DünyaGüncel

ÇEVİRİ | “Halkın Siyasi İktidara Katılma Hakkı İçin”

Peru Siyasi Ve Savaş Mahkumları Ulusal Komitesi; "Bizler, halk savaşının siyasi tutsakları, asla pes etmemiş olmanın devrimci metanetiyle, onların haklı mücadelesini coşkuyla selamlıyor ve yürekten destekliyoruz" vurgulu bir açıklama yaptı.

Emperyalist sistemin ve burjuva demokrasisinin genelleşmiş bir krizinden geçiyoruz. Ve Maoizm’in öğrettiği gibi: devletler ne kadar zayıflarsa o kadar gerici olurlar. Neo-liberalizm dünyada emperyalistler arası çelişkileri keskinleştirdi ve dünya savaşının başlangıcına yol açtı. Ülkemizde, Yankee emperyalizmi güneyde Bolivya ile lityumun kontrolü üzerine bir sınır anlaşmazlığını ateşlemeye ve Peru’yu kendi lehine bir anklav (kuşatılmış kara parçası, çn.) haline getirmeye çalışmaktadır.

Peru kısa bir süre önce, zengin %1’lik kesimin ülke gelirinin %30’unu elinde tuttuğu, dünyanın en eşitsiz dördüncü ülkesi olarak tanımlandı. Gerçekte bunun anlamı, büyük çoğunluğun yoksul olmasıdır. Bugün kitlelerin kararlılıkla protesto ettiği şey, yüzyıllardır süregelen bu tarihsel adaletsizliktir.

Parlamentoda temsil edilen güç grupları neden halkın kurucu meclise karar vermesine yönelik bir istişareye karşı çıkıyor?

Aşırı sağcı milletvekilleri, halkın kurucu meclis istemediğini ve bunun müzakere edilemez bir konu olduğunu söylerken küstahça yalan söylüyorlar, hiçbir nedenle kurucu meclisin olmayacağını söylüyorlar. Ocak ayı sonundaki bir duruşmada kurucu meclis talebinin bir terör eylemi olduğunu iddia eden savcılık da bu görüşe katılıyor.

Gerçek şu ki, kurucu meclis talep edilmektedir ve nüfusun çoğunluğu bunu kabul etmektedir. Ocak ayında yapılan hileli anketler bile bu gerçeği gizleyemez. IEP’ye göre Peru nüfusunun %69’u “Anayasayı değiştirmek için bir kurucu meclis çağrılmasını kabul etmektedir”. Bir başka Datum anketi ise %56’lık bir kesimin kurucu meclisi desteklediği sonucuna varmıştır. Bunun yanı sıra, Kongre ve başkanın geniş ulusal çoğunluklar tarafından desteklenen reddi de söz konusudur.

Peru halkı ilk kez kitlesel olarak siyasi iktidara katılma hakkı için mücadele ediyor. Ancak dün devrimi kriminalize ettikleri gibi, şimdi de halk mücadelesini terörizm ve uyuşturucu kaçakçılığıyla finanse edilmekle suçlayarak onlara yanıt veriyorlar? Bu dün kullandıkları şablonun aynısı! Bu nedenle, halk mücadelesinin kriminalize edilmesine karşı çıkmak ve baskıcı değil siyasi bir çözüm talep etmek gerekir.

Büyük halk mücadelesi karşısında devlet, olağanüstü hal, sokağa çıkma yasağı ve mermiler, saçmalar, göz yaşartıcı bombalar ve işkencelerle yetmiş kişinin ölümüne ve binden fazla kişinin yaralanmasına neden olan genelleştirilmiş bir baskıyla karşılık verdi. Bugün Ayacucho havaalanındaki katliamın, havaalanı temizlendikten sonra bile Galil tüfekleriyle ateş eden ordu tarafından gerçekleştirildiği güvenilir bir şekilde bilinmektedir. Puno’da on yedi köylünün öldürülmesinin Lima’dan getirilen özel polis tarafından AKM atışlarıyla yapıldığı ve öfkeli halka karşı helikopter atışlarıyla desteklendiği de kanıtlanmıştır. Bunlar savaş silahlarıyla vücuda ve kafaya sıkılan kurşunlardır ve öldürülen ve yaralananlar için tazminat ödenmeksizin cezasız kalması amaçlanan suçlardır.

Halkın öfkesi ve katliamların uluslararası alanda reddedilmesi karşısında, devlet temsilcileri halka karşı kurşun kullanmayacaklarını söylediler. Ancak Şubat ayının başında yine halka karşı kurşun sıktılar. Chalhuanca’da bir köylü vurularak öldürüldü, üç kişi yaralandı ve 38 kişi tutuklandı. Daha sonra polis, halkın ölenleri anmasını engellemeye çalıştı. Puno’da, bir ay önce 17 köylünün katledildiği havaalanının dışında halk tarafından düzenlenen anma töreni ve ayin öncesinde basın, aralarında vurulan on bir yaşındaki bir kız çocuğunun da bulunduğu 23 kişinin yaralandığı yeni bir katliamı meşrulaştırmak için havaalanının ele geçirildiği iddiasını uydurdu. Yaralı kitleler, savcılar, polis ve hatta sağlık yetkilileri tarafından kötü muamele görmemek ya da hapsedilmemek için hastanelerin dışında iyileşmeyi tercih ediyor.

Tüm bu artan gericileşme Peru devletinin çürüme halinde olmasından kaynaklanıyor. Bu nedenle protestoları susturmak için bölgelere askeri birlikler ve özel polisler gönderiyorlar, halkı sindirmek için binlerce polis ve askerin katıldığı geçit törenleri düzenliyorlar, yüksek rütbeli askeri komutanların kurulu düzeni savunan şiddetli tehdit konuşmaları yapıyorlar, ordunun yolları kapatması için provokatif hükümler uyduruyorlar. Ancak protestolar devam ediyor ve kitleler inisiyatif, bilgelik ve kahramanlıkla olağanüstü halin üstesinden geliyor, orduya geri adım attırıyor, yeni noktaları bloke ediyor ve güçlü seferberlikleri gericiliği titretiyor.

Dircote (“Terörle Mücadele” çn.) ve haydut basın, “Aydınlık Yol’un yürüyüşlerde sürekli bir faaliyeti olduğunu”, “bunun organize bir faaliyet olduğunu”, “protestolara sızdığını ve ‘ulusal düzeyde’ mevcut olduğunu” iddia ederek terörizm propagandasını yoğunlaştırdı, ancak herhangi bir kanıt sunamadılar. Ayacucho Halk Savunma Cephesi’nin halk liderlerini diktatör hükümete karşı barışçıl protestolar düzenledikleri için terörist eylemlerle suçluyorlar. Diğer liderleri de iç kesimlerdeki köylerde kuruş kuruş toplanan paraları organize edip dağıttıkları için terörist finansmanla suçlayarak tutukluyorlar. Abimael Guzman’ın ölümsüz figürü kabuslarına giriyor ve buna karşı hiçbir şey yapamıyorlar. Bu tür iddialar öylesine yalandır ki, IEP anketine katılanların sadece %1.5’inin protestoların arkasında Aydınlık Yol’un olduğunu söylediğini tespit etmiştir. Sözde Aydınlık Yol destekçileri hapiste olduğu, yargılandığı ve zulüm gördüğü için Dircote’un yalan hikayesine kimse inanmıyor.

Eski Romalıların sapkın köle imparatorluklarını yıkanlara karşı yaptıklarına benzer şekilde, kitlelere karşı aşağılayıcı vandallar sıfatını uygar olmayanlar, vahşiler, barbarlar ile eşanlamlı olarak kullanıyorlar. Perulu büyük burjuvazi, Romalı köle sahipleriyle aynı gerici belaltına sahiptir. Perulu aşırı sağın dizginlenemez ırkçılığı “métele bala”, (kurşun sıkın, ateş edin anlamında, çn) “indios serranos terrucos”, (yerli köylü nüfusa hakaret anlamında; “Serrano” terimi yerli köylü nüfusa karşı ayrımcılık yapmak için kullanmaktadır, çn.) “lárguense a Bolivia” (“Bolivya’ya git”, yine yerli nüfusa yönelik ırkçı bir ifade, çn.) ve yerli bayrağı wiphala’ya “mantel de chifa” (“masa örtüsü” diyerek alay etme, çn) diyerek hakaret eden bir kongre üyesinin iğrenç ağzında kendini göstermiştir. Lima’ya seslerini duyurmak için gelen taşralı protestocuların hor görülmesi, istismar edilmesi ve kötü muameleye maruz kalması ise çok çirkin. San Marcos’taki gereksiz müdahalede onlara vahşice davranıldı. Gaz sıkıldı, dövüldüler, tutuklandılar, yaralandılar ve en uşak ve gerici basının kameraları önünde vuruldular.

Ancak halkın mücadelesi sona ermiyor ve halk, hastalıklarının nedeninin kapitalist sistem olduğunu, 1980’ler ve 1990’lardaki halk savaşının ve topraklarımızdaki tüm büyük halk mücadelelerinin halkın yolunu ilerlettiğini ve sömürücü sınıflardan iyi bir şey bekleyemeyeceğimizi gösterdiğini anlıyor. Bugünkü mücadele köylülüğün ve proletaryanın, özellikle de güneydeki köylülüğün ve maden proletaryasının dönüştürücü gücünü teyit etmektedir. Bu muazzam dayanışma gösterileri sosyalizmin tohumlarıdır, gelecekte sosyalist bir Peru’nun nasıl olacağının öncü bekçileridir.

Halkla birlikte ve halk için bir kurucu meclis için mücadele bir zorunluluktur. Halkın siyasi iktidara katılma konusundaki gerçek hakkının kanıtlanması anlamına gelir. İşte bu nedenle bunu başarmak egemen sınıfların en sert muhalefetiyle karşılaşmaktadır. Bazıları bunu inkar etmek istese de, tüm bunlar sömürücü sınıflara karşı emekçi sınıfların sınıf mücadelesidir. Sözde demokrasilerinde kurucu meclis için referanduma karşı çıkmaları, halkın plebisitte kendini ifade etmesini reddetmeleri utanç vericidir. Çünkü mamitas puneñas’ın ilahisinde söylendiği gibi: “Bu demokrasi artık demokrasi değildir”.

Tarihsel olarak, dünyanın her yerinde anayasalar kurucu meclislerden doğmuştur. Büyük halk mücadeleleri gerçekleştiğinde, merkezi taleplerden biri kurucu meclis talebi olmuştur. Bu mücadelelerde halk her zaman isyan hakkını gündeme getirmiştir ki bu hak Peru’da mevcut anayasada tam olarak tanınmıştır. Ve isyan, her ne kadar sınırlandırılmaya çalışılsa da, İspanyol Dili Akademisi’nin dediği gibi, “otoriteye karşı bir ayaklanma”dır; ya da 18. yüzyıl Fransız devriminde söylendiği gibi, “hakların en kutsalı ve görevlerin en vazgeçilmezi” olan ayaklanma hakkıdır.

Komşu ülkelerin hükümetleri ve diğer pek çok ülke, Dina Boluarte hükümetini ve Kongre’yi, çözülmeye başlayan uluslararası izolasyonu ifade eden katliamı durdurmaya çağırıyor. Sözde solcu hükümetlerin ve ilericiliğin Latin Amerika’da ilerleme kaydetmesi iyi bir şey çünkü dünyada giderek kötüleşen kriz durumuyla yüzleşmek giderek daha gerekli hale geliyor. Meksika’dan Şili’nin güneyine kadar, Brezilya da dahil olmak üzere Latin Amerika’yı birleştirme önerisi iyi bir öneri; aynı ya da benzer bir dile ve benzer bir tarihe sahibiz.

Derin kitleler uyanıyor, mücadelede birlik için haykırıyor ve haklarını savunmak için kanlarını veriyorlar. Protestolarını ticarete dönüştürmek isteyen, hegemonyacılık ve mezhepçilik yapan ve sınıf düşmanıyla uzlaşmaya çalışan seçim liderlerini kabul etmiyorlar. Sadece mücadele eğitir ve halkımız bu mücadele içinde şekillenir. Bizler, halk savaşının siyasi tutsakları, asla pes etmemiş olmanın devrimci metanetiyle, onların haklı mücadelesini coşkuyla selamlıyor ve yürekten destekliyoruz.

Kaynak:

POR EL DERECHO DEL PUEBLO A LA PARTICIPACIÓN EN EL PODER POLÍTICO

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu