DerlediklerimizGüncel

Yaşamın olduğu her yerde mücadele eden bir kadın: Clara Zetkin!

Marksist Siyasetçi, Teorisyen, Pedagog, Gazeteci, Uluslararası Proleter Kadın Hareketinin Kurucusu Clara Zetkin’i ölüm yıl dönümünde anıyoruz.

Clara Zetkin 5 Temmuz 1857’de Almanya’nın Saksonya eyaletinde dünyaya geldi. Temel eğitimini yaşadıkları köyde babasından alan Clara, ardından Kız Öğretmen Okulu’nda eğitim gördü. Burada İngilizce, İtalyanca ve Fransızca öğrenen Clara aynı zamanda Fransız Devrimi sonrası yazarları okuyup, fikirlerini incelemeye başladı. Yıllar sonra ise Papa’ya karşı ayaklandıkları için ateşe atılarak yakılan insanların anlatıldığı bir hikâye okuduğunu ve bundan çok etkilendiğini söyledi. Bu hikayenin kendisinde yarattığı etkiyi de şöyle anlattı: “O kitaplardan, daha çocukken, insanın inancı uğruna ölmeye hazır olması gerektiğini öğrendim.”

Clara’nın eğitim gördüğü okulun yöneticiliğini dönemin önemli kadın hakları savunucularından Auguste Schmidt üstleniyordu. Bu içinde bulunduğu çevre Clara’nın düşüncelerinin şekillenmesinde etkili oldu. Lakin Schmidt ve içinde bulunduğu kadın hareketi mevcut sistem içerisinde kadınların erkekler ile aynı haklara sahip olmasını talep ediyordu. Clara bu noktada onlardan farklı düşündüğünü fark etti. O hem erkek egemen sistemi hem de burjuvaziyi reddediyordu. Ve mevcut sistem içerisinde kadınların tam anlamıyla özgürleşmesi mümkün değildi. Bu gerçeklikle yoğurdu politik bilincini.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ekonomik sömürünün bir sonucu olarak gören Clara, bir konuşmasında şunları söyledi:

“Kadın işçiler kadının özgürlüğünün ayrı değil, büyük sosyal sorunun bir parçası olduğundan tamamen emindirler. Bu sorunun bugünkü toplumda hiçbir zaman çözülemeyeceğinin, ancak toplumun köklü değişiminden sonra bunun mümkün olabileceğinin de bilincindedirler… Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla olacaktır. Sadece sosyalist toplumda, kadınların işçiler gibi haklarının tam sahibi olması mümkündür.”

Clara burada Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile ilişki kurmaya başladı ve aynı zamanda Rusyalı devrimcilerle de tanıştı. Bunlardan biri de hayatını birleştireceği Ossip Zetkin’di.

Savaş karşıtı görüşlerinden dolayı defalarca tutuklandı.

Sosyalist ve kadın hareketinin bir öznesi haline gelen Clara, Otto von Bismarck’ın 1878`de sosyalist faaliyetleri yasaklayan bir yasa çıkarması üzerine, 1882’de Zürih’e, daha sonra da Paris’e gitmek zorunda kaldı.

 

Paris sürgünü

Clara, Paris’te Ossip ile resmi olarak evlenmedi ancak ölene kadar beraber oldular. Çiftin biri 1883, diğeri 1885 yıllarında olmak üzere Maksim ve Kostya isminde iki oğlu dünyaya geldi. Ancak burada yoksulluk içinde yaşıyorlardı.

Bir süre sonra tüberküloz hastalığına yakalanan Clara, Almanya’ya ailesinin yanına döndü. İyileştikten sonra ise Paris’e geri döndü.

Clara burada sadece Rus, Alman ve Fransız sosyalistleriyle değil, İspanya, İtalya, Avusturya ve İngiltere sosyalistleriyle de temas kurdu. Bu dönemde Clara, uluslararası emek hareketi hakkında geniş bilgi birikimine sahip oldu.

1891`den 1917`ye kadar SDP`nin kadın gazetesi ‘Eşitlik’in editörlüğünü yapan Clara, gazetenin tepeden tırnağa her köşesine emeğini akıttı.

 

Sosyalizm ve kadın

Lenin ve Rosa Luxemburg ile dost olan Clara, Lenin ile 1920’de “Kadın Sorunu” üzerine bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme notları Lenin’in kaleme aldığı kitapta okuyucu ile de buluştu.

Clara, Rosa ile birlikte Birinci Dünya Savaşı’na karşı ilk Uluslararası Kadın Konferansı’nı düzenledi.

Almanya’daki sendikaları uluslararası örgütlerle ilişkilendirmeye ve yüzlerce konuşmaya ek olarak grev fonları düzenlemeye yardımcı oldu.

Kadın işçilerin sorunlarını diledi, onlarla birlikte bir mücadele ağı ördü.

Clara topluluk önünde konuşmaktan çekiniyordu o zamanlar. Dünya üzerindeki birçok kadının yaşadığı çekimserlik gibi. Kendini keşfi ve güveniyle birlikte attı bu korkuyu üzerinden ve başladı anlatmaya kadınların derdini, önce yoldaşlarına sonra tüm dünyaya…

1910’da Kopenhag’da yapılan ikinci konferansta Clara, Sosyalist Enternasyonal’in 1 Mayıs Uluslararası İşçi Bayramı’nı nasıl yaptığıyla ilgili referans verdi ve işçi sınıfı kadınları tarafından organize edilen militan gösterilerden ilham aldığını söyledi.

Clara, 1889’da Paris’teki İkinci Uluslararası Kongreye katılan sekiz kadın delegeden biriydi. Ve burada kurucu kongrede kadın hakkındaki görüşlerini sundu.

 

8 Mart’ın doğuşu

27 Ağustos 1910’ta düzenlenen 2. Enternasyonel’e bağlı kadın toplantısında Clara Zetkin, dokuma fabrikası yangınında ölen işçi kadınlar anısına 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve bu öneri oy birliği ile kabul edildi.

Kadınların sosyalist bir harekette dahi erkek egemenliğine karşı mücadele etmek zorunda kaldığını çok iyi bilen Clara, bunu şu sözlerle anlattı:

“Erkeğin desteği olmadan. Evet, hatta genellikle erkeklerin iradesine karşın, kadınlar sosyalist bayrak altına girmişlerdir… Fakat onlar şimdi bu bayrak altında duruyorlar ve burada kalacaklar! Burada özgürlükleri için, eşit haklara sahip insan olarak kabul edilmeleri için savaşıyorlar. Sosyalist işçi partisi ile el ele yürüyerek savaşın tüm zorluğuna ve gerektirdiği özverilere katılmaya hazır oldukları gibi, zaferden sonra da elde ettikleri tüm hakları korumaya kesin kararlıdırlar.”

 

Bir devrim savaşçısı

Clara, Birinci Dünya Savaşı başladığında SPD’nin Almanya’nın emperyalist tutumunu ve askeri faaliyetlerini kınamasını istedi. Parti hükümeti desteklemek için oy kullandığında Clara editör olarak görev aldığı gazetede bir yazı kaleme aldı. Ardından Parti tarafından bu görevinden alındı. Bunun üzerine kendisi gibi düşünenlerle birlikte SPD’den ayrıldı.

Revizyonist bir çizgi izlemeye başlayan SPD ile yolunu ayıran Clara, Rosa Luxsemburg ile beraber ilerde Almanya Komünist Partisi’ne dönüşecek Sprataküs Birliği’nin kurulmasında rol oynadı ve mücadelesini burada sürdürdü.

Siyasi faaliyetleri aktif bir biçimde devam ederken Clara, 1889 yılında hayat arkadaşı Ossip Zetkin’i kaybetti.

Ossip’in ardından bir arkadaşına yazdığı mektupta yaşadığı üzüntüyü ve bununla nasıl mücadele ettiğini şu sözlerle anlattı:

“Sanki benim hayatım da durmuştu. O zaman sadece çocuklarım uğruna hayata geri döndüm; ve tam adını koyarsak, sosyalist devrim savaşçısı bir kadın olarak verdiğim uğraş sayesinde.”

Clara, erkeklerden daha düşük ücretler ile çalıştırılan kadın işçiler için de mücadele etmiş, bu sonucun kapitalizm ile ilişkisini şöyle açıklamıştı:

“Kadın işçiliğini özellikle kapitalistlere çekici kılan şey, yalnızca düşük fiyatı değil, aynı zamanda kadınların daha fazla boyun eğmesiydi. Kapitalistler, aşağıdaki iki faktör üzerinde spekülasyonlar yaptılar: Kadın işçinin mümkün olduğu kadar kötü bir şekilde ödenmesi ve kadın işçilerinin rekabetinin mümkün olduğu kadar erkek işçi ücretlerinin düşürülmesi için kullanılması gerektiği gibi, kapitalistler de çocuk işçiliğini kadın ücretlerini ve makinelerin işlerini baskı altına almak için kullanıyorlar.”

Clara 1899’da ressam Georg Friedrich Zundel ile evlendi. I. Dünya Savaşı sırasında parçalanmaya başlayan evlilik 1927’de boşanma ile sonuçlandı.

 

Sovyetler’de yeni hayat

Alman Komünist Partisi’nin yasaklanmasını takiben, 1933 yılının Şubat ayında Rusya Parlamento binasının yakılmasının (Reichstag Yangını olarak bilinir) ardından, Clara Sovyetler Birliği’ne taşındı.

Clara burada kurduğu yeni hayatına dair hissettiklerini şu sözlerle anlatıyordu:

“Her şey beni Rusya’ya çekiyor. Rusların arasında yeni vatanımı buldum, politik açıdan, insanlık açısından, onların arasında sonuna kadar çalışmak ve savaşmak istiyorum.”

1932’de partinin en eski üyesi olan Clara Meclis’te Hitler’e ve Almanya’da Nazizmin yükselişine karşı konuşmalar yaptı.

Uluslararası devrim ve kadın özgürlük hareketinin bir simgesi haline gelen Clara, faşist ideolojinim tüm sınıf çelişkilerinin ve sınıf çıkarlarının üzerinde ulus ve devleti yükselttiğini vurguladı.

Clara bu konuşmasından 1 yıl sonra kalp krizi geçirerek Rusya’da yaşamını yitirdi.

Clara’nın öncülük ettiği 8 Mart olmak üzere kadınların üzerindeki etkisi hala devam ediyor, hem de Almanya’dan Orta Doğu’ya değin.

Kaynak: Gazete Karınca

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu