Güncel

Soma’nın Acısı T.Kürdistanı’nın Yüreğinde

AMED: Bugün (15.05.14) Amed halkı güne yas değil isyan demek için uyandı. Günün erken saatlerinden itibaren Ofis AZC plaza önünde 7’den 70’e toplanan kitle ‘Roboski’den Somaya Hesap Sormaya’ demek için SGK önüne doğru yürüyüşe geçti. On binlerce insanın katıldığı yürüyüşte Türkiye’den T.Kürdistan’ına uzanan bu acının hepimizin acısı olduğunu gösteren, tek yürekli bir eylemdi belki de. Yürüyüş sırasında kitle sıklıkla ‘Yaşasın İşçiler”, “İş Kazası Değil İş Cinayeti’ sloganları attı. Aralarında Partizan,YDK ve ESP’ninde olduğu kitle, basın açıklaması yapılacak alana gittiklerinde polis barikatları ve TOMA’larla karşılaştı. Baskılara rağmen yapılan basın açıklamasında KESK dönem sözcüsü Uğur Yaman; Soma’da gerçekleşen olayın iş kazası değil cinayet olduğunu belirtirken, sorumluların cezalandırılması gerektiğini ve bunun hesabının sorulacağını vurguladı.

Baskılar Bizi Yıldıramaz!

Basın açıklaması bittikten sonra tekrar Ofis AZC Plaza önüne doğru yürüyüşe geçmek isteyen çoğunluğunu liselilerin oluşturduğu kitle polis engelleriyle karşılaştı, engellere ve baskılara rağmen Ofis’e doğru yürüyüşe geçen kitle tekrardan ‘Amed Soma’da katledilen işçilere sahip çıkıyor’ diyerek oturma eylemine başladı.

Yaklaşık 1 saat süren oturma eyleminin sonunda Koşuyolu Parkı’na doğru tekrardan katil devletten hesap sormak için yürüyüşe geçildi. Sabah saatlerinden itibaren toplanan kitlenin büyük çoğunluğunu lise öğrencisi oluşturuyordu.

Okulları boykot ederek oturma eylemine başlayan lise öğrencileri büyük bir kinle Koşuyolu Parkı’na yürüyüşe geçti. Amed’in birçok yerinde lise öğrencileri kendiliğinden eylemler başlatarak Soma’daki katliamın hesabının sorulacağını sloganlarla ve yaptıkları eylemlerle belirttiler.

Büyük bir coşkuyla ve hükümete duyulan kinle yürüyen kitle Koşuyolu Parkı’nda yaptığı açıklamadan sonra polis müdahalesiyle karşı karşıya kalınca taşlarla karşılık verdiler. Kısa süren çatışmadan sonra tekrar toplanan kitle saat 16.00 da bütün baskılara ve engellere rağmen tekrar toplanacaklarını, Soma’da yaşanan katliamı kınayacaklarını bildirdi.

Roboski’den Soma’ya Katliamcı Devletten Hesap Sormaya!

16.00’da BDP İl Binası önünde toplanan kitle bir an bile durmadan sloganlarla Soma’daki işçi katliamını protesto etti. Koşu yoluna doğru yürüyüşe geçileceği zaman polis yine kitlenin önüne barikatlar ve TOMA ile çıkarak kitlenin yürüyüşünü engellemeye çalıştı. Bunun üzerine polis BDP yöneticileriyle görüşürken barış annelerinden biri polise “Bir tek baş sağlığı dilemekle olmaz bu işler, insan hayatı o kadar ucuz değil orda, ölenlerde bizim oğlumuz” diyerek katliam karşısında tek yürek olduğunu göstermeye çalışırken, polis bunun üzerine ukala bir tavırla ‘dua et teyze’ diyerek karşılık verdi.

Her yol çözümsüz kalınca Amed İl Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt bu davranışı kınadıklarını ve protesto ettiklerini vurgularken oturma eylemine başlayacaklarını söyledi.

Yarım saat süren oturma eyleminden kitle yavaş yavaş dağılmaya başlayınca, polisin tahrik etmesi sonucu kısa süreli çatışma yaşandı.

Taş ve sopalarla müdahaleye karşılık veren kitleye, polis plastik mermi ve gaz sıktı. Daha sonra polisin geri çekilmesiyle kitle dağılmaya başladı.

Amed’de ve dört bir yanda büyüyerek gelişen eylemler tüm halkların işçi sınıfının en güzel göstergesi, özellikle Amed gibi bir yerde, Kürdistan’da işçi mücadelesinin ulusal meselenin yoğunluğundan kaynaklı geri planda kaldığı bir yerde halk aslından işçi sınıfının önemi yavaş yavaş anlamakta.

Derslerini boykot edip gelen liseliler, bütün DKÖ’ler, kurumlar ve aslında en önemlisi barış annelerinin de gelip orda ölen de benim oğlum, gerillada benim oğlum deyip bağırması, yavaş yavaş işçi sınıfı mücadelesinin yayılacağının göstergesi olabilir.

AKP Hükümeti’nin bir işçinin hayatına daha doğru insan hayatına ne kadar ucuz ve basit yaklaştığını bir kez daha gördük. Başbakan çıkıp pişkin tavırlarla ölümleri, ‘bu işin fıtratında var ‘ diyerek normalleştirmeye çalışıyor.

 Karşısına aldığı halkı o kadar basit görüyor ki yüzyıllar önce olan iş kazalarını örnek vererek normalleştirmeye çalışıyor. Biz biliyoruz ki Türkiye’de hâkim sınıfların insanlara bakışının çok da farklı olmadığını, bir işçinin ‘çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin ‘ cümlesini kuracak kadar değersiz gösteren bir ülkede yaşıyoruz. Bütün bunlara karşı işçi sınıfının örgütlenmesi ve daha örgütlü bir mücadele yaratması gerekiyor.

Türkiye ve T.Kürdistan’ında faşist devlete karşı yapılan protestolar ezilenlerin örgütlenmesinin ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Kaypakkaya’nın yaktığı meşaleden güç alarak mücadeleyi yükseltelim!  

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu