Güncel

HDP Milletvekilli Tayip Temel: Tecrit Türkiye’nin yönetim şekline dönüştü

HDP milletvekilleri, tecride karşı Adalet Bakanlığı önünde başlattıkları adalet nöbetinin engellenmesini protesto etmek için açıklama yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, tecride karşı Adalet Bakanlığı önünde başlattıkları adalet nöbetinin engellenmesini protesto etmek için Meclis’te açıklama yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle Adalet Bakanlığı önünde başlattıkları nöbet eylemi, 4’üncü gününde devam ediyor.

Adalet Bakanlığı’na doğru yürüyüşe geçen HDP milletvekilleri Tayip Temel, Abdullah Koç, Kemal Peköz, Muazzez Orhan, Celadet Gaydalı ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis Dikmen Kapısı’nda polislerce engellendi.

“Talimat” aldıklarını söyleyen polisler, HDP’li vekillerin Adalet Bakanlığı önüne gitmelerine izin vermeyeceklerini söyledi. Polis, yürüyüşü takip etmek isteyen gazetecileri de tehdit ederek alandan uzaklaştırdı.

Meclis kapısında yapılan açıklamada konuşan Temel, şunları söyledi:

“Bir haftadır Türkiye’deki bir hukuksuzluğu ve keyfiliği anlatmak için Adalet Bakanlığına adalete ve hukuka uyma çağrısı yapıyorduk. İmralı’daki tecridin aslında Türkiye’deki yönetim şekline dönüştüğünü bugün tekrar anladık.

Bu ülkede çözüm, diyalog, demokratik yollarla sorunların çözülmesi gerektiğini uzun süredir vurguluyoruz. Ancak 2 yıldır bu konuda en önemli rolü oynayacak olan aktör tecrit altında. Yani 2 yıldır bizler, Türkiye’deki bütün halklar, Sayın Öcalan’ın ve diğer mahpusların ailesi İmralı’da ne olup bittiğini bilmiyor. 21 aydır ne olup bittiğini bilmediğimiz bir adadan bahsediyoruz.

İşte bu hukuksuzluk Türkiye’de savaş politikalarının büyümesine, darbe zihniyetinin mevcut iktidar şahsında bütün topluma dayatılmasına, savaş politikasının içeride ve dışarıda toplumun bütün mekanizmalarını esir almasına sebep oldu.

AKP-MHP iktidarı, tek sığınağı olan savaş politikasını neredeyse tüm toplumsal kesimlere, tüm komşu ülkelere yansıtmış durumda. Bu yüzden biz bu savaş politikalarına karşı öncelikle tecridin kalkması, çözüm projesi olan aktörlerin konuşmasının koşullarının sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu tecridin bütün halka, topluma ve özellikle Kürt halkına Kürt düşmanlığı olarak döndüğünü biliyoruz, her an yaşıyoruz.

‘Kendi yasalarına uyma çağrısı yapmak için gidecektik’

Bugün yine Adalet Bakanlığının önüne kendi yasalarına uyma çağrısı yapmak için gidecektik. Ama yeni bir tecrit ve engelleme politikasıyla karşılaştık. Meclis Dikmen Kapısında yüzlerce polisin önümüzü kestiğini basın mensupları da gördü, tanıklık etti.

Herhangi bir hukuksal dayanağa ve yasal karara bakmaksızın, bu toplumun güvenliğinden sorumlu olan kolluk güçleri milletvekillerinin önünü keyfi olarak kesiyor. Bakanlığa yürümesini veya gidip Bakanlığın önünde açıklama yapmasını engelliyor. İşte tam da bahsettiğimiz hukuksuzluk, keyfilik, devlet ciddiyetinin bozulmuş hali bugün yaşadıklarımız ve gördüklerimizdir.

‘Çağrımız nettir: Avukatlar İmralı’ya gitmelidir’

İmralı’da Öcalan ve diğer mahpuslara Türkiye’nin kanunları, bu devletin hukuku uygulansın. Görüşmeler gerçekleşsin, avukat görüşmeleri gerçekleşsin. CPT’nin birkaç gün önce İmralı’ya gitmiş olması ve oradakilerin CPT görüşmesine çıkmamış olması endişe ve şüpheleri derinleştiriyor.

Avukatların İmralı’ya gidişini engelleyen Türkiye’de herhangi bir yasa yok. Aile görüşünün olmasının önünde herhangi bir engel yok.

Çağrımız nettir: Avukatlar İmralı’ya gitmelidir. Herkesin “durum kritiktir” dediği bir dönemde siyasal çözümün öncülüğünü yapacak aktörlerin önü açılmalıdır. Bunun sorumlusu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve iktidarın ilgili kurumlarıdır. Bozdağ’a tekrar çağrı yapıyoruz. İmralı’da avukat görüşüne ilişkin Bozdağ açıklama yapmalıdır, gereğini yapmalıdır. Avukat görüşünün önünü açmalıdır.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu