GüncelMakaleler

PUSULA | Politika üretiminin merkezi yönelim oluşturmadaki yeri

"bir politikanın oluşabilmesi, kolektif tartışma ruhu ve olanaklarının varlığına, bu tartışmaları iyi bir öngörü ile merkezileştirebilecek politik önderliğe, izlenecek olan siyasetin görevlerinin iyi dağıtılabilmesine ve bu siyasetin pratikle doğru temelde buluşturulabilmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz"

Parçalı politikalarımızı merkezileştirmek, bütünlüklü bir yönelim oluşturmak denilebilir ki güncelde en zorlandığımız şeylerden biri.

Kurumsal anlamda bütüncül bir fotoğraf oluşturamamamızın kaynağında da büyük oranda bu gerçeklik var.

Bu gerçekliği değiştirme eylemimizin bir parçası olarak en fazla odaklandığımız tartışmanın politik devrimciliğin ne’liğine dair olduğunu söyleyebiliriz.

Politikayla kurduğumuz ilişki; parçalı, dağınık tartışmalardan sistemli yönelimler oluştururken tayin edici bir misyona sahip. Yani bir yönelimin perspektifiyle; parçaların uyumlu ve çok yönlü düşünüşü, senkron sorunu olmadan birlikte ve sürekli hareket edişi politik devrimciliği yaşama geçirmesiyle mümkün kılınabilir.

Bu mesele çoğu zaman karmaşık bir çelişkiler yumağıyla baş başaymışız gibi hissettirebilmektedir. Elbette bu durumun çok yönlü nedenleri var. Ancak burada karmaşık gördüğümüz çelişkilerin çözülebilirliğine odaklanalım.

En yalın haliyle politik devrimciliği ezen-ezilen ayrımı içerisinde, ezilenlerin çok çeşitli nedenlerle devlete itiraz geliştiren kesimlerini iktidara yöneltme olarak tanımlayabiliriz.

Bunun yaşamda karşılık bulması da siyasi öznenin yönelimi ekseninde uyumlu ve sürekli hareketiyle başarılabilir.

Sözünü ettiğimiz yönelimi oluşturmak için nasıl bir yol izleyeceğimizi ise yine en yalın haliyle; günceli takip etmek, önümüzdeki sürecin genel hatlarına dair öngörüler oluşturmak, bütün bunları kolektif tartışmak, esas olanı belirlemek/buna odaklanmak, somut yol haritası oluşturmak, kitlenin enerjisiyle buluşmak ve bütün bunların yapılabilir olması için politik önderliği inşa edebilmek şeklinde özetleyebiliriz.

 

Politika bütünsellik işidir

Yaptığımız özetten hareketle pratikte hangi noktalarda sorun yaşadığımızı açığa çıkarmaya çalışalım. Yönelim oluşturamama ya da oluşturulan yönelimin zayıf kalmasında politika üretimindeki yetersizliklerin önemli etkisi var. Bu yetersizlikler “koşullar ve an” olgusunun politika üretimi ile ilişkisini doğru kavramamamızdan beslenmektedir.

Bizler açısından koşullar ve anı yani günceli değerlendirme bu değerlendirmelere uygun konumlanma, değişkenlere paralel  hızlıca değerlendirmeler yapma ve buna uygun yol haritasını dizayn etme, zamanında doğru değerlendirme yapılsa bile bunu hayata geçirmede atıl kalma,           uyumlu ve sürekli hareket etme gücüne sahip olamama politik fırsatların kaçırılmasına, sürecin gerisine düşülmesine yol açmaktadır.

Somutlarsak pandemi sürecine atıfla söyleyebiliriz ki; koronavirüs gerçeği hayatımızın ve siyasetin odak noktasında dururken yokmuş gibi davranamayız.  Bunun bir devamı olarak “normalleşme” tartışmalarının başlamasına paralel “kaldığımız yerden devam ediyoruz” yüzeyselliğine düşemeyiz.

Pandemi sürecinin yarattığı koşulları, uzun vadeli politika ve çalışmalarımızda yarattığı boşluğu yok sayarak hareket edemeyiz. Politika bütünsellik işidir. Bir durumun içerisindeyken karşımıza “sürpriz” gelişmeler her zaman çıkacaktır.

Karşımıza çıkacak bu gelişmelerden ezilenler lehine fırsatlar açığa çıkarabilmek; bu süreçleri birbirinden kopuk ele almadan, kendi görüş ve isteklerimizi mevcut gerçekliğe dayatmadan, koşulları ayrıntılı hesaplayabilmekle ve her koşulda yaptığımızın, söylediğimizin kitlelere ulaşmasıyla mümkün olabilir.

 

Politika üretimi için politik önderlik

Odaklanmamız gereken bir diğer nokta ise politikaların pratikte yaşama geçirilmesinin politik önderlikle ilişkisidir. Politik önderliğin inşası politika üretimi ve yaşama geçirme düzeyimizi de kaçınılmaz olarak değiştirecektir.

Politik önderliği nasıl anlamamız gerektiğine odaklanalım. Genel söylem, değerlendirme ve perspektifle sınırlı bir yaklaşım politik önderlik olarak tanımlanamaz. Bütün bu genellemelerin ana, koşula, çalışma alanlarına özgülenebilmesi gerekmektedir. Ve politik önderliğin bu özgüleme işinin doğrudan yapıcısı olma zorunluluğu vardır.

Politik önderlik, örgütlü mekanizmaların önüne kolektif bir şekilde oluşturduğu yönelimler koymasının devamında, pratiği yalnızca örgütlü olan bireyin yetenek ve becerilerine havale etmeden planlama yapmalı ve somut bir yol haritası oluşturmalıdır.

Yönelim ekseninde oluşturulan sistemli yol haritasının kitle çalışmasına dönüştürülmesi de kendiliğindenliğe bırakılamaz. Politika üretimi, yaşama geçirme, kitledeki karşılığını değerlendirme süreci politik önderlikte bütünleşmelidir. Herhangi bir yönelimin oluşması, anlaşılır ve uygulanır olması buna bağlıdır.

 

Politika, pratik faaliyetle yaşam bulur

Politika, pratik faaliyetle yaşam bulur. Kitlelerin örgütlenmesi de, Mao’nun formülasyonuyla siyasi öznenin “doğru bir görev, doğru bir siyaset ve doğru bir çalışma tarzı” ile onların taleplerine uygun düşen ve kitlelerle bağını sağlamlaştıran bir hat tutturmasıyla mümkün olacaktır. Burada pratiğin ikili bir yönü mevcuttur.

Birinci oluşturduğumuz siyasetin, çalışma tarzımızın doğruluğunun ispatlanmasıdır. Kağıt üzerinde ilan edilen her yönelimin doğruluğu kitle çalışması sonucu kitleden alınan tepkilerle belirlenebilir. İkincisi ise daha doğruya ve daha büyük çalışmalara imza atabilmek için pratiğimizin de geliştirilebilir olması gerekmektedir. Ve şüphesiz bir pratiğin geliştirilebilmesi için öncelikle ilk adımımızdaki görev, siyaset ve çalışma tarzının sürece uygun olması gerekmektedir.

Tüm bunlarla birlikte, bir politikanın oluşabilmesi, kolektif tartışma ruhu ve olanaklarının varlığına, bu tartışmaları iyi bir öngörü ile merkezileştirebilecek politik önderliğe, izlenecek olan siyasetin görevlerinin iyi dağıtılabilmesine ve bu siyasetin pratikle doğru temelde buluşturulabilmesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu