GüncelManşet

Kompleks saldırıların bir parçası: HAPİSHANELER

İstanbul: Şafak baskınlarını aratmayan uygulamalarla, dört duvar arasında olan tutsaklara yönelik bütün hapishaneleri kapsayan adı konulmamış bir savaş açılmış durumda. Bu savaş durumu elbette T. Kürdistanı’nda sürdürülen ablukaların, sokağa çıkma yasaklarının, işçi ve emekçinin temel haklarına saldırıların, doğa katliamlarının ve kadına yönelik saldırıların arttığı bugünlerde ötekilere karşı yürütülen kompleks bir saldırının parçasıdır. Gün geçmiyor ki yeni bir katliam haberiyle uyanmayalım ya da yeni bir saldırı, gözaltı ve temel hak ihlali ile karşı karşıya kalmayalım.

 

Hapishaneler hastalık üretecek

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği(CİSST) avukatlarından Berivan Korkut, örneğin Amed’de hapishanelerde keyfi uygulamaların arttığını, bunun nedeninin ise yetkililer tarafından “Amed D Tipi Hapishanesinden firar eden tutsaklar” olarak belirtildiğini söyledi.

Firar sonrası tutsakların kişisel temizlik malzemelerine el koyulmaya başladı. En son Adalet Bakanlığı’ndan geldiği belirtilen bir genelge doğrultusunda hapishanelerdeki çamaşır yıkama leğenleri, su bidonları, çöp kovaları, çekpas, fırça, battaniye, çarşaf gibi malzemelerin toplatıldığını aktaran Korkut, özellikle temizlik malzemelerinin toplanmasıyla, zaten hastalık üreten hapishanelerin hastalık merkezi haline geleceği uyarısında bulundu. Tutsakların sağlıklarının hapishane idaresi tarafından politik bir şantaja dönüştürüldüğünü belirten Korkut, Erzurum Hapishanesi’nde günde 1 saat akan sıcak su ile tutsakların, hem elbiselerini yıkamak için hem de çöp kovası olarak kullandığı leğeni 7 kişinin kullanmak zorunda kaldığını belirtti. Korkut, koşullara direnen tutsakların haklarını savunmak için 25 Nisan’da mahkemeye başvuracaklarını ifade etti.

 

Keyfi hak ihlalleri

Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Mart ayının sonunda yayımladıkları 3 aylık hapishane raporuyla hak ihlallerinin arttığını belirtti. Rapora göre tutsakların hapishane idaresine verdiği dilekçeler işleme geç alınıyor, haftalık telefon görüşmesi hakkını kullanmak için askeri tekmil verme dayatmasında bulunuluyor. Kimi hapishanelerde de havalandırma ve hücreyi 24 saat gözetlemek için kameralar takılıyor. Özellikle Haziran ayından bu yana sıklaşan bir diğer keyfi uygulama ise “baskın” aramalarıyla hapishanenin “görülmüştür” mührü bulunan mektup ve kitaplara dahi el konuluyor. Tutsakların tedavi haklarının da ihlal edildiğini ortaya koyan rapora göre tutsakların revire çıkması aylarca engellenebiliyor. Yine keyfi olarak tutsakların ortak alana çıkmasının engellendiği belirtilen raporda, tutsakların ailelerinin de çıplak arama işkencesine tabi tutulduğu, bebeklerin bile soyularak arandığı yer alırken ailelere de sözlü ve fiziksel taciz uygulandığı ortaya çıktı.

İşkencenin bir diğer adı: Sürgün

Hapishanelerde sürgün haberleri, takip edilemeyecek hızla devam ediyor. Geçtiğimiz 3 ay içerisinde 300’den fazla tutsak bulundukları hapishanelerden başka hapishanelere sürgün edildi. Yine okurlarımızın bize ilettiği son bilgilere göre, Elazîz Hapishanesi’nde bulunan 19 tutsak Giresun, Tokat ve Samsun-Bafra Hapishanelerine sürgün edildiler. Henüz nereye sürüldükleri netleştirilememiş olan tutsak sayısı ise hiç de az değil. Menemen T Tipi Hapishane gibi yeni açılan hapishanelerde ise hak gaspları devasa boyutlara ulaştı. Politik tutsakların, adli tutsakların saldırılarına maruz kaldıkları ve idarenin buna kesinlikle müdahale etmediği kamuoyuna yansıyan haberler arasında. Tutsaklara hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden, keyfi bir şekilde 10 güne varan tek hücre hapis cezaları veriliyor. Örneğin, Amasya E Tipi Kapalı Hapishane’den Kırıkkale F Tipi Hapishane’ye kendi isteğiyle sevk edilen Mert Yazar, tekmil ve çıplak arama dayatmasını kabul etmediği için gardiyanlar ve 2. Müdür tarafından sözlü ve fiziki saldırıya uğradı. Bunun üzerine kendisinin söylemediği sözler yüzünden disiplin soruşturması açılarak 10 gün hücre, 1 ay ziyaretçi yasağı, 1 ay iletişim ve kınama cezası verildi.

 

Tutsaklar üzerinde tecrit artıyor

bakırköy kadın kapalı hapishane işkenceAyrıca geçen haftalarda Marmara bölgesindeki hapishanelerde siyasi tutsaklar üzerinde artan baskı üzerine incelemeler yapan İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, tutsaklar üzerinde tecridin artarak devam ettiğini ve tutsakların dışarıyla iletişimin kesildiğini söyledi.

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Silivri, Edirne ve Tekirdağ’daki hapishanelerde incelemelerde bulunarak tutsakların yaşadığı baskı ve hak ihlallerini gözlemledi. Son dönemlerde hapishanelerde artan baskıların bu 3 hapishanede de yaşandığını belirten komisyon, kötü muamele, işkence ve keyfi disiplin cezalarında artış olduğunu bildirdi.

Tekirdağ 1 ve 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’ne ilişkin de yapılan gözlemlere değinen komisyon, “Sünger odaları, haberleşme engelleri, disiplin cezaları gibi pek çok sorun orada da devam ediyor” dedi. 76 gündür açlık grevinde olan Fadik Adıyaman’ın durumuna da dikkat çeken komisyon, Adıyaman’ın hapishanedeki tek kadın tutsak olduğunu hatırlattı. Ayrıca Edirne F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde yaşananlara dair de, Tekirdağ T Tipi Hapishanesi eski Müdürü Haydar Ali Ak’ın bu hapishaneye atanmasıyla birlikte baskı ve şiddetin arttığını kaydedildi. Haydar Ali Ak, Erzurum,  Bolu ve son dönemde Tekirdağ hapishanelerinde işkencelere bizzat katılan müdür olarak tanınıyor.

 

Kitap ve dergiler suç sayılıyor

Komisyon, son olarak şunları söyledi: “Son dönemlerde artan ihlal kitap dergi ve gazetelerin bayilerde yasal olmasına rağmen cezaevi iradesinin keyfi kararıyla engelleniyor. Diyebiliriz ki, cezaevinde bulunan siyasi mahpusların dışarıyla bağlantısını kesmek için zaten her şey yapılıyor ayrıca dışarıdan da bilgi alabilecekleri ve düşünce özgürlüğü bakımından kendilerini ifade edebilecekleri kanallar kapatılmış durumda.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu