Güncel

“Seçim çalışmalarına ‘Günün ihtiyacı, yarına deneyimi’ ile devam ediyoruz”

Seçim tavrı açıklandıktan bu yana çalışmalarına aralıksız devam eden Ankara alanından, seçim çalışmalarına dair bir Partizan okurundan gelen bir değerlendirmeye yer veriyoruz.

Ankara: Saldırılara karşı süren seçim çalışmalarına dair değerlendirmeler yapan Partizan okuru, “24 Haziran seçimlerini içerisinde bulunduğumuz siyasi atmosferden doğru okumak ve bu doğrultuda süreci ördüğümüz ideolojik-politik zemin özgülünde pratikler örgütleme zorunluluğunu taşımaktayız. Bu bilinçle alanlarda var olmaya ve halk kitleleriyle birlikte mücadele pratikleri örmeye devam edeceğiz” şeklinde vurgularda bulundu.

Yazının tamamı şu şekilde;

“Kendisinden önceki iktidarları eleştirirken her iktidarın esas amacı kendi iktidarını tesis etmektir. İktidara geldiği günden bu yana AKP’de bu yöntemi denemiş ve ustalık denilen hükümet süreçlerini tesis etmiştir.

Devlet aygıtlarını ele geçirmeye kadar bir dizi komplo ve planlar örmüş ve bunların neticesinde iktidarını kuvvetlendirmiştir. Bu bağlamda AKP, iktidarını güçlendirmek istediği her planda halk kitlelerine saldırmıştır. Klik dalaşları ile elde ettiği sosyal, siyasal ve ekonomik bütün imtiyazları halk kitlelerine düşmanlık üzerinden sevk etmiş ve üretmiştir.

Fakat bilinmelidir ki, her iktidarın kendi yapısal sınırları vardır ve bu sınırlar içerisinde en katı iktidarların dahi yapısal bir krize girmeleri kaçınılmazdır. 7 Haziran seçimleri ile iktidarı sarsılan AKP, önce “çözüm” sürecini kan gölüne çevirerek kandan beslenmiş, ardından 15 Temmuz planı ile toplumdaki ciddi bir kesimin tarihsel hafızasına dokunarak sırtını kitlelere yaslamış ve  “FETÖ” adıyla yarattığı örgüt modeli ile kendisinden olmayan her kesime saldırmıştır.

Bu saldırılardaki esas hedef burjuva basında FETÖ’ imiş gibi gösterilse de esas hedefin toplumsal muhalefet olduğu uygulanan OHAL ve KHK pratikleri ile açığa çıkmıştır. Sendikaların demokratik hakları gasp edilmiş, köyler talan edilmiş, sokaklar yasaklanmış ve faşizm sokak sokak örgütlenerek ortalık kan gölüne dönüştürülmüştür.

Amaç HDP’yi baraj altında bırakmak

Kuşkusuz bu saldırıların en yakıcıları Türkiye Kürdistanı illerinde gerçekleşmiştir. Zira 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin tekerine çomak sokan HDP baş düşman ilan edilerek, siyasi bir soykırımın çemberine alınmıştır. HDP’nin milletvekilleri ve eş genel başkanları tutuklanmış, T. Kürdistanı illeri bombalar altında bırakılarak harabeye dönüştürülmüştür.

Bahsini ettiğimiz tüm bu saldırılar AKP’nin içerisinde bulunduğu bir yönetememe krizinin göstergesidir. Kendi yapısal sorunlarını yıllardır yol yürüdüğü Gülen Cemaatine operasyon ile öteleyen iktidar, gelinen aşamada artık son sınıra dayanmış ve çıkmaz içinde yol arayışına geçmiştir. Ekonomik krizden kaynaklı erken gerçekleştirilen seçimler bu krizin en net göstergesidir.

Açık biçimde ekonomik kriz AKP’nin yolunu tıkamış, uyguladığı ekonomi politikaların güven yüzdesi sönümlenirken efendilerinden yardım istemiştir. Gerçekleştirilen Londra ziyaretleri buna iyi bir örnektir.

Bahsini ettiğimiz ekonomik çıkmaz seçimlerde AKP’nin yaşadığı krizin yalnızca bir boyutudur. Bunun yanı sıra önemli olan bir diğer nokta ise AKP’nin uyguladığı politikaların toplumsal muhalefette yarattığı öfkedir ki AKP bunu da çeşitli entrikalarla yok etmenin planlarını yapmaktadır.

Bu açıdan HDP etrafında toplanan toplumsal muhalefetin seçimlere katılımını engellemek için T.Kürdistanın birçok bölgesinde sandıklar taşınarak Kürtlerin oy kullanma olanakları ellerinden alınmak istenmektedir. Bu saldırıların esas amacı HDP’yi baraj altında bırakmaktır. T. Kürdistanı’nda HDP’ye çıkacak oyların oranlarının düşürülmesi AKP için olmazsa olmazdır.

Ancak batıda ortaya çıkacak oy potansiyeli, HDP’nin Kürdistan’da gasp edilen oy potansiyelinin yerini dolduracak güce erişmiş durumdadır. Bu nedenle batıda, HDP’nin seçim çalışması yürüttüğü bütün alanlara bizatihi devlet eliyle örgütlenen sistemli faşist saldırılar gerçekleşmektedir. Bu saldırıların en yoğun yaşandığı yer ise Ankara’dır.

“Buradayız, gitmiyoruz”

Devletin “başkent” olarak tayin ettiği ve deyim yerindeyse bir “kontrol krizi” ile  yönettiği Ankara,  Devrimci, Demokrat ve Yurtseverlere yönelik saldırılarla, en yoğun baskı ve sindirme pratikleriyle sık sık gündeme gelmektedir.

Devletin ilerici her pratiğe en katı biçimiyle saldırdığı bilinirken,  yaklaşan 24 Haziran baskın seçimleri özgülünde HDP bünyesinde yürütülen seçim çalışmalarını sabote etme amaçlı polisinin doğrudan müdahale etmediği seçim çalışmalarının üzerine  paramiliter güçlerini salmaktan geri durmadığı da açığa çıkmıştır.

Ankara’da seçim startını verdiği günden bu yana başta stand çalışmaları olmak üzere  seçim bürolarına ve seçim araçlarına  düzenli ve sistemli bir biçimde saldırılar gerçekleşmiştir. Gerçekleşen bu saldırılara karşı Ankara’da seçim çalışması yürüten HDP’nin ve Demokratik kitle örgütlerinin cevabı ise “buradayız, gitmiyoruz” inadı ile dayanışmayı büyütmek ve bu inatla her geçen gün daha görünür çalışmalar örgütlemek olmuştur.

Ankara’da bulunan Partizan okurları olarak bizler de HDP’ye  karşı örgütlenen bu saldırıların bilfiil karşısında durarak seçim çalışmalarında aktif olarak yer almaya devam ettik. 10 Ekim Ankara Garı katliamından bu güne ülkede ve bunun bir uzantısı olarak Ankara özgülünde gerileyen toplumsal muhalefet kanallarının açılması yolunda HDP ile yürütülen/yürütülecek olan  seçim çalışmaları oldukça önemli bir noktada durmaktadır.

Bugün HDP ile seçim çalışması yürütürken kitlelerin yönelimi ile birlikte tartıştığımız bir diğer husus ise seçim gündeminin toplumsal dinamikleri harekete geçirişidir.

Toplumun bütün kanallarına nüfuz eden faşizmin teşhiri bu süreçte yeni bir boyut kazanırken, açığa çıkan dinamizmi örgütlü bir güce dönüştürmek, gün üzerinden geleceği örmenin temel prensibi olmuştur. Bunu bu yıl 5. yıl dönümünde olan Gezi İsyanından okumak mümkündür.  Bu bağlamda açığa çıkan “günün ihtiyacı, yarının deneyimi” perspektifi ile süreç içerisinde konumlanışımız, sürece yön vermek açısından belirleyicidir.

24 Haziran seçimlerini içerisinde bulunduğumuz siyasi atmosferden doğru okumak ve bu doğrultuda süreci ördüğümüz ideolojik-politik zemin özgülünde pratikler örgütleme zorunluluğunu taşımaktayız. Bu bilinçle alanlarda var olmaya ve halk kitleleriyle birlikte mücadele pratikleri örmeye devam edeceğiz.

Ankara’dan bir Partizan okuru

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu