Güncel

Samandağ Evvel Temmuz Festivali yapıldı!

‘Evvel; bir şeyin başlangıcı anlamındadır, 14 Temmuz Rumi takvimine göre Temmuz ayının başlangıcıdır. Temmuz da çok tanrılı dinlerde bereket tanrısını sembolize ediyor.

Temmuz ayı dört bin yıl öncesine kadar uzanan tarihi geçmişte çok tanrılı dinler döneminde hasadın yapıldığı ve bir sonraki hasat döneminin bereketli geçmesi için bereket tanrısı Temmuz’a kurbanların adandığı ve şenliklerin yapıldığı aydır.

Tektanrılı dinlere geçişten sonra bile bazı topluluklar çoktanrılı dinler dönemindeki geleneklerini devam ettirmişler. Bu coğrafyada yaşayan halklar zaman içinde sürdürdükleri bu geleneği hasattan sonra, ürettiklerinin kardeş sofrasında bir arada günümüze kadar taşıdılar. 1980 cuntası tarafından yasaklanan festval 90’lı yıllardan itibaren yeniden yapılmaya başlandı. Yılardır da bu tarihlerde festival kutlanıyor.

Bu seneki festivalde her yıl olduğu gibi  Antakya- Samandağ ilçesinde gerçekleştirildi. Hava sıcaklığının gölgede 34 derece olduğunu da hesaba katarsak programın yoğunluğu ve halkın festivale katılımı oldukça iyiydi.

8 Temmuz’dan itibaren köylerde çeşitli etkinliklerle ziyaretler gerçekleştirilerek başlayan festivalin 1. gününde Antakya’nın kültürel ve politik yapısına ilişkin ve solda birlik arayışları üzerine iki panel gerçekleştirildi. Öğle saatlerinden itibaren devrimci örgütler, dernekler, yayın evlerinin stantlarının açılmasının ardından akşam saatlerinde Ferhat Tunç’un verdiği konsere özellikle halkın katılımı oldukça yoğundu. Hava sıcaklığının önemli oranda etkilediği gündüz etkinliklerine (özellikle panellere) katılım istenilen oranda olmazken akşam serinliğinden itibaren Samandağ sahili tıklım tıklımdı diyebiliriz.

İkinci günü Hakan Yeşilyurt’un katılımıyla bir konser gerçekleşirken, gündüz programında Samandağ sahildeki Akdeniz Kafe’de Ragıp Duran ve Nazım Alpman’ın katıldığı “Bu Medya’ya Karşı Ne Yapmalı?” konulu panel gerçekleştirildi.

Festivalin 3. gününde ise gündüz çeşitli konularda paneller gerçekleştirildi. İlk panel saat 14.00’te Samandağ Kalkındırma Derneği’nce organize edilen “Ortadoğu ve Suriye” başlığıyla yapıldı.

Konuşmacı olarak gazeteci-yazar Faik Bulut ve gazeteci-yazar Nuray Mert’in katıldığı söyleşide konuşan Faik Bulut, Suriye’de yaşanan olayların bir panaromasını sundu. Festival programı kapsamında gerçekleşen bir diğer panel ise 16.30’da “Katliamlar, faili meçhuller ve aydınlatılmayan derin yapılar” başlığıyla düzenlendi.

Panelin katılımcıları arasında faili meçhullerin yakınlarından Zeynep Altıok ve Özgür Mumcu yer aldı. Festivalin akşam programında ise Selda Bağcan sahne aldı. Özellikle bu konsere halkın ilgisi çok yoğundu.

Herkes Suriye’yi konuşuyor…

Samandağ’da festival programı ne olursa olsun, panel konuları ne olursa olsun, hemen hemen bütün sohbetler Suriye’ye bağlanıyor. Oradaki halkın yaygın olarak, Esad’ı antiemperyalist görüp, ona sempati duyuyor.

Ancak daha baskın olmasa da hatrı sayılır oranda Esad eleştirisi yapan kesimler de var. özellikle devrimci ve politik diğer örgütlerin bu konudaki düşüncelerinin farklılaşması da bu görüş ayrılıklarına dayanak oluyor.

Hemen herkesin Suriye’de en az birer akrabasının olduğunu hesaba katarsak, Antakya’lıların ellerinin yüreklerinde olmasını daha iyi anlayabiliyoruz. TC’nin düşürülen savaş uçaklarının görüldüğü Samandağ’da mülteci kamplarında yaşanan sorunlar ve devletin bu kamplardaki politikaları da büyük bir gündem maddesi oluyor çoğu zaman.

Halkın hemen her kesimi politikayla ilgileniyor. Savaştan etkilenen ve insanlarının politik olduğu bölgelerden bir tanesi olan bu coğrafyada siyasetle dinin bu kadar iç içe geçmiş olması da ayrı bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu özellikleri hesaba katarak festival günlerine tekrar dönüp baktığımızda halkın ilgisini ve coşkusunu anlamamız daha da mümkün oluyor.

Festivale daha iyi hazırlanmalıyız!

Festivalin tüm bu olumlu yanlarının dışında festival boyunca devam eden ve festivalin politik yapısını da zedeleyen olumsuz yanları da var.

Festivalin yüklü mali faturasını sponsorluklarla sırtlamaya çalışan örgütleyici derneklerin büyük  içki firmalarının da sponsorluğunu almaları, hemen her yerde içki stantlarının kurulmasını beraberinde getiriyor. Her sene yapılan bu festivalin en çok eleştirilen bu özelliğinin tüm eleştirilere rağmen değişmemesi, ayrıca eleştirilmesi gereken diğer bir nokta oluyor.

Tıpkı Dersim’de olduğu gibi içki içmenin artık 7’den 70’e bir kültür haline gelmesi elbette göz önünde bulundurulmalı fakat festivalin politik yapısının imajını zedeleyebilecek stantların ve bu stantlara (doğallığında) teşvikin doğru olmadığını da belirtmemiz gerekiyor.

Festival süresince biz de standımızla festival alanında yerimizi aldık. Yayınlarımıza ve kitaplarımıza ilgi hiç de fena değildi. Aslına bakarsak bizim geleneğimizin, gençlerle birlikte özellikle orta yaş ve üstü tabanının oranı azımsanmayacak kadar çok. Özellikle köylülük özelliklerinin oldukça diri olması da bu durumun ayrı bir güzelliği. Geleneğimizin oradaki tabanını da düşünecek olursak eğer, festival programının daha kolektif ve hazırlıklı ele alınmasının bize sağlayacağı katkılar da şaşırtıcı olmayacaktır. (Bir ö-G okuru)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu