Makaleler

Sınıf Mücadelesinde Pusulamız: Diyalektik Materyalist Felsefe!

İnsanlığın tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir. Ezilenin ezene karşı öfkesi tarihin başlangıcından itibaren var olagelmiştir. Egemenlerin halkın emeğini sömürmesi toplumsal zenginliklere el koyması ve halka açlık, yoksuzluk ve zorluklarla donatılmış yaşam sunması sisteminin temel özelliğidir.

Bu sistemi sağlamak ve korumak için ideolojik-politik her türlü baskı ve şiddet aracını kullanarak halkı suskunluğa mahkum etmeye çalışırlar. Egemenler kendi ideolojilerini bütün saldırı araçlarını kullanarak topluma dayatır ve bilinçsiz, düşünemeyen, biat eden bireylerden oluşan bir topum oluşturmayı hedeflerler. Buna karşılık baskıyı ve sömürüyü kabullenmeyen toplunlar baş kaldırarak insanlığın gelişimi için ezen sınıfa karşı devamlı bir mücadele yürütmüşlerdir. Ezen-ezilen çelişkisi var doldukça da bu mücadele devam edecektir. Ta ki sömürünün olmadığı sınıfsız toplum yaratılana kadar. Ancak sömürünün sınıfın egemenlere karşı ideolojiyi de sahip olması gerekiyor. Bu da burjuvazi alt etmek, kapitalist-emperyalist sistemi ortadan kaldırmak için sınıf savaşımı veren proletaryanın Marksist bilimsel felsefesi olan diyalektik materyalizmdir. Çünkü Marksizm doğanın ve toplumun gelişimi yasalarının bütünü inceleyerek kanıtlarını pratik yaşamda doğrulatmıştır.

Devrimci bir sınıf olan proletarya egemen olan burjuvazinin sınıfsız sömürüsünü ortadan kaldırma için gerçeğin bilgisi ile hareket eder. Gerçeğin sınanmış bilimsel bilgisiyle donanmış olan Marksist felsefe proletaryanın pusulası görevini üstlenmektedir. Bu pusula benimsenmeden burjuvaziye karşı başarılı bir savaşım verilemez. Marks “nasıl ki felsefe proletaryada felsefede kendi teorik silahını bulur” diyerek felsefe ve sınıf savaşımı arasındaki bağlantıyı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.

Marksist felsefe bir bilimdir. Okuyup, ezberleyerek bu felsefeyi öğrenmeliyiz. Marksist felsefe doğmalar yığını değil kendi yaşam suyunu pratik hayatın içerisinde olan canlı bir bilimdir. Yaşamımızın her alanında hayata geçirdiğimiz oranda büyüyüp gelişecektir. Bizler Marksist felsefeyi sınıf mücadelesinin yükseltilmesi için öğrenip, kavrayıp kendimize rehber edinip ve yaşamaya yaratıcı bir biçimde uyarlamak durumundayız. Öğrendiklerimizi zamanın koşullarını gözeterek hayata geçirebildiğimiz oranda bu pusula elimizde tam bir silaha dönüşebilir.

Dünyada ve ülkemizde baskı sömürünün her geçen gün daha da yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Buna karşın dünyanın birçok yerinde sistemin yağma ve talanını kabul etmeyen kitleler hesap sorma bilincini kuşanarak sokaklara akmaya başladı. Bunun bir örneğini de ülkemizde yaşanan Gezi İsyanı’nda gördük. Devrimci durumun yükselişe geçtiği ve devrimci mücadeleyi yükseltmek için birçok imkanın olduğu bir dönemden geçerken gelişmeler iyi okunmalı ve doğru değerlendirilmelidir ki başarıyı yakalayalım. Bu noktada önemli olan nerede durduğumuz ve gelişmelere, egemenler arası çelişkilere, çıkmazlarına, halkın dünya görüşünün gözlükleriyle gelişmeleri okuduğumuzdur. Elimizde doğru bir silah, yaşananları yorumlayıp doğru sonuçlar çıkaracak bilimsel bir yöntem yoksa yanlış sonuçlar çıkarırız. İşte tamda burada proletaryanın dünya görüşü olan Marksist diyalektik tarihi materyalist felsefenin kavranması daha bir önem arz ediyor. Çünkü, ancak işçi ve emekçilerin pusulası olan Marksist felsefe bize kurtuluşun yolunu gösterebilir. Doğru yolda ilerlememizi sağlar. (Bir okur)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu