DünyaGüncel

ÇEVİRİ | Azerbaycan’ın Arstakh’a Yönelik Ablukası Üçüncü Ayına Girerken Umutsuzluk Artıyor

"Azerbaycan’ın hamlelerinin çoğu askeri saldırılar şeklinde gerçekleşirken, Bakü Aralık ayında daha az küstah ve uluslararası tepkiyi çekme olasılığı daha düşük olan yeni bir taktik geliştirdi."

ÖG: 11 Aralık 2022’den bu yana bir grup Azeri sözde sivil eko-aktivist Arstakh’ı Ermenistan’a bağlayan tek yol olan Laçin Koridorunu Arstakh’ın başkenti Stepanakert yakınlarında kamp kurup kapatarak büyük bir blokaj uyguluyor. Arstakh halkı gıdadan ısınma ihtiyaçlarına kadar bu blokaj sonucu büyük bir yokluk içesinde. Son Ermenistan-Azerbaycan savaşı sonrası bölgeye kendisini “garantör” olarak kabul ettiren Rusya, Ukrayna’daki savaşa yoğunlaşmış bir durumdayken, bunu fırsat bilen Türk devletinin her türlü desteğini arkalayan Azerbaycan, Arstakh’ı açlık, yoksulluk ve soğuk havayla “terbiye etmeye” çalışıyor.

Blokaj öncesinde Arstakh dışında halkın önemli bir kısmı, Ermenistan-Arstakh sınırındaki Goris’te mahsur kalmış durumda. Kanadalı gazeteci, analist ve araştırmacı Neil Hauer, Goris’teki durumu yazdı. (https://www.intellinews.com/)

Güney Ermenistan’ın sakin şehri Goris, nadiren olayların merkezinde yer alır. Ermenistan’ın en güneyindeki Syunik eyaletinde yüksek dağların arasında yer alan Goris’in zarif taş evleri ve geniş merkezi meydanı, nadiren önemli olayların yaşandığı bir yerin rahat havasına sahiptir.

Ancak bugünlerde kasaba yabancı ziyaretçilerin akınına uğruyor: AB ve BM arabaları küçük konvoylar halinde geçiyor, bayraklar rüzgarda dalgalanıyor; kamuflaj üniformaları ve devasa Kamaz kamyonlarıyla Rus barış gücü askerleri her yerde; onların yanında, aksanlı Ermeniceleri onları yerel halktan biraz ayıran birkaç yüz sivil daha var -Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yönelik ablukası sürerken iki aydan fazla bir süredir burada mahsur kalan Karabağ Ermenileri.-

Azerbaycan, tanınmayan Artsakh Cumhuriyeti’nin (Dağlık Karabağ olarak da bilinir) elindeki toprakların dörtte üçünü geri aldığı 2020 İkinci Karabağ Savaşı’ndaki zaferinin ardından, Karabağ’ın geri kalanı üzerinde kontrol arayışını sürdürdü.

Bu çabalar, Karabağ’daki barış gücü askerleri 2020 ateşkes anlaşmasını garanti eden Rusya’nın bir yıl önce Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana daha da yoğunlaştı ve bu hareket Moskova’nın gücünü ve etkisini azalttı.

Azerbaycan’ın hamlelerinin çoğu askeri saldırılar şeklinde gerçekleşirken, Bakü Aralık ayında daha az küstah ve uluslararası tepkiyi çekme olasılığı daha düşük olan yeni bir taktik geliştirdi. 11 Aralık’ta bir grup Azeri “eko-aktivist” Dağlık Karabağ’ın başkenti Stepanakert’in dışında bir protesto kampı kurarak bölgeyi Ermenistan’a ve dış dünyaya bağlayan tek yolu kapattı.

Azerbaycan hükümetiyle bağlantılı olan protestocular, bir avuç Rus barış gücü ve Kızıl Haç aracı dışında Karabağ’a giren ve çıkan tüm trafiği durdurdu. Bunun sonucunda Karabağ’da gıda kıtlığı, elektrik kesintileri ve kitlesel işsizlik yaşanırken, bölgede yaşayan 100.000 kişi için hayat durma noktasına geldi. Yolun yeniden açılması için artan uluslararası baskıya rağmen Azerbaycan ve lideri İlham Aliyev ablukayı yakın zamanda sona erdireceklerine dair çok az işaret gösterdiler.

Ermenistan’da sınırdan ve Karabağ yolundan önceki son büyük yerleşim yeri olan Goris, bu dramın başlıca tanığı haline geldi. Şehirdeki çok sayıda otel, yolun kapatıldığı sırada Ermenistan’da bulunan ve o zamandan beri evlerine dönemeyen Karabağ Ermenileriyle dolu. Erivan tarafından desteklenen yerel yönetim, ellerinden geldiğince onları misafir ediyor.

“Goris’te 300’den fazla Karabağlı var”

Belediye başkanının danışmanı Karen Zhabagiryan “Şu anda Goris’te 300’den fazla Karabağlı var” diyor. “Bu insanların 60’ı çocuk. Şu anda [Goris’te] okula gidiyorlar, çünkü burada ne kadar kalacaklarını kimse bilmiyor” diyor(…)

Zhabagiryan, “Sürekli yeni sorunlar ortaya çıkıyor” diyor. “İnsanlar hastalanıyor, sevdiklerini özlüyorlar. Oradaki elektrik ve iletişim kesintileri nedeniyle [Karabağ’daki] yakınlarıyla bile çok sık iletişim kuramıyorlar. Sonsuza kadar böyle yaşayamazlar” diyor.

Abluka sırasında yaşananlar ise maskaralık sınırında. bne IntelliNews muhabiri, Ermenistan’daki diğer herkes gibi protesto kampını ziyaret edememiş olsa da sözde protestocuların fotoğraf ve videoları, herhangi bir taban eyleminden çok bir partiye benziyor.

“Göstericiler”, Azerbaycan’ın kontrolü altındaki Şuşa’dan getirilen bol miktarda sıcak yemek ve erzakla rahat koşullarda eğleniyorlar; son futbol Dünya Kupası sırasında Azeri eylemcilerin maçları izleyebilmeleri için devasa izleme ekranları kuruldu. Tüm bunlar olurken, on binlerce Karabağlı Ermeni sivil, sadece birkaç kilometre ötedeki Stepanakert’in karanlık sokaklarında titriyor.

 Yerinden edilme merkezi

Yerinden edilme merkezi olarak mevcut durum Goris için ne yazık ki tanıdık bir durum. Zhabagiryan’a göre Goris’in nüfusunun sadece 20.000 olduğu düşünüldüğünde 2020 savaşı sırasında şehirdeki çatışmalardan kaçan Karabağlı sivillerin istilasına uğradı (en az 10.000 kişi)…

Venera ve Oksana onlardan ikisi. Her ikisi de 40’lı yaşlarının ortalarında, Goris’in kuzey ucunda mini bir Stepanakert’e dönüşen Mina otelinin süresiz kiracıları. Her ikisi de abluka başlangıcına Ermenistan’da yakalanmış.

12 Aralık’ta tiroid ameliyatı için Erivan’a geldim” diyor Oksana, boynundaki yara izini göstererek. “Ameliyat bittiğinde yol çoktan kapanmıştı. Yolun açılıp açılmayacağını görmek için arabayla aşağı indik ama [sınıra] yaklaştığımızda Stepanakert’e ulaşamayacağımız belli oldu” diyor.

Venera da benzer bir deneyim yaşamış ve akrabalarını ziyaret etmek için Ermenistan’ın başkentine gitmiş. Şimdi günlerini otelde oyalanarak geçiriyor ve Karabağ’daki ailesiyle konuşabilmek için internet ve elektriğin düzenli olduğu nadir anları bekliyor.

Neredeyse her gün konuşuyoruz” diyor Venera. “Dokuz yaşındaki oğlum köyümüz Berdaşen’de [Stepanakert’in doğusunda], kızım ise Stepanakert’te – orada üniversitede okuyor. Stres şimdiden hayal edilemez boyutta – dükkanlar bomboş, neredeyse iki aydır meyve ya da sebze yok. Oğlum bana ‘anne, sadece greçka [karabuğday] yemekten bıktım’ diyor. Ona ne diyebilirim ki?” diyor.

Herkesin aklında başka bir faktör daha var: Rusya. Yol üzerinde kamp kuranlar Azerbaycanlı protestocular olsa da, Rusya’nın 2.000 barış gücü askeri onları uzaklaştırmak için hiçbir girişimde bulunmadı. Her ne kadar 2020 ateşkes anlaşması gereği yol boyunca insanların ve yüklerin serbestçe geçişini sağlamakla yükümlü olsalar da, Moskova’nın askerleri bunun yerine Azerbaycanlıları diğer taraftaki kuşatma altındaki Karabağ sakinleriyle olası herhangi bir temastan ayıran bariyerler kurarak ablukanın zımni uygulayıcıları olarak hizmet ettiler.

Goris belediye başkanının danışmanı Zhabagiryan, “Hepimiz Rusya’nın [yolun açık kalmasının garantörü olarak] görevini yerine getirmediğini anlıyoruz” diyor. “Yolun açık olması gerekiyordu ama kapalı kalıyor” diyor.

İki kadın da benzer şekilde Rusya’nın rolü konusunda ikiye bölünmüş durumda.

Oksana, “Rusya olmasaydı şu anda burada olamazdım” diyor. “[Azeriler] Stepanakert’e [2020’de] gelir ve hepimizi öldürürlerdi. Bunun için minnettar olmalıyız ama aynı zamanda şu anda durumun eskisinden farklı olduğu hissi var” diyor.

Bir sorum var: Ruslar neden yolu yeniden açmıyor?” diye soruyor Venera. “Neden bu sefil insanları [protestocuları] yoldan çekemiyorlar? Sadece 40 ya da 50 kişiler – [Ruslar] için bunu yapmak çok kolay olurdu ama bu kirli bir siyasi iş” diyor.

Durumun psikolojik dehşeti en zor olanı. Kimse yolun ne zaman yeniden açılacağını ve Azerbaycan’ın yolu tekrar kapatmasının ne kadar süreceğini bilmiyor. Venera bu durumun ailesinin anavatanındaki geleceğine ilişkin düşüncelerini etkilediğini itiraf ediyor.

Kocam inşaat işinde çalışıyor” diyor Venera. “Abluka yüzünden haftalardır işsiz. Bir şekilde oraya [Karabağ’a] gitsem bile, nasıl iş bulabilirim ve ailemi nasıl besleyebilirim? Azerbaycan bize tam bir terör uyguluyor: yiyecek ve gazımızı engelliyor, köylerimize ateş açıyor. Zorluklar yaşamak benim için bir şey – artık buna alıştım. Ama bu koşullarda çocuklarımı nasıl yetiştirebilirim?” diye soruyor.

Buna karşın Oksana tereddütsüz.

“Artsakhlı Ermeniyim. Burası bizim toprağımız!”

[Azerbaycan] bunu, biz Artsakh halkı Artsakh’ı terk edelim diye yapıyor” diyor. “Ama biz gitmeyeceğiz! Ben Artsakhlı bir Ermeniyim. Büyükannem ve büyükbabam, büyükbabamın büyükannesi ve büyükbabası orada yaşadı. Burası bizim toprağımız! Köklerimiz çok derin. Ben orada yaşadım, şimdi de orada yaşıyorum ve orada yaşamaya devam edeceğim. Azerbaycan’ın burada bir tarihi yok, o yüzden bunu anlamıyorlar” diyor Oksana.

Onların sadece petrolü var” diyor Venera. “Onlar bizi boğarken tüm dünyanın sessiz kalması için bu yeterli. Çünkü güçlü olan her zaman haklıdır ve para diğerlerinin ağzını kapatır.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu