Güncel

LEVENT KAÇAR | Ayinesi İş Olanlar 68 ve Kaypakkaya Sempozyumu Üzerine

Levent Kaçar, 19-20 Mayıs tarihlerinde Taksim Hill Otel'de Partizan, SMF ve Yeni Dünya İçin Çağrı tarafından düzenlenen sempozyuma dair izlenimlerini kaleme aldı.

günden geceye umut ışığıdır yaşam                              
uyarına geldiğinde yarına bakar bir yüzü
yakar gölgesinde düne dair öteki yüzü
dün güne bakarken
gün geceye
dost düşmana inat ederse
güzeldir sevdanın gizli gözü
umudun ve itirazın özüdür hayat…

 

Temmuz 2016

 

İnsanlık tarihinin unutulması kolay olmayan, takvim yapraklarına sığmış önemli olayları vardır. Promete’nin ateş yakmasından tutun da, Paris Komünü, Fransız Devrimi, Ekim ve Çin Devrimleri ve nihayetinde 68’li asilerin dünyanın dört bir yanını ayağa kaldıran özgürlük rüzgârı. Bütün bunlardan payımıza düşeni elbette alarak yürüdüğümüz bu yolculuk, bizim memleketin kırlarını, ovalarını ve şehirlerini, asilerin yeni bir yaşamın mümkün olduğu düşünü gerçekleştirmek talebiyle tutuşturdu. Bize her zaman tadamayacağımız nadide duygular bırakarak.

Mayıs ayı baharı müjdelemenin yanı sıra birdolu kederli günün de diğer adıdır. Doğa şahlanır bu ayda, bütün asiler gibi. Belki de asilerin tarihinde mayıs ayına özel anlamlar yüklenir kimilerince. Bir Mayıs Amerika’daki işçi direnişlerinde ölüme yollanan direngen kavgacıları, Altı Mayıs Darağacındaki Üç Fidanı, Onsekiz Mayıs Haki Karaer ve Amed’in Şen Çocuklarını, Kazım’ı ve yoldaşlarını, Hatice Dilek ve İsmail Oral’ı ve sonunda Nurhak’taki Üç Şahanı ve daha hatırlayamadığımız birçok canı anımsatır bizlere. Mayıs ayı asilerin tarihine İbrahim Kaypakkaya’nın Amed zindanındaki destansı direnişiyle hatırlanır bir de, belleğin kederli tarihinde.

Belleğim beni yanıltmıyorsa ilk kez, bu geleneğin ardılları bir araya gelerek, (bazı kurumlar değişik nedenlerle katılmadı) 68 asilerini ve İbrahim’i merkezine alan, kapsamlı bir sempozyumu birlikte omuzladılar. Bir anlamda uzun zamandır birlikte aynı havayı soluma, birbirlerine dokunma, varsa haklarındaki görüşleri aktarma adına çok önemli bir adımdı bu. Tabi, döneme ve özelde Kasketliye ilişkin düşüncelerin güncellenmesi adına da, en azından müspet/menfi niyetler belirtildi. Eksikliklerine rağmen bu çok önemli bir hamle. Bundan sonraki süreçte de başka başka konularda teorik ve pratik alana ilişkin aksayan ve ağrıyan yanlarımızı masaya yatırıp üzerine sondaj yapmak ve gelece ilişkin adımları belirlemek açısından umut vericiydi. Bir umutlandırıcı tarafı da daha geniş muhatapların katılacağı asgari müştereklerde bir araya gelerek çeşitli fikir ve eylem ortaklıklarının arzulanmasına dair niyetlerdi.

Önemli bir kıssadan hisse; niyet ve beklentiler elbette çok önemlidir ama bunu gerçekleştirecek adımlar çok daha önemli bir sorun olarak duruyor karşımızda. Bir olmaktan biz olmaya doğru meşakkatli bir yol bu. Vazgeçmeyi beceremeden de kolay aşılacak gibi görünmüyor. Sadece ben, sadece benim için ve sadece bana ne yararı olur duygusuyla olguları değerlendirmek, zamanla değer yitimine ve dar alanda kısa paslaşmalardan öteye gitmez. Bu sempozyumdaki pozitif enerji ve duygular bu nedenle istisnaları dışında izleyicilerini mutlu etti. İlginin yoğunluğu da bunun işaretiydi.

Gelelim içerik ve geliştirmek için önerilere; kurum konuşmacıları sempozyumun içeriği konusunda daha iyi bir hazırlık süreci yaşamalı ve gelen insanları sıkmadan, lafa dünya turu attırmadan ve fazla kafa karışıklığı yaratmadan sade, anlaşılır, somut tespit ve alternatifler üzerine bir çalışma yapmalı. Sadece eleştiri üzerine ya da hesaplaşma üzerine bir konsept oluşturmak yerine alternatiflerini içerisinde barındıran tespit ve öneriler üzerinde kafa yormalı ve gelenlerin de bu içerik üzerinde yoğunlaşmalarını sağlamalılar diye düşünüyorum.

Gençlerin bu çalışmalar içerisinde aktif ve üretken bir konumda olmaları, yaratıcı süreçte özne konumlanmalar için çaba göstermelerinin önü açılmalı. Kadınların ve ötekilerin (içine ne koyacağınız size bağlı) bu sempozyuma renklerini ve yorumlarını katmaları, aynı zamanda sanatsal üretim ve projelerin de bu çalışmanın zenginliği açısından önemli olduğunun altı çizilmeli diye düşünüyorum.

Hayatın bu hızlı akışı içinde sadece eskinin üzerinde sıkı bir yoğunlaşma ve şimdiki perspektiften doğru eskiye yüklenme ne kadar sağlıklı ve vicdani olur bu soru işareti. Asıl önemli olan, hızla gelişen/değişen şimdinin düzenine, eskinin bizde oluşturduğu deneyim ve birikimlerin rehberliğinde ışık tutacak sondajların yapılması ve hayatı yeniden üretecek projelerin deneye tabi tutularak bilince çıkarılmasıdır. Diğer mesele ise; bunu bütün asilerle birlikte yapmayı, biz olmayı içselleştirmektir. Doğruyu bilmek zor değil, inanın buna, asıl zor olan bu doğruyu, doğru materyal ve insanlarla, doğru zamanda yaşamın deneyine tabii tutmak bilince çıktığında da paylaşmaktır. İbrahim’i önemli kılan en önemli meziyet ve metodoloji budur.

Hiç, hem de hiç ara vermeden bu çalışmaları devamlı kılmak, bunun arşivini tutmak, güncele ilişkin sık sık nabız ölçümleri yapmak umuduyla tüm katkı yapan, organizasyonu üstlenen, oraya gelerek düşüncelerini söyleyen herkesi kutlamak gerekiyor. Önemli olan devamlılık ve samimiyettir, bu da şimdilik çok anlamlıdır…

 

Simurg-news.com

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu