GüncelManşet

“Birileri her şeye inat Ethem’in hesabını soruyor”

Ethem’in katledilmesinin üzerinden neredeyse bir yıl ve 4 duruşma geçti… Neler olmadı ki bu süreçte?  Katil Ahmet Şahbaz’ın mahkemeye peruk, takma kaşla getirilmesinden Urfa’ya “tayin” edilerek -aslında kaçırılarak- telekonferansla yarım kalan bir şekilde sorgulanamamasına ve son iki duruşmaya getirilmemesine… Ethem için, onun hesabının peşinden gidenlere ve de en başta Sayfiye Anaya, ailesine gaz bombalarıyla saldırılması ve dava açılmasından, olayın tanıklarının da Gezi operasyonlarında tutuklanmasına… Mahkeme heyetinin başka yer yokmuş gibi salonda uyuklamasından, yiğit avukatların heyetin rezilliğini teşhir etmesiyle heyetin davayı üstünden atmaya çalışmasına ama bunu “ne yazık ki” başaramamasına…

Aslında TC’de, yani 90 yıllık deneyimiyle bir faşist diktatörlükte “hukuk” dediğimizin ne denli bir rezalet olduğunu gözümüze soka soka ve bir o kadar da pervasızca gösterdi.

7 Nisan’da görülen 4. duruşma da, “adam öldürme” (biz ona insan diyoruz) suçu alenen açık olan birinin nasıl yargılanamayabildiğini göstermekten öteye gidemedi. Bir polise, olayın ardından “çektim sıktım üç tane” dedirten zihniyetin o polisi “yargılayamayacağının” elbette farkındayız.

 

“onun için en uygun yer hapishanedir”

4. duruşma, zaten bir piyon rolünü gören mahkeme heyetinin Ethem’in müdahil avukatlarının tavizsiz konuşmalarıyla yerin dibine girmesine vesile oldu.

 Duruşma başladıktan aylar sonra, zaten adil bir yargılamanın oluşması için ve “sanık” olma durumunun gerekliliğiyle mahkeme salonunda olması gereken Şahbaz’ın bir daha ki duruşmaya getirilmesine karar verilmiş oldu. Yalnız “Şahbaz’ın kimlik ve adres bilgilerine ulaşma amacı olan terör örgütlerinin varlığı” sebebiyle avukatının talebiyle güvenlik önemlerinin artırılmasına da karar verildi. Ona da en güzel cevabı Ethem’in Avukatı Kazım Bayraktar verdi; “madem terör örgütlerinin hedefinde, o halde onun için en uygun yer hapishanedir”

IMG_20140407_102421.jpg

Salonda duruşmayı izleyen, Bayraktar’ın bu sözlerine ve mahkeme heyetinin trajikomik hallerine kahkahalarla gülen insanlar aslında faşizmin mahkemelerine, adaletine güldü/faşizmin hukukunu yargıladı. Gülmek yine bir devrimci eylem olarak zulmün mahkemelerinde tutanaklara geçti.

26 Mayıs’a ertelenen dava, Gezi’nin yıldönümü öncesine gelmesiyle kararı verenlerden bağımsız başka bir anlam kazanmış oldu. Avukatların tavizsiz duruşlarıyla Şahbaz’ın mahkemeye gelecek olması da, Şahbaz’da olmasa da bizlerin yüzünde Ethem’e dair bir tebessüm bırakmadı değil.

Elbette Ethem’in tebessümünü hissederken, Sayfiye Ananın öfkesinin nasıl da bilendiğinin ve davaya gelenleri kastederek “Ethem’im ölmedi ki, o burada” deyişinin bilincini taşıyoruz.

Ethem’in duruşmasına gelenler gelmeyenlere, duyanlar bilmeyenlere anlatsın “birileri her şeye inat Ethem’in hesabını soruyor” ve 26 Mayıs’a kadar karşısına çıkan herkese sorsun “26 Mayıs’ta neredesin?” diye…

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu