Güncel

Cumartesi Anneleri 740. Hafta | Hükümetler Değişti Failler Ortaya Çıkarılmadı

Cumartesi Anneleri eyleminin 740. Haftasında 25 yıl önce polis giyimli kişilerce alıkonulup katledilen 3 Kürt iş insanının akıbeti soruldu.

İstanbul: 41 haftadır Galatasaray Meydanı’na çıkışı yasaklanan Cumartesi Anneleri’nin 740’ıncı hafta eylemi yine yoğun polis baskısı altında İnsan Hakları Derneği’nin önünde gerçekleştirildi. Bu haftaki eylemde HDP Eşgenel Başkanları Sezai Temelli, Pervin Buldan ile HDP milletvekili Züleyha Gülüm ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katılarak destek verdi.

Bu hafta ki eylemde 25 yıl önce İstanbul’da polis giyimli kişilerce alıkonulup katledilen 3 Kürt iş insanı Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ın akıbeti soruldu.

‘Galatasaray işgaline son verin’

Bu haftaki açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’ne atıfta bulunarak, “Biz Cumhurbaşkanı’nın çizdiği ‘Pembe Türkiye Tablosu’nda yaşamıyoruz, kaybettiklerimizin akıbetlerini öğrenemediğimiz bir belirsizliğin içinde yaşıyoruz” dedi.

Tosun Cumhurbaşkanı’na seslenerek, “Toplum olarak ihtiyacımız birbirinin tekrarı olan ve yalnızca sözde kalan yargı paketleri değil; gerçek adaletin, demokrasinin, insan haklarının hayata geçirildiği uygulamalardır. Siz hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bizim anayasal taleplerimize ve toplumun demokratik taleplerine dayanan uygulamaları derhal başlatmaya çalışıyoruz. İlk adımı atın; Polisinizi, copunuzu, kalkanınızı, tomanızı üzerimizden çekin. Kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’daki işgale son verin. Bunları yapmayacaksanız bize haktan hukuktan adaletten, reformdan hiç bahsetmeyin” ifadelerine yer verdi.

Hükümetler değişti, failler asla ortaya çıkarılmadı

Eylemde konuşan HDP Eşgenel Başkanı ve aynı zamanda katledilen Savaş Buldan’ın eşi Pervin Buldan “3 Haziran’da Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ın katledilişlerinin 25’inci yılını geride bırakacağız. Bu 25 yıllık dönem içerisinde başvurmadığımız, kapısını çalmadığımız, aramadığımız hiçbir yer, hiçbir kapı, hiçbir adalet kalmamıştır. Ancak bu dönemde karşımıza tek bir şey çıktı; kalın duvarlar” dedi. Buldan 25 yıl boyunca katillerin yargılanması için her şeyi yaptıklarını, ancak o dönemden bu yana değişen hiçbir şeyin olmadığına tanıklık ettiklerini vurguladı.

Buldan aradan geçen süre boyunca da faili meçhul cinayetlere karşı mücadele ettiklerini belirterek “Faili meçhul cinayetler sadece 90’lı yıllarda değil bu güne kadar devam eden bu cinayetler, hala Türkiye’nin kanayan bir yarası olarak devam etmektedir. Bizler Buldan, Yıldırım ve Karay aileleri olarak bu cinayetlerin açığa çıkması için mücadelemizi her daim sürdürmeye söz verdik. Ta ki failler bulunup yargılanana, cezalandırılana kadar.”

‘Çocuklarının ahı yerde kalmayacaktır’

Faili meçhul olarak adlandırılan cinayetlerin aslında faillerinin de belli olduğunu söyleyen Buldan “Biz faili meçhul diyoruz ancak faillerini çok iyi biliyoruz. Bu cinayetlerin bizzat devler eliyle işlendiğini biliyoruz. Çünkü bu cinayetleri işleyenler kendilerinin hiçbir zaman saklamadılar, devletin bekası için, devletin geleceği için bu cinayetleri işlediğini ifade ettiler”

Buldan geçmiş hükümetlerden bu yana her zaman faillerin korunduğunu, son olarak açıklanan Yargı Reformu’nda da faili meçhuller için hiçbir şey olmadığını söyledi. Son olarak mücadeleyi sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayan Buldan “Biz biliyoruz ki babasının öldüğü gün dünyaya gelen Zelal’in, yine babasının öldüğü gün 40 günlük olan Helin’in ve babasının öldüğü gün 1 yaşında olan Enes’in ahı yerde kalmayacaktır, bu mücadele devam edecektir.” Diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Buldan’ın ardından konuşan Hacı Karay’ın oğlu Enes Karay “Geçen 25 yıl acımızdan hiçbir şey eksiltmediği gibi hukuk ve adalet arayışımızı daha da artırmıştır. Adalet arıyoruz” dedi.

‘Tarihe birçok masum insanın katilleri olarak geçecekler’

Karay’ın ardından seslenen Adnan Yıldırım’ın kızı Leyla Yıldırım da 3 Haziran 1994 günü babalarının İstanbul’da bulunan Çınar Otel’in çıkışında polis giyimli kişilerce alıkonulduğunu, o günden sonra haklarında hiçbir şey öğrenemediklerini ve olayın ertesi günü Düzce’de cenazelerinin bulunduğunu söyledi.  Yıldırım çocuk yaşta bu travmayla büyüdüklerini belirterek “Biz, çocukları yıllarca babalarımızın cansız bedenlerini medyada gazetelerde görerek büyüdük. Halen faillerini izleyerek, aynı havayı soluyarak yaşıyoruz. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, ve çete başı dönemin İstanbul Emniyet müdürü Mehmet Ağar’ın yargılanmasını istiyoruz.” dedi.

Babalarını katledenlerin ortaya çıkarılmadığını, hiçbir şekilde cezalandırılmadığını belirten Yıldırım “Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki rahat yataklarında ölebilirler ama nesiller boyu katil olarak anılacaklar. Tarihe birçok masum insanın katilleri olarak geçecekler. Adnan Yıldırım, Savaş Buldan ve Hacı Karay her sene olduğu gibi öldürülmelerinin 25’inci yılında, 3 Haziran da mezarları başında anılacaktır. Bizler yaşadıkça yapılanları unutmayacağız ve unutturmayacağız” sözleriyle açıklamasını sonlandırdı.

Savaş Buldan, Hacı Karay ve Adnan Yıldırım

İsimleri mahkeme tutanaklarında “Öldürülecek Kürt İşadamları Listesi”nde yazılı olan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın katledilip bedenlerinin kaybedilmek istenmesinin 25. yılındayız.

3 Haziran 1994 günü sabah 4.30’da, Kürt iş insanları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay İstanbul Yeşilköy’de bulunan Çınar Oteli’nden çıktılar.

Dışarıda bekleyen 3 otomobilden çıkan telsizli, çelik yelekli ve silahlı 7-8 kişi onları durdurdu ve otelin duvarına yaslayarak aradı. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler “İfadelerinizi alıp bırakacağız” diyerek onları zorla otomobillere bindirdiler.

Olaydan yarım saat sonra haberi alan aileler, Bakırköy Cumhuriyet Savcısı ve Yeşilköy Polis Karakolu ile irtibata geçerek yakınlarının kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldıkları hususunda şikâyette bulundular. İstanbul Valisi ve Başbakanlıkla görüştüler. Ancak Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın gözaltına alındıkları reddedildi.

04 Haziran 1994 tarihinde akşam 20.15 civarında kaçırıldıkları yerden 270 km uzakta Bolu/ Yığlıca Karakaş yol güzergâhı, Taşlı Melen Mevkiinde işkence ile sorgulandıktan sonra ateşli silahla infaz edilmiş bedenleri,  köylüler tarafından bulundu. Üzerlerinde kimliklerini kanıtlayacak hiçbir belge, değerli eşya veya para yoktu.

1997 yılında Susurluk Komisyonu’na ifade veren Dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkam Hanefi Avcı; dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın başını çektiği bir grubun mafyayla işbirliği yaparak yargısız infazlara giriştiğini detaylarıyla anlattı. Avcı; Savaş Buldan ve arkadaşlarının ölümünden Mehmet Ağar’ı sorumlu tuttu.

Buldan, Yıldırım ve Karay dosyaları son olarak 19 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yeni bir iddianameyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davaya dâhil edildi. Yargılamalar sırasında tanık olarak ifade veren eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’ün Mahkemeye sunduğu “öldürülecek Kürt işadamları listesi” nde Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın da isimleri vardı. İlk duruşması 16 Mayıs 2014’te görülen ve tutuklu sanığın bulunmadığı dava ne yazık ki bugüne kadar evrensel hukuka uygun bir biçimde yürütülmedi.

Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın kimler tarafından kaçırıldıkları ve sorgulandıkları devletin Susurluk Raporu’nda, Ergenekon iddianamesinin 228 No’lu ek klasöründe yer alan el yazılı itiraflarda, savcılık ifadelerinde ve mahkeme tutanaklarında yer aldı ama 25 yıldır bu suçun bilinen failleri, talimat verenleri, organize edenleri cezasızlıkla korundu, adalet sağlanmadı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu