Makaleler

“Bu daha başlangıç, özgürlüğümüzün destanını yazmaya yeni başladık”

Aşağıdaki izlenim-değerlendirme yazısı Brezilya’da yayımlanan Yeni Demokrasi gazetesinden alıntıdır:

İktidar ve iletişim tekelleri, bu isyanı anlamadıklarını söylüyorlar. Onlar yapay cennetlerinde ülke gerçekliğiyle yüzleşmekten korku duyuyorlar. On yıl sonra bu tür şeyler olur ve umut geri döner. “Gün doğdu”, “Her karanlığı bir şafağı vardır”, “Brezilya uyandı”… Bu cümleleri birçok duvar afişinde görebilirsiniz. Brezilya halkı, bir rüyaya uyandı.

Böylesi bir tarihsel gecede uyuyamayanlar şanslıdır. Bu hamlenin dinmeyen patlaması eski kaleyi savunanların bugüne kadar yaptıklarından çok daha cesaret verici bir yerde duruyor.

Gerici yönetici sınıflar, sokakların kabusunun ortasında, gösterilerin altını boşaltmanın planlarını yapmakta. Geçtiğimiz hafta bu sınıfların sözcüsünün zehirli hamlelerini gördük. Arnaldo Jabor (film yapımcısı ve yönetmen) gençliğin bir penny bile değerinde olmadığını söylerken Luiz Datena (spiker) bizden vandallar ve başbelaları olarak söz etti. Baskının isyan üzerindeki etkisinin sadece onu şiddetlendirmek olduğu anlaşılır olduktan sonra, söylemlerini değiştirdiler.

Sadece bir hafta içinde ne değişti? Şimdi onların “güvenlik uzmanları”nın gösterilere yönelik açıklamalarını takip edin. Medya genellikle bir iş görüşmesinde nasıl davranması gerektiği hakkında ipuçları verir. Fakat şimdi haber spikerlerinin bize ne yapmamız ve protesto eylemlerimizde nasıl davranmamız gerektiğine dair ders verdiklerini duyuyoruz.

Bize ders veriyorlar. Ve bu sıkıcı ders kibirli yayımcılar tarafından sürekli tekrarlanmakta: “Protestolar barışçıl olmalı”, “İnsanları beyaz giysiler içinde görmek güzel”, “gençlerin çoğu barış istiyor, sadece küçük bir grup radikal protestocu polise taş atıyor” vs.

Barışla ilgili konuşmak için bu beyler geç kalmış bulunuyorlar. Siz gericiliğin sözcüleri, siz hiç Rio de Janerio’da Dünya Kupası hazırlık çalışmaları kapsamında gecekonduları oradan kaldırmak için gelen çevik kuvvet polislerini beyaz giymeleri konusunda teşvik ettiniz mi? İsyan eden Jirau işçilerine Rousseff hükümetinin Ulusal Güvenlik Güçlerinin çiçek vermemesini neden tartışmadınız? Mato Grosso do Sul’de Federal Polisin profesyonel bir şekilde Terena yerlilerinin öldürülmesini neden eleştirmediniz?

“Nehrin kendisiyle birlikte her şeyi şiddetle sürüklediği söylenir, fakat kimse nehir kenarının gücünün nehrin akışına baskı yaptığını söylemez.”

Datena, barıştan Dantevari söz etmektedir. Hiçbir yanılsama yoktur: kibarca ve terbiyeli bir şekilde protesto eden baylar ve bayanlar, tıpkı radikal göstericiler gibi ibret verici bir şekilde cezalandırılmakla karşı karşıya kalacaklar.  İşçi sınıfı burjuva gericiliğin kana susamışlık derecesini iyi bilmektedir. Paris Komününde, devrimciler, yenilgiye uğrayan yönetici sınıflara gösterdikleri nezaketini çok pahalıya ödemişlerdir. Burjuvazi Fransız başkentini ele geçirdiğinde yirmi bin proleter onlar tarafından öldürüldü.

Barışçıl protesto için yapılan karşı-propaganda, üzerimizdeki baskının sebebinin kendimiz olduğunu söyler gibi, isyanımızı boşa düşürmeyi amaçlamaktadır. Onlar; “Sistemli-kurallı gösteriler etkilidir, politikacıların yüzüne inen bir şamardır, çünkü bu şekilde onların darbe indirmek için bir mazeretleri olmayacaktır” demektedirler. Fakat halkın, ezilmek için yürüyüş yapmaya ihtiyacı yoktur, sadece yoksul, siyah ve favelado (gecekondu halkı) olmak eski devletin polis şiddeti tarafından her gün tehdit edilmek ve saldırıya uğramak için yeterlidir.

Barışçıl gösterilerin daha “etkili” olduğunu söylemek zırvadır. Sırf sokaklara çıkmak yeterli değildir. 1984’teki “Hemen Şimdi Doğrudan Seçimler” için sokak talepleri örneğini alın. Milyonlarca insan, askeri rejimin sonunda, başkanlık için doğrudan seçimlerin yapılmasını talep etmek için sokaklara çıkmıştı. “Doğrudan” kitle seferberliği oldukça düzenli ve barışçıl bir şekilde yaşama geçmişti. Peki ya sonuç? Halk için yenilgi. Sokaklardaki kalabalıklara karşın, düzenleme talebi doğrudan Kongre tarafından reddedildi ve Tancredo Neves, seçmenler kurulunun dolaylı oylarıyla başkan seçildi.

 

“Şiddet, tarihin ebesidir”

Halkın şiddeti direniştir -“isyan etmek meşrudur.” Ve gösterilerin tüm ülke çapına yayılmasının nedeni, Sao Paulo Valisi faşist Alckmin’in korkak saldırısı değildi. Bu gençliğin şiddet içeren yanıtıydı; pencerelerin kırılması, bankaların yağmalanması, otobüslerin yakılması… Bizler 1990’ların başlarında yüzlerimizi boyayarak Devlet Başkanı Fernando Collor’u suçladık ve istifaya zorladık, bunun üzerine yardımcısı görevi devraldı ve hiçbir şey değişmedi. Şimdi sıra gençlerin, onlar da yüzlerini kapatıyorlar, meclisi işgal ediyorlar ve Kongre salonlarını ele geçiriyorlar.

Tarih eski anıtların üzerine yapılan grafiti karalamalarıyla yeniden yazılıyor. Yanan bir arabanın etrafında dans eden kabile gençleri haykırıyor: Bizler Guarani-Kaiowas, Terenas, Tapebas, Mundurukus’uz. Bizler Brezilya halkıyız.

Bu daha başlangıç, özgürlüğümüzün destanını yazmaya yeni başladık. Böylesi bir anda yaşamak ne büyük bir mutluluk. Şimdi bitirmek zorundayım, çünkü benim dünya şu anda sokaklarda ve beni bekliyor.

“Benim adım kaos ve bu isim duvarlara yazılmış durumda.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu