GüncelManşet

(Röportaj )Suruç, Ankara ve Gezi aileleri; “Barış isteyen insanlar cezalandırılıyor”

İstanbul:Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Aydın müsveddeleri” sözleriyle hedef gösterdiği Akademisyenlerden Esra Mungan’ın tutuklanmasının ardından  Bakırköy Kadın Hapishanesi önünde başlatılan  “Özgürlük nöbeti” devam ediyor. Nöbetin 12’inci gününde Suruç, Ankara ve Gezi aileleri ile birlikte LGBTİ Barış Girişimi’nin gerçekleştirdiği ziyarette akademisyenlere dönük gerçekleştirilen bu linç kampanyasını “susmayacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyerek tepki gösterdi.

“Bizlerde varız bizlerde barış istiyoruz”

LGBTİ Barış Girişimi adına konuşan Duygu, “Sadece bizler değil birey olarak da kadın veya erkek olarak da devletin yaratmış olduğu katliamlardan etkileniyoruz. LGBTİ Barış Girişimi, 20 Temmuz Suruç katliamı ile birlikte oluştu. Bizler ses olmak istiyoruz. Biz LGBTİ’lerde yalnız değiliz. Bizlerde varız bizlerde barış istiyoruz. Bizlerde ezilmek istemiyoruz. Ortak yaşamda bizimde payımız var bizde buradayız demek için varız” dedi.

İrem Güven ise “Savaş toplumdaki genel şiddet eğilimlerini de arttırıyor. Bu şiddet eğilimleri bize eril şiddet olarak yansıyor. O yüzden LGBTİlilerin zaten savaşa karşı bir duruşu olması çok doğal olağan bir şey. Zaten LGBTİ hareketi de bu çizgide sürdü” dedi.

 

Bu ülkede akademisyen olmak bu ülkenin geleceğini savunanlardır

10 Ekim Ankara katliamında hayatını kaybeden Güney Doğanın babası Mustafa Doğan’a “Sizce bugün bu ülkede akademisyen olmak neyi çağrıştırıyor?” diye sorduğumuzda,  “Bu ülkede akademisyen olmak, bu ülkenin geleceğini savunanlardır. Ama biz çocuklarımızı okula gönderirken özellikle de o akademisyenlere güvenerek okula gönderiyoruz. Çünkü onlar yetiştiriyor bu ülkenin çocuklarını.  Yetiştiren onlar, bilim insanı onlar, yol gösterici onlar. Onlardan öğreniyoruz. Ama maalesef memleketi, yönetenler kendi koltuk çıkarları uğruna kendi sarayları uğruna, demokrasiden söz eden barıştan söz eden, savaşa karşı çıkanları, bu savaşa karşı olup da bildiriye imza atanları onlardan korktuğundan onların düşüncesinden korktuğundan, söylemlerinden korktuğundan, onları tutuklayabiliyor. Hapishanelere koyup, tutsak ediyor. Ama bu şu demek değildir ki! Onlar hapishanelere kondu diye, onların düşüncelerini yok etmesi mümkün değil. Düşüncelerini yok edemezler” dedi.

 

Yapay demokrasi mesafeler kat edemezler”

İstanbul Boğaziçi Üniversitesinde öğrenim görevlisi olan Aylin Ünaldı ise , “Demokrasinin olmazsa olmaz olduğunu söylüyoruz. Bu ülkenin herkes için bekası gerekiyorsa eğer, gerçek demokrasiye geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sözümüz budur önündeki engeller kaldırılmadığı sürece yapay demokrasi ile insanlar ülkeler uzun soluklu mesafeler kat edemezler dedi.

 

Suruç aileleri“Bizler de Suruç aileleri olarak akademisyenlerin yanındayız”

Suruç Katliamında hayatını kaybeden Uğur Özkan’ın abisi Süleyman Özkan “Görüldüğü gibi dünyanın başka bir yerinde olsaydı, hatta dünyanın 3. ülke olarak nitelendirdikleri yerlerde dahi olsaydı akademisyenlere barış isteyenlere ödül veriyorlardı”  diyerek “Bu ülkede maalesef aynı Hitler zamanında olduğu gibi barış isteyen insanlar cezalandırılıyor. Şuan dünyanın gözü önünde T. Kürdistanı’nda vahşet yaşanıyor. Bodrumlarda insanlar benzin dökülüp katlediliyor. Buna sessiz kalmak başlı başına bir vahşettir. Bu suça ortak olmaktır. Elbette ki duyarlı, okumuş yazar insanlar buna karşı çıkacaktır. Ve karşı çıkanlar şuanda bedelini ödemekten çekinmiyor. Bizler de Suruç Aileleri olarak onların yanındayız. Hiçbir vahşetin yanında yer almayacağız, susmayacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu