Güncel

YORUM | İklim krizi ve “Kutsal Piyasa”nın şarlatan filozofu

Zizek, başından beri, SSCB ve Mao önderliğindeki Çin sosyalizminden korkmuş, ürkmüş ve nefret etmiştir.

Slovoj Zizek’in “Sosyalizme Son Çıkış” başlıklı bir makalesi, 30 Temmuz 2021 tarihinde sendika.org’da yayınlandı.

“Sosyalizme Son Çıkış” başlığını Zizek’i az çok takip edenlerin dikkatini çekmiş olmalı. Acaba, bu “koca filozof”, kapitalizme karşı sosyalizmi alternatif olarak görüyor mu diye. Yazı bütünüyle okuduğunca Zizek’in, onu takip edenleri yanıltmadığı ortaya çıkıyor. O, her zaman olduğu gibi Marksist görünmeyi seven ama asla Marksist olamamış birisi.  Marksizm adı altında Marksizm’e karşı, burjuva liberal görüşleri savunan bir kapitalist piyasa filozofu.

Bu nedenle de hiçbir zaman sermaye ya da faşizmle bir sorunu olmamış, tersine Lenin, Stalin ve Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) ile sorunu olmuştur. Sermaye dalkavukluğu yaptığı görüşleri, “İdeolojinin Yüce Nesnesi” adlı kitabında görülebilir.

Dünyanın ekolojik dengesinin bozulduğunu, ciddi bir iklim krizinin yaşandığını ve bu nedenle de sel, yangın, kuraklık ve açlık felaketiyle iç içe olduğunu herkes görüyor, yazıyor, uyarıyor. Ekolojik dengedeki bozulmanın artık geri dönüşümsüz bir güzergaha girdiğini, doğanın kapitalizm tarafından katledildiğini ve hala aynı hızla katledilmeye devam edildiğini, “filozof” olamayanlar da söylüyor ve yazıyor. Bu gerçeği dile getirmek için konunun uzmanı ya da bilim insanı olmak gerekmiyor.

Çünkü herkes bu gerçeğin içinde yaşıyor ve doğa herkese, kendine yapılanın kat kat fazlasıyla yaşatıyor.

Devrimci komünistler için bu sorunların nedeni çok açıktır; emperyalist kapitalist sistem… İşçilerin ve doğanın aynı ölçüde, kapitalist tekeller tarafından, aşırı meta-sermaye üretimi ve aşırı işçi sömürüsünden kaynaklanmaktadır yaşananlar. Doğal düzenin bozulmasının başlıca nedeni budur! Yani kapitalist üretim tarzıdır.

Bu değişmediği sürece, doğal felaketlerin önlenmesi ve en sonunda da canlı türlerin artık yaşayamaz hale gelmesi kaçınılmazdır.

Bunu Zizek vb. de elbette biliyor. O nedenle, makalesinde şöyle yazıyor:

“Son zamanlarda patlama noktasına varan ekolojik krizler, bizzat insanlığın nihai çıkışına (kolektif intihar) dair gerçekçi bir ihtimali gözler önüne seriyor. Yok olmadan son bir çıkış var mı yoksa artık her şey çok mu geç? Tek yapabileceğimiz acısız bir intihar yolu mu bulmak?”

Zizek’in sosyalizmi, piyasa sosyalizmi!

Zizek, bu karamsar tablodan çıkış yolunu okuyucuya; makalesinin başlığında “Sosyalizme Son Çıkış” olarak göstermiş. Ancak, hiç de böyle değil. Makalenin başlığı “sosyalizm” olunca, kimileri en azından “en azından sosyalizmi bu karamsar tablo karşısında alternatif gören birileri de varmış” diye düşünebilir. Ama, Zizek, bizleri yanıltmadı. Onun sosyalizmi, piyasa sosyalizmi. Yani, kapitalizmin rehabilitasyonu.

Ya da şöyle formüle edelim; kapitalizmin vahşi (aşırı-sermaye ve aşırı-meta üretimi; bu, aşırı sömürü demektir) yanlarının kısmen reforme edilmesi. Zizek’in önerdiği budur.

Bu piyasa ve liberal şovmen filozof, ikiyüzlülüğünü ve burjuva liberal piyasa “dalkavukluğunu” gizleyebileceğini sanıyor olmalı. Peki, Zizek’in kurtuluş için “çıkış” önerisi ne? “Koca filozof”un, doğanın yıkımına karşı elbette aklı başında önerisi vardır diye düşünülür. İşte içinde sosyalizm olmayan önerisi:

“Aklımdan geçen ne 20. yüzyılda ‘hayata geçirilmiş sosyalizm’in bir tür rehabilitasyonu ne onunla süreklilik içerisinde olan bir düzen ne de Çin modelinin küresel olarak benimsenmesi. Daha ziyade bizzat içinde bulunduğumuz durumun dayattığı bir dizi önlem var aklımda. (Tek bir ülke değil) Hepimizin, hayatta kalmamıza mani olan bir tehditle karşı karşıya kaldığımızda, en azından on yıllar sürecek, savaşa benzer bir acil durum haline geçeriz. Salt asgari hayatta kalma koşullarını temin etmek üzere, daha önce duyulmamış güçlüklerle başa çıkabilmek için bütün kaynaklarımızı seferber etmemiz kaçınılmaz olur, buna küresel ısınma yüzünden onlarca, yüzlerce, belki milyonlarca insanın yer değiştirmesi de dahil.”

Ekolojik dengenin bozulmasının tek nedeni emperyalist kapitalist sistem olduğu için bu sistemin ortadan kaldırılmasının doğanın kurtarılması seçenekleri arasında olması gerekirdi. Burjuva liberal de olsalar, bu entelektüellere söylemek istiyoruz; sonucu yaratan sebebin ortadan kaldırılması doğanın diyalektiğinin kendisidir.

Ne var ki, alıntıda bu tür doğrular, sebep ve sonuçlar yok. Tersine, sonucu yaratan sebepte diretme, onu yumuşatarak doğayı “kandırma” yöntemi, yani metafizik yöntem var. İdealist mantığın vardığı yer yine aynı kürkçü dükkânı.

Zizek, başından beri, SSCB ve Mao önderliğindeki Çin sosyalizminden korkmuş, ürkmüş ve nefret etmiştir. Aynı tekelci sermaye sahipleri gibi. O, bir modern anti-komünisttir. Bu nedenle, “20. yüzyılda hayata geçirilmiş sosyalizm”den öcüden kaçar gibi kaçıyor. Bütün burjuvalar, Lenin ve Stalin önderliğindeki sosyalizmin adının bile anılmasını istemiyor.

Sosyalizm soslu piyasa filozofları da tekelci burjuvazinin istemediği şeyleri ağızlarına almıyorlar. Doğayı kapitalizmin yıkımından kurtarmak için, yine kapitalizm önerisini kitlelere sunuyorlar.

Zizek, sosyalist değil, kapitalist piyasa sevici bir burjuva liberal filozofudur. İşte önerisinin ana noktası:

“Burada bahsettiğim –yukarıdaki alıntı (ÖG’in notu)- şey, yeni bir dünya hükümeti değil, böylesi bir teşekkül muazzam bir yozlaşmaya kapı aralar. Piyasaları ortadan kaldırma anlamında komünizmden de bahsetmiyorum, piyasa rekabetinin de devlet ve toplum tarafından düzenlenmek kaydıyla bunda rol oynaması gerekir.”

Bu alıntıda da görüldüğü gibi, fedakarlığı sermayeden değil, kitlelerden bekliyor. Piyasa dokunulmaz ve kalıcıdır. Piyasa olmadan olmaz. “Koca filozof” aynen böyle diyor! Ama, öbür yandan dünyayı kurtarmaya, daha doğrusu burjuvaziyi kurtarmaya çalışıyor.

Onlara şöyle sesleniyor: “Bazı feadakarlıklar yapmazsak, hepimiz yok olacağız. O güzelim sermaye dünyası ortadan kalkacak.”

Bu nedenle “bir an evvel elinizi çabuk tutun” ricasında bulunuyor. “Ama, biraz fedakarlığı sizler de yapın”. “Kısmen de olsa eşitlik sağlayın”, “kapitalist serbest piyasaya”, “sermayeye”, “kârâ” dokunulmasını, bizler de istemiyoruz. Bizler, “sosyalizm”, “komünizm” gibi kelimeleri kullansak da, içinden kapitalist piyasa argümanını eksik etmiyoruz.

Piyasa, elbette kapitalist piyasa. Kapitalist pazar ekonomisi. Yani, bildiğimiz kapitalist üretim tarzının devam etmesi. Sermaye birikimi için doğanın ve işçinin aşırı sömürüsü. Piyasanın başka bir anlamı yok.

Bunu Zizek de çok iyi biliyor. Burjuvazinin dokunulmasını istemediği tek şey vardır: “Hür piyasa ekonomisi”. Yani, doğanın dengesinin bozulmasının tek ve esas nedeni olan kapitalist üretim tarzının olduğu gibi devam etmesi. Liberal piyasa filozofunun bu önerileri elbette yıllardır yapılıyor. Proudonlar, Bernsteinler, Kautskyler, en sonunda da “Yeni emperyalizm”in yazarı David Harvey yapmıştı.

Sınıf bilinçli işçilerin, bu tür piyasa filozoflarına verdiği-vereceği yanıt çok nettir: Kitlelerin bilincini bulandırma çabalarınızdan vazgeçin… Sahte sosyalizm savunuculuğu adı altında burjuvaziye hizmet etmekten vazgeçin. Sizler gibi piyasa filozofların işçi sınıfı nezdinde hiçbir değeri yoktur. Sizler, belki küçük burjuva kimi kesimlerde etki yaratabilirsiniz. Onlar, sizleri allayıp-pullayabilirler.

Ancak, biz sınıf bilinçli işçiler; Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao’nun ışıklı yolunda yürümeye devam ediyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki: İnsanlığı ve doğayı kapitalizmin yıkımından kurtaracak yegane yol, onların düşünceleri yolunda sebatla mücadele ederek, kapitalist sistemin yıkıp yerine sosyalizmi kurumaktır. Bu, doğanın ve toplumsal sistemlerin geri döndürülemez diyalektiğidir.

Liberal piyasa entelektüellerine, son söz Engels’ten:

“Öte yandansa, toplumsal bozukluklara, sermaye ve kârâ hiç ilişmeksizin her derde deva reçeteleriyle ve bin bir çeşit yamayla ortadan kaldırmak isteyen bir sürü toplumsal şarlatan. Bunların hepsi de işçi sınıfının dışında duran ve daha çok ‘mektep medrese’ görmüş sınıfların desteğini arayan adamlardı.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu