Makaleler

Tarihimizden Bir Kesit; Bayraklar elden ele, türküler dilde dile…

Sınıf mücadelesi arenasına çıktığı ilk günden bu yana, direniş, mücadele ve savaş içinde yoğrulan, şekil alan Proletarya Partisi bu çizgide 40 yıllık bir tarihi mirasa ev sahipliği yapıyor.

Ağır kayıplar, bedeller pahasına, her daim sınıf düşmanına yönelen, hesap soran bir hatta bugünlere geldi. Devrimci şiddet; iktidarın ülkemizde, faşist diktatörlükten zorla, halk savaşı yoluyla alınacağı formülasyonuyla kullanıldı/kullanılıyor.

İbrahim Kaypakkaya’nın, Nurhak dağlarında devlet güçleriyle yaşanan çatışmada şehit düşen Sinan’ların ihbarcısı Mustafa Mordeniz’i cezalandırması, cunta koşulları altında Dersim halkına zulmeden faşistlere, halk düşmanlarına ve devlet güçlerine yönelik eylemlerle atıldı geleneğin ilk tohumları.

İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 40. yıldönümünde, coşku ve heyecanla devam eden kampanya kapsamında tarihimizden kesitler sunmaya devam ediyoruz. Bu bölümde Proletarya Partisinin 70’li yıllarda faşistlerden, halk düşmanlarından hesap sorma geleneğinden bir kesit vereceğiz.

Devlet güçlerine indirilen askeri darbeleri tek tek yazmaktan öte amacımız, Partizanların anısını yaşatmak, emekçi yığınlara taşımak amacıyla ajitasyon ve propaganda kapsamında gerçekleştirilen bazı eylem ve etkinliklere yer vermek.

Sorulacak Hesabımız Var!

12 Mart 1971 Askeri Faşist Cuntanın saldırılarının ardından 1974’le birlikte toparlanmaya başlayan Proletarya Partisinin ilk hedeflerinden biri elbette ki Yaşar Değerli oluyor. Sıkıyönetim savcısı Yaşar Değerli, İbrahim Kaypakkaya’ya yapılan işkenceli sorguların ve onun katledilmesinin birinci derece sorumlularındandır.

Yaşar Değerli hakkındaki ölüm kararı 1978 yılında İstanbul İl Komitesinin gerçekleştirdiği bir eylemle yaşama geçiriliyor. İçinde Ali Yılmaz’ın da olduğu bir birim gece yarısı çok sıkı bir biçimde korunan Değerli’nin lojmanına giriyor.

Ancak son anda farkedilip alandan uzaklaşmak zorunda kalınıyor. Buna rağmen gecenin geç saatinde, sabaha doğru aynı yere yeniden gelip Yaşar Değerli’nin aracına bomba yerleştiriyorlar ve eylemi düzenliyorlar.

Bu eylemde Yaşar Değerli şans eseri kurtuluyor ama ağır bir şekilde yaralanıyor. Prolertaya Partisi, toprağa düşen militanlarının hesabını sormak amacıyla çok sayıda eylem organize ediyor. Cemil Oka’nın katili Uğur Gür ve Partizanların katilleri faşist şefler, bu hesap soruculuğun hedefinde ısrarla olacaktı.

Ölür mü Be Yoldaşlar

Ölür mü Partizanlar!

Faşist MİT generali Nazif Oka’nın oğludur Cemil Oka. Çok sayıda halk düşmanının cezalandırılmasıyla, kamulaştırma eylemleriyle, militanlığı ve atılganlığı ile adeta efsaneleşen Cemil Oka, 27 Ağustos 1977’de çatışarak şehit düşer. Kararlılığı ve net duruşu ile örnek olur Cemil Oka. Prolertarya Partisi tarafından geniş halk yığınlarına taşınır.

Bu amaçla, 1979 Şubat ayında “Yaşasın halk savaşı-Cemil Oka ölümsüzdür-Cemil Oka’nın intikamını alacağız-Patron ağa düzenini yıkacağız” TKP/ML TİKKO TMLGB imzalı yazılamalar yapılır. 28 Nisan 1980’de Okmeydanı’nda Yapı Kredi bankasına Cemil Oka’nın anısına bombalı pankart asılır.

Kayseri Uzunyaylalı Çerkez milliyetinden bir Partizan’dı Mehmet Zeki Şerit… ’68 gençlik hareketiyle devrimci saflara katılmıştı. Diğer Partizanlar içinde kıdemli sayılırdı. İlk tutuklanması 12 Mart cuntası sırasında oldu. Müebbetlikken 1977’de Ankara Ulucanlar Hapishanesinden “o duvar, duvarınız vız gelir bize vız” yazarak firar etti. 24 Kasım 1977’de teslim ol çağrılarına silahıyla karşılık verdi. Katiller çareyi onu katletmekte buldu. Partizanlar, 18 Eylül 1979’da Okmeydanı Şark Kahvesi önünde Mehmet Zeki Şerit’in anısına yazılama yapar bu sırada ekip otosuyla çatışma çıkar.

1976 yılında Proletarya Partisi ile tanışır Efendi Diril… Bir yandan askeri eylemlere imza atıyor öte yandan işçi sınıfı içinde yiğit, militan, fedakar bir mücadele yürütüyordu. Kısa zamanda düşmanın korkulu rüyası haline gelir.

30 Haziran 1980’de İstanbul-Kanarya’da başına 20 kurşun sıkılarak katledilir. Cenaze Ovacık’ta 2000’i aşkın insanın katıldığı bir törenle toprağa verilir.

“TKP/ML militanı Efendi Diril ölümsüzdür”, “Efendi Diril’in Kanı Yerde Kalmayacak”, “Hesabını Patron Ağa Devletinden Soracağız” sloganları Esenyurt yolu boyunca yoldaşları tarafından duvarlara nakşedilir. 1980 Haziran ayı içinde Örnektepe’den Sütlüce’ye kadar bir korsan miting düzenlenir anısına.

İyi bir propagandist ve ajitatördü İsmail Hanoğlu… Fabrika ve inşaatlarda çalıştı, faaliyet yürüttü. Aynı zamanda iyi bir örgütçüydü. Silahsız dolaşmazdı. Gültepe’de bir faşisti cezalandırdığı sırada çıkan çatışmada 20 Nisan 1978’de şehit düştü.

“İsmail Hanoğlu’nun intikamını patron ağa devletinden alacağız” TKP/ML imzalı yazılamalar, bildiriler ve pankartlar asılır İstanbul’un ve ülkenin birçok yerine.

Susmayacak Silahımız

Kurulmadan Düzenimiz

ORHAN BAKIRArmenak Bakır Ermeni milliyetindendi. Amed’de dünyaya gelmiş, yetim büyümüştü. İstanbul’da Proletarya Partisinin düşünceleriyle tanıştı. Siyasi birikimi, kararlı duruşu, yaşamdaki disiplini ve askeri eylemleriyle kitle üzerinde ciddi bir etkisi vardı. 13 Mayıs 1980’de bir polis komiserinin cezalandırılması eylemi sırasında mücadelesini ardıllarına bıraktı.

Faaliyet yürüttüğü bölgelerde adı unutulmayan, aksine bir efsaneye dönüşen Armenak’ın direnişi tıpkı diğer Partizanlarınki gibi işçi sınıfına anlatılmalıydı. Fevzi Yalçın’ın da içinde bulunduğu Partizanlar, Güngören Şişecam Fabrikasının bulunduğu alanda katledilişinin yıldönümünde TKP/ML imzalı bildiriler dağıtır.

İnşaat ve fabrikalarda çalışırken saflara katılan İbrahim Kara, faşist bir polis şefini cezalandırdıktan sonra bölgeden uzaklaşırken kolluk güçleriyle girdiği çatışmada Ali Geçgel ile birlikte omuzladı ipi. Yoldaşları, Kartal Cevizli’de Singer fabrikasının önüne bombalı pankart asacak, benzer bir eylem Kartal Merkez’de Yaşar Yiğit’in de içinde olduğu bir birim tarafından yapılacaktı.

6 Mayıs’ta darağacında, 30 Mart’ta Kızıldere’de toprağa düşen önderleride anıyor Partizanlar. Kuştepe Lisesinde; “12 Mart Muhtırasından Sonra Faşist Baskılar Daha da Artmış, Birçok Devrimci Katledilmiştir, Bu Katledilen Devrimciler, Deniz Gezmiş Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’dır” yazılı Partizan imzalı yazılamalar yapılıyor. Mart 1980’de “12 Martlar Komprodor Patron Ağa Devletini Çöküşten Kurtaramaz. Yaşasın Halk Savaşı” TKP/ML TMLGB yazılı bomba süsü verilmiş pankart Lüleburgaz Pazar yeri meydanında asılıyor. Kaypakkaya’nın katledilişinin 40. yılında; 40. mücadele, direniş ve savaş yılını geride bırakan; şanlı bir tarihi bağrında taşıyan Proletarya Partisi, şehitlerinin kızıla boyadığı kurtuluşun bayrağını şerefle dalgalandırıyor!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu