Gençlik

“Dersimli olmak aslında ‘suç’tu.”

Yeni Demokrat Gençlik olarak 13. Munzur doğa ve kültür festivalinde ezilenlerin ezileni kadınlarımızla röportaj gerçekleştirdik. Sayısız doğal güzellikleri olan Dersim’in bir dağ köyüne gittik. Zaten kapıları açık olan köylülere ‘’Merhaba biz İbrahim’in yoldaşlarıyız‘’ dediğimizde yediden yetmişe insanların gözlerindeki ışıltı, yüzlerindeki tebessüm görülmeye değerdi.

Gittiğimiz evlerden birine röportaj yapmak istediğimizi söyledik. Aldığımız cevap ise ‘’Hele bi oturun pilav yaptım bide soğuk ayran var, önce karnınızı doyurun sonra yaparız.’’ oldu. Halkımızın paylaşma ve samimi duruşu bizi daha da mücadeleye bağladı.

YDG: Dersim’de yaşanmış ve yaşanan yüzlerce sorun var. Sizce Dersimli olmak ne demek?

Nevin: Dersim yüzyıllardır baskı ve zulüm altında. Çok eskiye gitmeye gerek yok aslında. 94 yılıydı, ben orta sona gidiyordum. Hayatımda köyden hiç çıkmamıştım. Sadece iki defa Tunceli Merkez’e gitmiştim. Devlet bize sürekli ‘köyü boşaltın’ diyor, tehditler ve hakaretler ediyordu. Bir gece onlarca asker evimize girdi. Hakaret ederek, tartaklayarak bizi evden çıkardılar. Dersimli olmak yıllarca yaşadığın evinin, yuvanın gözlerin önünde yakılmasıdır belki.(Gözleri doldu, bir yudum çay içtikten sonra devam etti.) İstanbul’a gittik. Ekonomik sorun yaşıyorduk. Ablam işe girmek istiyordu ama her defasında Alevi olduğu için, özellikle kimliğinde Tunceli yazdığı için reddediliyordu. Ben liseye kaydolmak istiyordum, yer yok deniyordu. Hatta bir kere müdür yüzümüze karşı ‘’geliyorsunuz buraları da karıştırıyorsunuz.’’ dedi. Köy benim dünyamdı. İstanbul’da herkesin bizim gibi olduğunu düşünüyorduk ama inancımızı yaşayamıyor, dilimizi konuşamıyorduk. Bir defasında hiç unutmam, annem komşuya yemek götürmek istedi fakat komşumuz annemin gözü önünde yemeği çöpe attı. ‘’öteki’’ olmayı hissettik, hissettirdiler. İstanbul’da da devlet bizi rahat bırakmadı. Evlerimiz defalarca polis tarafından basıldı. Dersimli olmak ne demek diye sormuştun ya, Dersimli olmak aslında ‘suç’tu.

YDG: Günümüz Dersim gençliği sizce nerede duruyor?

Nevin:  Öncelikle dil sorunu yaşıyorlar. Ama durum biraz değişik. Annemler Türkçe’de sorun yaşıyorken çocuklarımız Zazaca’da sorun yaşıyorlar. Devlet asimilasyon politikasında maalesef başarılı oldu. Dersim dışındaki Amed, Şırnak gibi Kürt şehirleri daha dirençli dil konusunda. Onların çocukları Kürtçe konuşuyorlar. Bir de okulda Türkçeyi kötü konuştuğun zaman alay konusu oluyor. Sürekli Türkçe konuşma hissi veriliyor. Türkçe ayrıcalıklı bir dil gibi gösteriliyor. Psikolojik olarak zorunlu hissediyorsun kendini. İşsizlik sorunu olduğundan gençler büyük şehirlere göç ediyor. Şunu açıkça söylemeliyim ki devrimciler bu topraklara çok emek verdiler. Bizler bugün hala “Dersim’liysek” devrimciler sayesindedir. Ben kendi çocuklarıma elimden geldiği kadar ana dillerini öğreteceğim. Devletin asimilasyon politikalarını boşa çıkaracağız. Çünkü bizler Seyit Rıza’nın torunlarıyız.

Teşekkür ettikten sonra müsaade istedik. Bize ‘zorla’ bir bardak çay daha içirdi. Çayın sıcaklığı bir yana dursun yüreğinin sıcaklığı içimizi ısıtmaya fazlasıyla yetti

YDG Basın Komisyonu

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu