Güncel

Suriyeli sığınmacılar Türkiye cehenneminde!

İstanbul’da Suriyeli Sığınmacıları İzleme Platformu 30 Ekim günü İHD İstanbul Şubesi’nde Suriye’den gelen ve kamp dışında yaşayan sığınmacılara yönelik yaptığı araştırmanın raporunu açıkladı.

Suriye’de Mart 2011 tarihinden bu yana devam eden çatışma ortamı nedeniyle on binlerce insan hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve milyonlarca insan da yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakılmıştır. Kendi yaşam alanlarından ayrılmak zorunda kalan bu insanlardan en iyi tahminle 400 bini Türkiye’de kamplar dışında ve gayri insani koşullarda yaşamakta.

Rapor, Suriye’deki iç çatışma ortamından kaçarak, farklı zamanlarda İstanbul’a gelmiş Kürt ve Türkmen/Alevi kökenli Suriyeli sığınmacıları kapsamaktadır.

Suriye’den gelen sığınmacılarla ilgili genel bilgilerin yer aldığı açıklamada Türkiye’de 600 bin ila 800 bin arasında sığınmacı bulunduğu ve bunların sadece 200 bininin kamplarda yaşadığı bilgisi veriliyor.

 

Kamplarda tecrit ve izolasyon

Kamplarda uygulanan izolasyon politikası nedeniyle koşullar hakkında ayrıntılı bilgi edinilemiyor. Yaklaşık 200 bin kişinin yaşadığı kamplar uluslararası yardım kuruluşları, insan hakları örgütleri, kadın ve çocuk örgütleri, ulusal ve uluslararası basın yayın organlarına kapatılmış durumdalar.

Kamplara gitmeyi tercih etmeyenlerin ise birçok sebebi var. Bunlardan bazıları şunlar; çadır ve konteynırlarda birkaç ailenin birlikte kalması, kadın ve kız çocukları açısından cinsel istismar, taciz, tecavüz ve şiddete uğrama riskinin yüksek olması. Kamplarda sadece Sünni Müslümanlara yönelik dini hizmet verilmesi sebebiyle de Hıristiyanlar, Kürtler, Romanlar, Çerkesler ve Aleviler kamp dışında yaşamayı tercih ediyorlar.

 

Kamp dışında yaşayanlar

Kamp dışında olanlar yani 400 bin sığınmacı İstanbul, İzmir, Mersin, Ankara gibi büyük kentlerde ve Urfa, Mardin, Amed, Batman gibi Kürt illerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Yaşadıkları il ve ilçelere göre değişiklik gösteren sorunlarla yüz yüze olan sığınmacıların ortak sorunları yeterli barınma, sağlık ve beslenme olanaklarına sahip olmamaları, kültürel uyumsuzluk ve çocuklarının eğitimine devam edememeleri ve sosyal dışlanmaya maruz kalmalarıdır.

İstanbul’un değişik semtlerinde saha araştırmasında görüşme yapılan 36 ailede 244 kişilik nüfusun olduğu ve sadece 24 ailenin ev tutarak yaşamını devam ettirmesi, geri kalanların ise sokakta yaşaması sığınmacıların durumunu en iyi açıklayan verilerden bir tanesi.

Evlerde yaşayan sığınmacıların durumu da diğerlerinden farklı değil; dil bilmemeleri ortak sorunları ve ev kiralarının çok yüksek olması artı bir sorun daha yaratıyor. Gaziosmanpaşa’da yaşayan bir sığınmacının “Kürt esnafla iyi ilişki içindeyiz ancak komşularla ilişkilerimiz iyi değil, çocuklarımızı azarlıyorlar, hatta dövüyorlar, çocuklar korkudan dışarı çıkamıyorlar” sözleri yaşadıklarını özetler nitelikte.

 

Çalışma hakkı ya da haksızlıkları

Türkiye’de asgari ücretle çalışan bir işçinin aldığı maaşın % 35’ini alan sığınmacılar, kayıt dışı çalıştırıldıkları için hiçbir sosyal haktan da yararlanamıyor. Aylık aldıkları ücret ev kiralarını ancak karşıladığı için yemek, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyorlar. Ailelerde çocuklar dâhil herkesin bir işte çalışması ya da parça başı yapılmak üzere eve alınan işler adeta zorunlu hale getiriliyor. Aylık kazancını beyan eden 49 kişi, aldığı aylık geliri 27.200 TL olarak belirtiliyor, bu durumda aile başına düşen aylık gelir 555 TL.

Sığınmacıların çalışma izinlerinin olmaması patronların işine geliyor elbette. Her an işten kovulma ve aç kalma korkusu ile çalışan sığınmacılar, patronların istedikleri biçimde az maaş karşılığında çok çalışarak ve hiçbir güvence talep etmeden çoluk çocuk demeden yaşam savaşı veriyorlar.

 

Sığınmacı kadınlar

Evleri yakılıp yıkıldıktan sonra evsiz kalan kadınlar; ülkelerinden, savaş kölesi olmaktan kaçtılar. Ama geldikleri yerlerde yaşadıkları sıkıntılar anlatılmakla bitmeyecek ölçüde. Cinsel istismar, taciz, tecavüz gibi tehlikelerden ötürü kampta yaşamayı reddeden kadınların sorunları yaşadıkları evlerde de benzer şekilde devam ediyor.

Gündelik yaşamın bütün zorluğunun ve sorumluluğun yüklendiği kadınlar, evlerin kalabalık olmasından ve çoklu kullanımlardan kaynaklı olarak sürekli temizlik ve yemek yapmakla uğraşıyorlar. Sağlık hizmetlerinden yararlanma koşullarının yok denecek kadar az olması sebebiyle hamile kadınlar mecburen sağlıksız ev koşullarında doğum yapmak zorunda kalıyorlar.

 

Sonuç olarak

Ülkelerinden savaştan kaçan insanlara Türkiye’nin yaptığı da yapacağı da ve her şeyden önemlisi kime ne amaçla yardım yapacağı da bellidir. Kendisinden olmayana nefes alma fırsatı dahi vermeyen TC’nin sığınmacılara uyguladığı baskı ve izolasyon politikalarına destek vermeyelim.

Açlık sınırının çok altında sağlıksız koşullarda yaşamlarını devam ettirmeye çalışan sığınmacıların istekleri ülkelerinde savaşın bitmesi ve yeniden yaşam alanlarına dönmekken bizler hayatı onlara daha fazla zorlaştırmayalım. Türkiye’nin yok saydığı “Kamp dışında yaşayan Suriye’den gelen sığınmacılar”ı bizler de yok saymayalım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu