GüncelManşet

YDG Konferansı’nda Gezi isyanı ve gençlik

 

Ankara: YDG 8. Konferansı’nda sunulan geçmiş süreç değerlendirmesi birçok alandan YDG’lilerin yaptığı deneyim aktarımlarıyla tartışıldı. Deneyim aktarımlarında Gezi İsyanı’nın sonraki sürece etkisi gözlemlendi.

Sunumun başlamasından önce divan tarafından bir konuşma gerçekleştirildi. Konuşmada Gezi’nin “üç beş ağaç meselesi” olmadığı bu süreçte birçok kesimin ayağa kalktığı belirtilerek, Konferans gündemlerinin de bu anlamda daha önemli olduğu söylendi.

 

“Çalışmalarımızda ivme kazandık”

Yapılan geçmiş süreç değerlendirmesinde, Gezi’de de kendisini gösteren durgunluk halinin Gezi’den sonra yapılan divan toplantısı ve belli kolektif çalışmalarıyla bir ivme kazanıldığı vurgulandı. Bu kurumsallaşma değerlendirmesi de somut örneklerle de desteklendi. Çanakkale’de önceden bireylere dayalı çalışma tarzının yapılan divan toplantısının ardından sonra alandaki tartışmalarla farklı bir yere evirildiği ve kurulan komisyonlarla kolektif çalışma tarzının güçlendiği anlatıldı. Ayrıca yapılan sunumda YDG dergisinin öncesi süreçte periyodlarının belirsiz ve kolektiften daha uzak bir şekilde çıkarıldığı ama son süreçte yürütülen tartışmalarla daha düzenli ve kolektifin üretimi şeklinde çıktığı belirtildi. “Önem verdiğimiz, yapabiliriz dediğimiz zaman yapabiliyoruz” denilen sunuma kurumsallaşma meselesine dair örneklerle devam etti. Sarıgazi’de komisyon tarzı örgütlenmenin bizi bir iken dört yaptığı söylenirken, kitle çalışmalarında da daha özgün eylemlerle çalışmak gerektiği ifade edildi. Buna da Ankara ve Sarıgazi’nin faaliyetleri örnek gösterildi. Ayrıca çalışmalarda kitle toplantılarının ve YDG kitlesiyle hareket edebilmenin öneminden bahsedildi.

 

Kampanya çalışmalarına dair vurgu…

Sunumda kampanyalara değinilerek geçmiş bir yıllık süreçte; “Üniversitelerin Piyasalaşmasına, Öğrencilerin Metalaşmasına İzin Verme!”, “#Başkaldırıyoruz, Polis Defol Üniversiteler Bizimdir!” şiarlarıyla yapılan kitleye dönük kampanyaların ve “Devrimci çizgide sebat et, devrimci çizgiyi yeniden üret!” şiarıyla da bir iç çalışmanın yapıldığı vurgulandı. Ayrıca İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 40. yılıyla ilgili kampanyaya da eklemlendiği söylendi. Faaliyette kampanya dönemlerinin daha hareketli olmasına karşın, kampanyalar örgütlenirken daha fazla alanlarımızda tartışmaların ve hazırlıkların yapılması gerektiği söylendi. Ayrıca bulunulan alanlarda özgün ve nesnel koşulları da değerlendirmek gerektiği vurgulandı.

Geçmiş süreç değerlendirmesinin ardından serbest kürsüde birçok konuda tartışmalar yürütüldü. Yapılan tartışmalarda çok sayıda alan kendi faaliyetlerinden aktarımlarda bulunarak, Gezi İsyanı’nın hem bireysel hem de örgütsel anlamda ciddi bir fark yarattığına vurgu yapıldı. Özellikle yeni örgütlenen YDG’lilerin yaptığı konuşmalar ve değerlendirmeler dikkat çekti.

Konferans yürütülen yoğun tartışmaların yapıldığı Gezi İsyanı ve Gençlik gündemiyle devam ediyor.

 

Gezi parkı direnişi ve gençlik

Gezi parkı direnişi, gençlik ve yankıları üzerine sunum başladı. Sunumda özel olarak gezi parkı direnişlerinde şehit düşenler anılarak faşist sistemin gençliğe özel bir sindirme politikası olduğu söylendi. Sistemin yoğun bir şekilde uyguladığı faşizmin aslında Akp hükümetinde daha yükseğe çıkarıldığı bununla birlikte ‘ asıl ayaklanmasın, artık o suyun birikmesiydi’ vurgulandı. devletin mekana ve doğaya saldırısının aslında kentsel dönüşümle başladığı söylendi. Akp hükümeti önderliğinde gezi parkına avm yapmaya çalışması halkın biriken öfkesiyle devam ederek Tuzluçayır ve ODTÜ meselesinin devamı olduğu söylendi. “Halk gençliği faşist denilince AKP oldu günümüzde. Bununla birlikte hükümet istifa sloganlarının atmasının çok doğal olduğu görülmeye başladı. CHP gibi faşistleri görememek onun gibi faşist partilere bırakma gibi görünmesi yanlış durumda.” Gençliğin sosyal medyayı yaygın bir biçimde kullanılması bunu yaygın kullanılması gerektiği vurgulandı.

 

Gençliğin sloganlarından öğrenmek gerekir

“Halk gençliğinden öğrenmek gerekir. Özellikle gezi parkı direnişinden gördüğümüz sloganların renkliliği aslında onlardan öğrenmek gerektiği” söylenerek artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı vurgulandı. Özellikle kadın ve LGBTİ bu eylemliklerde aktif rol oynamasının yasaklamanın aslında en şiddetli şekilde yaşanmasından kaynaklı olduğunun altı çizildi. Medyaya karşı oluşan güvensizlik arttırılmış olması bununla birlikte gezide sürekli halkın gerçekleri görmesi söylendi.

 

Örgütsüz bir örgütlülük

Gezi parkı direnişiyle birlikte örgütsüz bir örgütlülükyaratıltığı bunun için YDG’nin aktif rol alması gerektiği söylendi. “ Bu örgütsüz örgütlülüğün devlet şiddetinin insanlarda büyük hissiyat bırakılmasıdır. İsyan değerlendirilmesi fiili güzellemelerle belirlenemeyeceği gibi de. Geziden ne öğrendiğimiz bizde neler değiştirdiği noktasıdır.” ODTÜ ve Tuzluçayır direnişlerinde yeniden gençliğin rolü orda da kendisini hissettirdiğini ve sokakta bu sefer sistemin yozlaştırıldı gençlerin olduğu söylendi.

Sunumların ardından serbest kürsüde sürekli tartışmalar gezi ve gençliğin aktif rolünü tartıştı. Bununla birlikte aslında bu sokağa çıkan gençliğin ne olacağı üzerine politika belirlemek gerektiğini ve şovenizmle birlikte işçi sınıfının yanında olmak gerektiği vurgulandı.

 

“Aleviler kendi katiline aşık”

İzmir Narlıdereden katılan bir YDG’li  “Alevilerin kendi katiline aşık olma gibi bir meselesi var. Aynı zamanda egede yapılanlarda bahsetmek istiyoruz,  Ege de gezi parkı direnişleriyle sürekli bir faşistlerin saldırısına uğradık, bunun en büyük sebeplerinden biri de gezi ruhuydu. Egede fiili olarak direnişlere geçti.

Geziye katılanların barikatlara katılanların buyuk bır bölümünün aleviler ve küçük burjuva gençlik oluşturmuştur denildi. Bu nedenle mahallelere iki kat önem verilmesi ve çalışmalarının arttırılması gerektiği vurgulandı.

Yurtsever gelenekten gelen bir arkadaş gezi sürecinde yurtsever gençiliğin gezi direnişine aktif olarak katılmayıp destek vermekle kalması büyük bir eksilik olduğu söylendi. “Baskı zaten sürekli vardı sadece eylemin çıtası yükseltilmiştir. Örneğin ODTÜ direnişi olduğu vakit ODTÜ’ye destek eylemi yapılmak yerine direnişi sahiplenip içinde yer almak gerekiyor.”

TKP/ML dava tutsağı Halil Şahin 8. konferansı selamladı ve “Umudumuz sizsiniz!” mesajını gönderdi. Ethem Sarısülük’ün abisi Mustafa Sarısülük’ün de katılımıyla gezi ruhunu coşkulandı. Mustafa Sarısülük, halk genclığe dinamik bir ruh taşıdığından YDG’nin çoğu konferansa katıldığından bahsetti. “YDG’nin örgütlenme sorununu çözmek gerekiyor. Gezi parkı direnişindense Haziran isyanı kavramını daha doğru buluyorum” dedi. “Geziden gelişen halk isyanı akıl almaz bir hal aldı ve devam ediyor, YDG ve halk gençliğiyle bu süreçte yoğun bir çalışmaya girmek gerekiyor. Kitlelere hücum etmeye gerekiyor.”

Sarısülük, direnen dövüşenler şahsında YDG’nin konferansını yeniden selamlayarak konuşmasını bitirdi. Konuşmanın hemen ardından “Gezi şehitleri ölümsüzdür” sloganları atıldı.

Konferansımıza katılan Demokratik Gençlik Hareketi de söz alarak 8. Konferansımızı selamladı.

Konferansımız kadın ve lise sunumuyla devam ediyor…

Kaynak: Yeni Demokrat Gençlik

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu