GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | TC’nin Rojava, Şengal’de Saldırı ve İşgalleri

"Saldırıların arkasında Irak yönetimi, Türk devleti ve ABD emperyalizmi vardır. Zaten emperyalistlerin onayı olmadan bu saldırılar ve 9 Ekim anlaşması olmazdı"

TC devletinin Rojava ve Şengal’e yaptığı saldırı ve işgaller devam ediyor. Topraklarını gasp ve ilhak ettiği Kürtler üzerindeki baskı, katliam, kültürel soykırımı tarihsel olarak devam ettiren Türk devleti, günümüzde de bu saldırılarını had safhaya vardırmıştır. TC, bu saldırılarını Türkiye Kürdistanı’yla beraber daha geniş alanlara yaymış ve Rojava ile Irak Kürdistanı topraklarını da hedef almış durumdadır.

Öyle ki Kürdistan’ın tüm alanlarında işgalci, soykırımcı, imha edici, zenginlikleri talan eden özel savaş uygulamalarını had safhaya vardırmıştır.

Bu saldırılara ABD, Rusya, Avrupa devletleri sessiz kalıyorlar. Dünyayı yeniden paylaşım ve hegemonya kavgasına giren emperyalist devletler Türk devletinin saldırılarına destek veriyorlar ve göz yumuyorlar. Çünkü onların onayı ve desteği olmadan TC bu saldırıları yapamaz.

Tüm bunlara karşın Rojava’da ve Irak Kürdistanı’nda mücadele de var. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi, Arap halkı, Süryaniler-Asuriler ve Türkiyeli devrimciler ile dünyanın çeşitli ülkelerinden anti-faşist güçlerin yer aldığı bir direniş söz konusu. Nitekim bu direniş ve haklı savaş günümüze değin devam etmiştir/etmektedir.

Şengal Saldırıları

Çoğunluğunu Ezidi Kürtlerin oluşturduğu Şengal’e Türk ordusunun karadan ve havadan yaptığı saldırılar devam ediyor. Şengal bu saldırılarla iyice hedef alınmış durumdadır. 2014 sonrası DAİŞ saldırılarından kurtarılan Şengal bu kez TC devletinin hedefi olmuştur.

Bunun sonucu Kürtleri hedef alan Türk ordusu, KDP’nin de desteğiyle Irak Kürdistanı’na saldırıya geçmiş ve birçok bölgeyi hedef almıştır. Özellikle Şengal üzerindeki işgalci, soykırımcı, imha edici savaş tarzı giderek artırıldı. Şengal halkı topraklarını terke zorlandı, soykırımla yok edilmek istendi ve topraklarının ilhakı hedeflendi. Ancak Ezidi Kürtler, Kürt hareketi önderliğinde örgütlendiler ve YBŞ’yi (Şengal Direniş Güçleri) oluşturdular. Tüm saldırılara göğüs gerip onlara karşı savaşlarını ve mücadelelerini sürdürdüler.

Ancak bu mücadelede Şengal halkı nice şehit vermiştir. Şengal halkı, Ağustos ayında Til-İzer, Siba, Şéh Kidir, Gizerik, Koçes’te verdikleri şehitleri anmışlardır. Bu yıl bu şehitler anılırken, 16 Ağustos’ta Şengal’in eski çarşısında YBŞ komutanı Seid Hesen ve savaşçı İsa Xwedéda Türk ordusunun örgütlediği saldırı sonucu öldürüldüler. Bu saldırıların, şehitlerin verildiği Ağustos ayında yapılmasının esas nedeni Şengal sorunun çözümü için yapılan çalışmaları sekteye uğratmaktı. Nitekim onlar anısına Şengal Demokratik Özerk Meclisi yaptığı açıklamada bunu belirtmiştir:

“Bilindiği gibi Seid Hesen arkadaşımız hem değerli bir komutanımız hem de Şengal sorununun çözümü için siyasi ve diplomatik alanda çok değerli çalışmalar yapıyordu. Daha önceleri Irak hükümetinin heyetiyle görüşmüş ve Şengal’in özerkliğinin güvenceye alınması için çaba vermiştir. İki gün önce 16 Ağustos’ta Şehit Seid, Özerk Yönetim adına Irak Cumhurbaşkanı Mustafa Kazımi’yle görüşme hazırlığı yapıyordu. Böyle bir süreçte o ve arkadaşları hedef seçilip şehit edildiler.” (Yeni Özgür Politika, 18 Ağustos 2021).

Böylece önceden planlanan Şengal Özerk Yönetimi ile Irak Cumhurbaşkanının görüşmesi engellendi. Saldırı anında Şengal’de bulunan Irak Başbakanı Mustafa Kazımi hiçbir tavır takınmadığı gibi, saldırıyı gerçekleştiren Türk devletiyle ilişkileri geliştireceklerini belirtmiştir.

Ardından 17 Ağustos 2021’de Şengal’de Sikiniye köyüne saldırı yapıldı. Türk devletine bağlı hava kuvvetleri, yaptıkları saldırı ile köydeki hastaneyi hedef aldılar. Yapılan bu saldırı önceki saldırıların devamıdır. Amaç Ezidi Kürtleri hedef alma ve topraklarından kopartmaktır. Onların varlığını kabullenmeyen ve onlara karşı duyulan tarihsel kin ile Ezidileri tümden yok etmektir. Onların topraklarını ilhak etmektir. 73. Ferman’la Ezidilere yapılan saldırının devamı olarak, 74. Ferman’la onları Şengal’de de tümden hedef alma ve soykırıma tabi tutmaktır.

TC devleti bu amaçla hiçbir savaş kuralını gözetmemekte, sivilleri, sivil yerleşim yerlerini hedeflemektedir. Tam bir gözü dönmüşlükle açıktan savaş suçu işlemektedir. Nitekim Sikiniye Hastanesi’ni bombalayan TC devletinin bu suçlarını Şengal Demokratik Özel Meclisi yazılı açıklamayla belirtmiştir:

“Sikeniyê Hastanesi’ne yönelik saldırı sıradan bir saldırı değildir. İnsanlığa karşı işlenmiş suç olarak tarihe geçmiştir. Uluslararası yasalara, insanlık vicdanı ve ahlakına göre hastaneye yönelik saldırı suçtur, ahlaksızlık ve vicdansızlıktır. YBŞ’nin de belirttiği gibi bu hastane aynı zamanda Êzidî ve Arap toplumunun hizmetindeydi. Şengalli anne, çocuk, genç erkek ve kadınlar burada tedavi ediliyordu. Fakat işgalci Türk devleti tüm dünyanın gözleri önünde bu saldırıyı gerçekleştirdi ve hastaneyi bombaladı. Irak hükümeti, Birleşmiş Milletler, tüm dünyanın gözleri önünde bu saldırı gerçekleştirildi. Sadece bir kez değil 4 kez hastane bombalandı. İnsanlar ölümü göze alıp şehit ve yaralılarını yıkıntıların altından çıkardılar. Hastaneye yönelik saldırıda hastalar, doktorlar, sağlık çalışanları, hastane güvenliğini alan YBŞ savaşçıları hedeflendi.”

Bu saldırı sonucu 8 kişi şehit olmuş, 4 kişi yaralanmıştır. Amaç Şengal’de de Kürtlerin hedef alınması ve etkisiz kılınarak gerici güçlerin güdümünde yönetimin oluşturulmasıdır. Dolayısıyla bu saldırı ve katliam bu hedefin gerçekleştirilmesi için ABD’nin onayıyla Irak-KDP-TC arasında 9 Ekim 2020’de yapılan anlaşmanın sonucudur.

Anlaşma önceki ABD Başkanı Donald Trump döneminde imzalanmıştır. Anlaşma PKK’nin varlığını, Ezidilerin Şengal Demokratik Özel Meclisi’ni, YBŞ’nin varlığını reddeden ve hedef alan, onların yerine KDP ile Irak yönetimini temsil eden yeni bir yönetimin oluşturulmasını içermektedir. Bu anlaşma BM’nin Irak Özel Temsilcisi Jeanne Hennis Plasschaert tarafından da desteklenmiş ve anlaşmada hedeflenenlerin bir an önce yerine getirilmesi istenmiştir.

Dolayısıyla bu anlaşma Şengal’de Ezidilerin ve -KDP dışında- Kürt örgütlerinin bölgeden çekilmesini ve tasfiyesini hedefleyen bir anlaşmadır. Şengal’e yapılan saldırılar bunun sonucudur. Bu nedenle saldırının arkasında Irak yönetimi, Türk devleti ve ABD emperyalizmi vardır. Zaten emperyalistlerin onayı olmadan bu saldırılar ve 9 Ekim anlaşması olmazdı.

 

Rojava Saldırıları

Emperyalistler ve TC devleti tarafından desteklenen cihatçı çetelerin yenilgisi ve Rojava zaferi, Türk devleti tarafından kabullenilmemiş ve her fırsatta bölgeye yönelik yeni işgal ve saldırıları düzenlenmiştir. TC bu sefer cihatçı çeteleri değil emperyalistlerin onay ve desteklemesiyle doğrudan kendi askeri gücünü devreye sokmuştur. El Bab-Cerablus hattı, Afrin ve son olarak Gre Spi-Serekaniye hattı işgal edilmiştir. Bu işgal ve ilhak saldırılarına karşı direnişler örgütlenmiş saldırganlara önemli kayıplar verdirilmiştir. Bu saldırılar ve mücadele günümüzde devam etmektedir.

TC ordusunun Rojava’da saldırılarda giderek öne çıkmıştır. Türk devleti, mayasındaki Kürt düşmanlığı ve Kürt topraklarını fethetme, yağmalama ve zenginliklerini talan etme dürtüsüyle Rojava saldırılarını giderek üst mertebeye tırmandırmıştır. Bu saldırılarda da Rusya ve ABD’nin onayı alınmıştır. Emperyalistler Rojava’da da Kürtlerin kendi yörüngesinde hareket etmesini istemektedir. Bu nedenle PYD önderliğinde, YPG-YPJ savaşçılarının PKK’den bağlarının kopartılması ve etkisiz kılınması için TC ordusunun saldırılarının önü açılmıştır. Nitekim Rusya ile Türk ordusunun kurduğu tampon bölgeyle beraber, Cerablus ve Afrin bölgesinin işgali bu gerici emellerin sonucudur.

İşgalci ve ilhakçı Türk devleti son saldırılarını Til Temir’de gerçekleştirmiştir. Bunun sonucu Til Temir’in öncü komutanlarından Heval Sosin Birhat, Heval Renas Roj, Heval Agit ile YPG savaşçıları şehit düşmüşlerdir. Til Temir şehri kadim bir Asuri-Süryani toprağıdır. Yapılan bu saldırıyla Til Temir şehrini boşaltmak, etkisiz hale getirmek ve o toprakları ilhak etmek hedeflenmektedir.

Bu saldırının Biden-Erdoğan görüşmesinden sonra yapılmış olması ABD’nin onayının alınması anlamına gelir. Nasıl ki, Rusya emperyalist çıkar ve hedefleri sonucu Türk ordusunun saldırılarına onay veriyorsa, ABD de aynı çıkarlarla işgalci ve ilhakçı TC devletinin saldırılarına onay vermektedir.

Nitekim son aylarda Rojava’ya saldırılar giderek artmaktadır. Son olarak ABD’nin “güvenliği” altındaki Qamışlo yolu üzerindeki bir arabaya da suikast ile saldırı yapılmıştır. TC devleti ve çetelerin saldırıları bu bölgede de artmıştır. Ayrıca Zırgan bölgesi bombalanmış, 1 kadın, 1 çocuk ölmüştür. Rojava’da birçok bölge tehdit ve saldırı altındadır.

Saldırgan ve ilhakçı Türk devleti Irak Kürdistanı, Şengal ve Rojava’nın topraklarına saldırarak işgal ve katliamlar yaptığı gibi aynı zamanda işgal ettiği bölgelerin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini de talan etmektedir. Bir çökme ve hırsızlık ekonomisi kurulmuştur. İşgal edilen bölgelerdeki zenginliklere, bitki ve sebzelere, mal ve mülklere de el konulmuştur. İşgalciler işgal ettikleri topraklarda Kürtlerin yetiştirdiği meyve, sebze ve tahıl ürünlerine de el koyarak kendi pazarlarına aktarmışlardır. Bu pratiğin en bilineni Afrin bölgesi zeytinleridir.

İşgalci ve ilhakçı TC devleti sadece bununla sınırlı kalmamış, işgal ettikleri bölgelere, valiler-kaymakamlar atamış, PTT’den okullara kadar bir dizi kurum açmıştır. Bu adımlar TC devletinin işgalinin amacını da açık etmektedir. Uzun vadede TC devleti bu bölgeleri ilhak edip kendi topraklarına katmak istemektedir. Antakya’nın Hatay yapılması, Kıbrıs’ın işgali bu politikanın tarihsel örnekleridir.

Ayrıca işgal ettikleri Rojava topraklarına yerleştirdikleri askeri güçleri ve çeteleri dışında valiler atamışlar, askeri karargahlar kurmuşlar, kendi tahakkümleri altına almışlardır. Türk devleti Rojava ve Başure Kürdistan topraklarına Osmanlı döneminin Misak-ı Milli ruh haletiyle saldırmıştır.

Ancak bu saldırı ve ilhak girişimine karşı Kürt ulusu PKK ve PYD önderliğinde mücadele vermekte ve Türk ordusunun ve çetelerin saldırılarına karşı da savaş yürütülmektedir. Onların baskılarına karşı göğüs gerilmekte ve saldırıları püskürtülmektedir. Ve onlara darbeler vurulmaktadır. Bunun sonucu Türk ordusu ağır kayıplar vermektedir. Birçok çatışmada verdikleri kayıplar ile planladıkları işgal ve saldırı girişimleri boşa çıkartılmaktadır. Kürt hareketleri verdikleri mücadeleyle Kürt toplumunun kitlesel desteğini alıyorlar. Hatta uluslararası alanda da dünya kamuoyunun da desteğini alıyorlar.

Elbette ki bu mücadele kolay değil. Ama dünya çapında ezen ve ezilenlerin mücadelesinin bir parçasını oluşturan bu mücadele, eninde sonunda Kürt hareketinin zaferiyle sonuçlanacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu