Yorum

Ortadoğuʼda yeni yıla devreden: Değişim ve Direnişte Israr!

Tunuslu genç işportacı Buazizi’nin bedenini ateşe vererek Arap halk hareketlerini tetiklemesinin üzerinden iki yıl geçti. Tunus ve Mısır’da ayağa kalkan Ortadoğu halkları, ABD uşağı günümüz firavunlarını devirerek açtığı yolda emperyalistlerin çeşitli oyunları, işgalleri ve onların yardımına koşan siyasal İslamcıları bulduysa da “bu su” durulmadı. Tunuslu ve Mısırlı emekçiler, Suudi işgaline boyun eğmeyen Bahreyn halkı; zamlara ve zulme başeğmeyen Ürdün emekçileri 2012’den 2013 önemli bir birikim devretti. Arap isyanlarının deyim yerindeyse kalbinin attığı Mısır, geride bıraktığımız yıl boyunca çatışma ve direnişlerin merkezi olmayı sürdürdü.

 

Mısırʼda Yeni Firavunlara Geçit Yok!

Mısır’ın diktatörü bugünün firavunu Mübarek’i deviren, adalet ve özgür bir Mısır isteyen hareket, 2012’ye devrimin sürdürülmesi adına yürütülen mücadeleyi devretmişti. Mısır sokakları yeni yılı Askeri Yüksek Konsey’in (SCAF) iktidarı bir an önce sivillere devretmesi talebiyle düzenlenen protestolarla karşıladı. Eylemler aynı zamanda ciddi bir saflaşmayı beraberinde getirdi. Bir yanda devrimin sonuna kadar sürdürülmesi talebini ileri sürenler öte yandan mücadeleyi Mübarek’in devrilmesiyle sona erdirenler. Müslüman Kardeşlerin (İhvan) en etkili unsur olduğu İslamcılar, devrimin hedefine ulaştığını iddia ederken, Mısır solu ise mücadelenin sürdürülmesinden yana tavır aldı.

İslamcıların, Konsey’in bu tutumu karşısında sessiz, “tarafsız” kalması da öteden beri var olan farklılıkların daha fazla su yüzüne çıkmasını sağladı. Mübarek “yargılandığı” mahkemede, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ancak ekibine dokunulmadı ve çocukları yolsuzluk suçlamalarından aklandı. Rejime sıkı sıkıya sarılanlar ile mücadeleyi sürdürmek isteyenlerin yeni hesaplaşma alanı Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktı. Seçimler Mübarek’i deviren hareketi ve de “yeniyi” temsil iddiasındaki İhvan’ın adayı Muhammed Mursi ile Mübarek döneminin başbakanı Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmed Şefik arasında yaşandı. Seçimler devam ederken, Askeri Konsey 10 Haziran’da, seçimin son turu kapanırken parlamentonun feshedildiğini açıkladı. Mursi, oyların yüzde 51.73’ünü alarak, rakibi eski Başbakan Ahmed Şefik’i geride bıraktı. Ancak Şefik’in misyonunu Askeri Konsey devraldı.

 

Mursi Mübarekʼin İzinde

Mursi’nin ilk icraatı 23 Ağustos’ta IMF ile masaya oturmak ve 4 milyar 800 milyonluk bir borç anlaşması imzalamak oldu. Mısır’da hareket kuşkusuz Tahrir’le sınırlı değildi. İşçi eylemlerinin yaygınlığı ile dikkat çeken Mısır’da, 26 Ağustos’ta İskenderiye’de Ebu Kayr Elektrik Santrali’nde 300 işçinin, kadrolu ve güvenceli iş talepleriyle düzenlediği eyleme saldıran polis, bir işçiyi öldürdü, 14 işçiyi yaraladı. Hosteslerin iş bırakma eylemiyle sallanan ülkede, 27 Eylül’de öğretmenler, maaşlarının artırılması talebiyle 15 gün boyunca Bakanlar Kurulu binası önünde eylem yaptı.

24 Kasım’da Mursi’nin, yeni “Firavun kanunları” denilen, kararlarının nihai olmasını içeren değişikliğe imza atması Mısır’da adeta ikinci bir hareketin fişeğini ateşledi. 27 Kasım’da Tahrir’in hedefinde bu defa İhvan vardı.

Gerçekleşen eylemlerin sonucunda Mısır Anayasa Mahkemesi 2 Aralık’ta, “psikolojik baskı altında kaldığı” gerekçesiyle çalışmalarını süresiz olarak durdurdu. 6 Aralık’ta Tahrir ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde eylemde olan muhaliflere Mursi yanlıları saldırdı, 5 kişi öldü. 8 Aralık’ta ülkenin dört bir yanında milyonlar sokaklara aktı. İktidar, referandumu ertelediğini açıklamak zorunda kaldı. Muhalifler ise “erteleme yetmez, taslağı geri çekin” dedi. Ancak 15 Aralık’ta yüzde 30’larda kalan ve meşruiyeti alt üst olan bir referandum gerçekleşti. Tahrir’de direniş ise sürüyor…!

 

Tunusʼta Kadınlar Ön Saflarda

Arap isyanlarının doğum yeri Tunus, yıl boyunca birçok birçok direniş ve eyleme ev sahipliği yaptı. İsyan sırasında öne çıkan Tunuslu kadınlar, 2012’de de mücadelenin ön saflarındaydı. 14 Ağustos’ta binlerce Tunuslu kadın, haklarının kısıtlanmasına tepki göstererek İslamcı hükümete karşı eyleme geçti. 27 Eylül’de ise bir kadının iki polis tarafından tecavüze uğraması ve daha sonra “ahlaksızlıkla” suçlanması üzerine kadın örgütleri sokağa çıktı. Ennahda liderliğindeki ılımlı İslamcı hükümetin kadın haklarına yönelik kısıtlamalarından sonra benzer saldırılar arttı. Tunus’ta tecavüzden suçlu bulunan polisler sadece altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Ocak 2011’de Bin Ali’nin devrilmesinin ardından, işsizlik ve hayat şartlarında bir düzelmenin olmadığı ülkede, emekçiler iş ve daha iyi bir yaşam talebiyle 18 Ekim’de greve gitti. Ksar ve Thla kentlerinde etkili olan greve katılım yüzde 90’ın üzerinde gerçekleşti. Bin Ali ile birlikte rejimin de tamamen değişmesini isteyen Tunuslu emekçilerin 19 Ekim’de gerçekleşen eylemine saldıran Ennahda taraftarları, bir kişiyi öldürdü.

 

Ürdün Zamlara Karşı Sokakta!

Arap isyanlarının kapısını çaldığı Ürdün’de halkın değişim talepli mücadelesi hiç durmadı. 6 Nisan’da Ürdün’ün en büyük elektrik üretim şirketinde çalışan yaklaşık 1200 işçi, ücret artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için süresiz greve gitti. İşçilerin alacakları, Ürdün elektriğinin yarısını üreten ve kontrolü Suudi Arabistan kökenli ACWA Power International şirketinin 2011 kârının neredeyse yarısına karşılık geliyor. 2 Aralık’ta akaryakıt fiyatlarına zam yapması üzerine Ürdün halkı sokağa çıktı. Başkent Amman’da akaryakıt zammını protesto eden on binlerce emekçi ülke yönetiminden reform talep etti. “Ürdün’ün evladı, Abdullah Nusur’u düşür”, “Şikayet etme slogan at” eylemlerde öne çıkan sloganlardı. Ürdün’de 13 Kasım’da da hükümetin yaptığı akaryakıt zammına karşı kitlesel gösteriler düzenlenmişti.

 

Bahreynʼde OHAL

Arap isyanları sırasında İnci Meydanı’nda gerçekleşen eylemlerle ve Suudi Arabistan’ın işgaliyle dikkatleri üzerine çeken Bahreyn, özgürlük sloganlarının hiç eksilmediği bir yılı geride bıraktı.

6 Ekim’de Bahreyn’de diktatörlük karşıtı eylemlerin örgütlenmesinde yer alan 23 yaşındaki Muhammed Ali Ahmed Muşayma’nın hapishanede yaşamını yitirmesi üzerine sokağa dökülen halk İnci Meydanı’na aktı. Polis meydanda toplanan kitleye azgınca saldırdı, çatışmalar uzun süre devam etti. Mart 2011’de tutuklanan Muhammed Ali Ahmed Muşayma, askeri mahkemede yargılanmış ve 7 yıl hapis cezasına mahkum edilmişti. El Halife iktidarı, 13 Ekim’de başlatılan “Halk Özgürlük İstiyor” yürüyüşüne desteğin her geçen gün artması üzerine ülke genelinde her türlü eylemi yasakladı. Olağanüstü hali genişleten ve ikinci bir emre kadar uzatan kararda “ifade özgürlüğünün istismar edildiği” iddia edildi. Mart 2011’deki isyanın bastırılmasının ardından Kasım ayına kadar rejim tarafından 45 kişi öldürüldü.

 

Filistinʼde gözyaşı ve direniş!

Filistin halkının İsrail Siyonizm’ine karşı direniş bayrağını göklerde dalgalandırdığı ülke, 2012’de yine ağır bedeller ödedi.

İsrail devleti tarafından adeta açık bir hapishaneye dönüştürülen Gazze, 13 Kasım günü İsrail ordusunun bir saldırısına daha hedef oldu. 8 gün devam eden saldırıda 27’si çocuk olmak üzere en az 109 Filistinli hayatını kaybetti, 900’ün üzerinde insan yaralandı. Saldırılar 22 Kasım günü sona erdi. İsrail’de seçim öncesinde Filistin’e saldırmak neredeyse bir devlet geleneği haline geldi. Hamas ise muhataplık rolünü biraz daha sahiplendi. İsrail’in “demir kubbe” adını verdiği yeni savunma sistemi Hamas ve FHKC tarafından düzenlenen füze saldırılarını durduramadı.

Filistin devlet başkanı Mahmud Abbas’ın girişimleriyle BM’de Filistin “üye olmayan gözlemci devlet” statüsüne alındı. Pratikte Filistin halkının mücadelesi açısından hiçbir değeri olmayan bu adıma İsrail’in yanıtı, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da 3 bin ek konut inşaatına onay vermek oldu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu