Emek

“3. Havalimanı, işçilerin cenazesi üzerine inşa ediliyor!”

İstanbul Grand Airport (İGA) CEO’su Kadri Samsunlu’nun 3. Havalimanı işçilerinin taleplerinde haklı olduğunu itiraf etmesine rağmen, işçiler hâlâ tutuklu. İşçiler, beton dökme esnasında birçok işçinin betonda gömülü kaldığını söylüyor.

H. Merkezi: 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu üyesi avukatlar Burcu Gül ve Ahmet Baran Çelik, haksız bir biçimde tutuklanan Karabulut ve beraberindeki işçilerin derhal serbest bırakılmasını istediler.

ANF’ye konuşan Gül ve Çelik, havalimanının işçilerin cenazeleri üzerine inşa edildiğine dikkat çekerek, bu tutuklamalarla sendikal faaliyetin ve insanca çalışma talebinin kriminalize edilmek istendiğini kaydetti.

Köle gibi çalıştırma koşullarının dayatıldığı 3. Havalimanı inşaatının işvereni İGA’nın CEO’su Kadri Samsunlu’nun işçilerin isyan etmekte haklı olduğunu beyan etmesi üzerine, inşaat işçilerinin haklarını arayan DEV-Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut ve 32 işçinin neden hâlâ tutuklu oldukları sorusu gündemde. Yapılan haksız tutuklamaya karşı defalarca itirazda bulunan Karabulut’un avukatı Burcu Gül ve 34 işçinin avukatı Ahmet Baran Çelik, bu hukuksuzluğa derhal son verilmesi gerektiğinin altını çizdiler.

Karabulut tecritte tutuluyor

Burcu Gül, haksız bir biçimde tutuklanan müvekkili Özgür Karabulut’un Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde üç kişilik hücrede tecritte tutulduğunu aktardı. Gül, kaçma şüphesi olmamasına rağmen Karabulut hakkında çıkartılan tutuklamaya yönelik kararın yaşanan hukuksuzluğun en somut göstergesi olduğunu aktardı. Müvekkili Karabulut’un, 28 Eylül günü çıkartılan yakalama kararına DİSK avukatı Necdet Oktan tarafından yapılan itirazın sonucu dahi beklenmeden gözaltına alınıp tutuklandığına dikkat çeken Gül, Karabulut’un gözaltına alınma şeklinin de hukuksuz olduğuna işaret etti. Gül, Karabulut’un jandarma tarafından aranıp ifade vermeye çağrıldığı gün sendika binasının çıkışında gözaltına alındığına dikkat çekti. Hukuka aykırı bu durumu Karabulut’un çıkartıldığı hakimlikte de dile getirdiklerini aktaran Gül, “Müvekkilimiz yakalama kararının çıkartıldığı 28 Eylül’den gözaltına alındığı 4 Ekim’e kadar normal hayatına devam etti; birçok toplantıya ve basın açıklamasına katıldı, hatta gözaltına alındığı yer sendika binasının önüydü. Müvekkilimizin kaçma şüphesinin olmadığını sadece yakalama kararına yapılan itirazın sonucunu beklediğini beyan ettik. Ancak hiçbir beyanımız dikkat alınmadı; savcı ifade dahi almadan müvekkilimizi sorgu hakimliğine sevk etti” dedi.

“Tek bir delil yok”

Avukat Gül, “Kamu malına zarar verme”, “Görevi yaptırmama” iddiasıyla tutuklanan Karabulut’un dosyasında suç isnadı olarak gösterilebilecek tek bir delil olmadığını vurguladı. Bomboş olan dosyada sadece Karabulut’un 14 Eylül’de yaptığı bir konuşmaya yer verildiğini belirten Gül, 14 Eylül günü yaşananları şöyle anlattı: “3. Havalimanı işçilerinin sendikayı araması üzerine oraya giden Karabulut işveren İGO yöneticileriyle, kaymakamlık ve işçi temsilcileriyle yapılan toplantıya katıldı. Toplantıda İGO yönetiminin işçilerin taleplerinin insani talepler olduğunu ve bunu araştıracaklarını beyan etmelerine rağmen, taleplere ilişkin bir sözleşme imzalanmasını kabul etmedi. Bunun üzerine işçi temsilcileri de direnişlerini ve grevlerini devam ettireceklerini ifade ederek, toplantının sonuçlarını işçilere aktarmak üzere şantiyeye geri döndüler. Müvekkilimiz Karabulut’un da toplantı sonrası işçilere yaptığı bir konuşma var. İşte bu konuşma delil olarak dosyaya konuluyor ve hakkında tutuklama kararı veriliyor. Kaldı ki o gün işçilerin iş bırakma eylemi sabaha karşı zaten başlıyor, ancak dosyada sanki kamp alanında sadece 3 saat kalan Karabulut’un konuşmasından sonra işçilerin galeyana geldiği algısı yaratılmak isteniyor.”

“İnsanca çalışma talebi kriminalize edilmek isteniyor”

Karabulut ve işçilerin tamamen siyasi saiklerle tutuklandığını vurgulayan Gül, bu tutuklamalarla sendikal faaliyetlerin ve insanca çalışma taleplerinin kriminalize edilmek istendiğinin altını çizdi. 3. Havalimanı’nın kamp alanında 2015 yılından bu yana iş cinayetleri ve yaralanmaların yaşandığını kaydeden Gül, bıçağın kemiğe dayandığını ve işçilerin kendi öz gücüyle buna tepki gösterdiğini vurguladı. Yapılan tutuklamaların iktidarın korkusunun bir ifadesi olduğunu söyleyen Gül, işçiler ve Karabulut serbest bırakılana kadar bu sürecin takipçisi olacaklarını vurguladı.

 

“İşçiler betonda gömülü kaldı”

İşçilerin yaşadığı süreci baştan beri takip eden ÖHD avukatı Ahmet Baran Çelik, İGA CEO’su Kadri Samsunlu’nun işçiler hakkında söylediklerinin köle gibi çalıştırma koşullarının bir itirafı olduğunu vurguladı. Türkiye’deki iş kanununun açıkça çiğnendiğine işaret eden Çelik, havalimanındaki işçilerin iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun olarak, günde tam 17 saat inanılmaz kötü şartlarda çalıştırıldığına dikkat çekti. Valilik tarafından 35 olarak açıklanan işçi ölümü sayısının çok daha yüksek olduğunu belirten Çelik, havalimanının işçilerin cenazesi üzerine inşa edildiğini belirtti. Avukat Çelik, bu vahşetin vardığı noktayı, “Konuştuğumuz işçiler, beton dökme esnasında birçok işçinin betonda gömülü kaldığını iddia ediyor. Yani iş cinayetine kurban gidip cenazesi inşaatın içinde kalan işçilerden bahsediliyor” diyerek özetledi. Havalimanında çalışan işçilerin çoğunun Kürdistan’dan gelen yoksul insanlar olduğunu belirten Çelik, gözaltına alınıp tutuklanan 34 inşaat işçisinden 30’unun da aynı bölgeden olduğunu aktardı. Bu işçilerin ailelerini doyurmak için İstanbul’a çalışmaya geldiğini anlatan Çelik, pek çoğunun tutuklandığının aileleri tarafından hâlâ bilinmediğini söyledi.

İşçileri jandarmalarla birlikte işverenler de darp etti

İşçilerin gözaltına alınma sürecini takip eden Çelik, onlarla temas kurmalarına dahi izin verilmediğine vurgu yaparak, “Ancak hakime sevk sırasında onlarla konuşabildik. İş yerinde işverenlerle birlikte jandarmalar tarafından darp edilmişlerdi. Tuhaf bir biçimde, gözaltına alma sırasında işverenler hem işçileri teşhis etmiş hem de bizzat darp etmiş” dedi. İşçilerin Silivri’de 1 No’ludan 8 No’luya kadar değişik koğuşlara dağıtılmış bir durumda olduğunu belirten Çelik, işçilerin tek talebinin arkadaşlarının iş cinayetine kurban gitmediği insanca koşullarda çalışmak olduğunu vurguladı. Havalimanı çalışanı 10 bin işçinin o gün protestolara katıldığının jandarma tutanaklarında da belirtildiğini aktaran Çelik, iktidarın esas korkusunun örgütlülük olduğunu vurgulayarak, tutuklu işçilerin derhal serbest bırakılmasını istedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu