ilişkin açıklama yayınlandı. Açıklamada ilk olarak  sınıf mücadelesinin hiçbir zaman rahat ve sıkıntısız bir dönemden geçmediği, sınıfsız ve sınırsız bir dünya kurulana kadar da geçmeyeceği ifade edildi. “Dolayısıyla egemen sınıfların, hakimiyetlerini sürdürmek için ezilen sınıflara yönelik baskısı, zulmü, saldırganlığı, katliamları bu ceberut sistem ortadan kalkıncaya kadar daimi olacaktır” denilen açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“Hakim sınıfların, işçi sınıfı ve ezilen halklar karşısındaki gerçekliği, geçtiğimiz yıl boyunca tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde daha bir görünürlük kazanmış, devletlerin bir avuç asalak sermayenin ve işbirlikçilerinin devleti olduğu gözler önüne serilmiştir. Pandemi koşullarında idama mahkum edercesine işçi sınıfını çalıştırmaya devam eden, tüm “yardım paketleri”ni burjuvazinin kârı düşmesin diye açan iktidarların, virüsün yayılmasını engellemek için aldıkları önlemlerin “evde kal” çağrılarının ötesine geçmediğini bütün dünya halkları gördü. Pandemiyi fırsata çeviren emperyalist-kapitalist sistemin efendileri ve onların işbirlikçi-uşakları, bir yandan halkları denetim altına alacak, kazanılmış haklarını gasp edecek yasaları çıkarmakla uğraşırken, diğer yandan “aşı savaşları”yla halkların yaşamını kapitalist rekabete “kurban” etmekteler.”

Açıklamanın devamında emperyalizmin dünyanın dört bir yanını savaş alanına çevirdiği, halklar için soygun ve talanın hakim kılındığı ifade edilerek Ama bunu yaparken, karşıtlarını yani mezar kazıcılarının öfkesini de mayalamakta, bu öfke dipte kalamayacak kadar büyüyerek, irili ufaklı dalgalanmalarla parça parça yüzeye vurmaktadır.” denildi.  Buna karşın dünyanın dört bir tarafında isyanların baş gösterdiği vurgulanarak şunlar söylendi:

“Bu durumu, elbette kendi ülkemizde, AKP-MHP iktidarının çırpınışlarında da görmek mümkündür. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında hareketlenen işçi sınıfının birbirinden kopuk, devrimci komünist öncülükten yoksun, dolayısıyla sistemi bir bütün tehdit eder boyutta olmasa dahi hareketlenmesi, fabrika ya da patronların evlerinin önlerinde, Ankara yürüyüşlerinde, sokaklarda direniş örgütlemeleri, Kürt ulusal mücadelesinin tüm baskı, kayyum, tutuklama, katliam saldırılarına karşın hala devleti en fazla köşeye sıkıştıran direngenliği, kadınların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gerek sokakta gerek sosyal medyada gündem belirleyen ve haklarını korumayı başaran isyanı, gençliğin birleşik mücadeleyi örgütlemek üzere yaptığı hamle, faşizme karşı mücadeleyi ortaklaştırma pratiği vb. özellikle 2016 “darbe girişimi”nin ardından geçen dört yıllık sürecin en hareketli ve gelişmeye açık süreci olduğunun işaretleridir. AKP-MHP iktidarı da bu durumun farkındadır ve halkları “çökertme planları”nın boşa düşmesiyle derinleşen beka sorununu çözmek için daha da saldırganlaşmakta ama saldırganlaştıkça da onu bekleyen “hazin son”u yakınlaştırmaktadır.”

“Silahlarını devralarak, bayraklarını daha yükseğe kaldırarak savaşlarını daha ileri taşıyalım”

Açıklamanın sonunda şunlar ifade edildi:

“Devrim ve komünizm şehitleri, tıpkı bugün olduğu gibi “en zor şartlarda” devrimcilik yaparak ölümsüzleştiler. Ne dedik; sınıf mücadelesi hiçbir zaman “rahat”, “sıkıntısız” bir dönemden geçmemiştir/geçmeyecektir de. Aksi bir ihtimal olsaydı devrimcilik yapmak şehrin en ışıltılı, en temiz caddelerinde gezintiye benzerdi, ama biz yoldaşlarımızı, siperdaşlarımızı dağ başlarının zorlu koşullarında, kentlerin ücra mahallelerinin çamurlu ve dik yokuşlarında, karanlık pusularda, zindanlarda devrim için ölümsüzlüğe uğurladık. Biz onları sonsuzluğa uğurlarken, onlar bizim komünizme olan inancımızı süreklileştiren, umudumuzu pekiştiren, cesaretimizi artıran, halk kitlelerine olan sevgimizi büyüten birer sembol olarak başucumuzdan ayrılmadılar. Sadece iyi-güzel-devrimci yönleriyle değil, yaptıkları hatalarla, hatalarıyla baş etme yöntemleriyle, her gün yeniden mücadele etme kararlılığını kuşanmalarıyla, yenilgilerin-ihanetlerin yollarına çıkardığı engelleri aşma kararlılıklarıyla, umutsuzluğu umuda çevirme bilinçleriyle hep başucumuzda oldular, bize öğrettiler. Onlardan öğrendiğimiz oranda önümüze çıkan eşikleri aştık, öğrenemediğimiz oranda aynı hatalardan bir kez daha öğrenmek zorunda kaldık… Kısacası onlar egemen sınıfların, asalakların rüyalarını nasıl kabusa çeviriyorlarsa, bize de yol göstermeye devam ediyorlar. Biz de onlardan aldığımız güçle, yenilgilere, ihanetlere, bizi bataklığa çekmeye çalışanlara karşı, rüzgarı karşımıza alıp yürüyüşümüzü sürdürüyor, komünizm bayrağını en yukarıda tutmaya devam ediyoruz.

Biliyoruz ki, haklı olmanın; iyiyi, doğruyu ve güzeli, bundan ötürü de geleceği temsil etmenin anlam/değer kattığı gerçeklik; şehitlerimiz nezdinde ölümsüzlüğe tutulan bir fenerdir. Onların anısı ve mücadelesi, faaliyetimizin yolunu aydınlatmakta, hedeflerimizi berraklaştırmakta, kararlılık ve cesaretimizi artırmaktadır. Onlar bizlere büyük bir misyon devrederek ayrıldılar aramızdan. Değeri ve önemini bir kat daha artırdıkları bu görevi yerine getirmek, hepimizin görevimizdir.”

Silahlarını devralarak, bayraklarını daha yükseğe kaldırarak savaşlarını daha ileri taşıyalım…” (Açıklamanın tamamına tkpml.com’dan ulaşabilirsiniz)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu