İstanbul: İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), İstanbul Şube Binası’nda düzenlediği basın toplantısı ile 17 Ağustos 1999 Depremi’nin yıldönümü yaklaşırken olası bir depremin İstanbul’daki etkileri üzerine açıklama yaptı. İMO, “Olası bir deprem büyük yıkımlara sebep olacak” dedi.
Kocaeli’nin Gölcük ilçesi merkezli gerçekleşen 17 Ağustos 1999 Depremi’nin 17. yıldönümü yaklaşırken İMO, İstanbul Şube Binası’nda “17. yılında 17 Ağustos Depremi’ni unutmadık, unutturmayacağız” diyerek basın toplantısı gerçekleştirdi. 17 Ağustos Depremi’nden etkilenen Tekirdağ, Sakarya, İstanbul, Kocaeli illerinin İMO başkanlarının da katıldığı toplantıda, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, 17 Ağustos’un ardından olası bir İstanbul depreminin yaratacağı etkiler üzerine açıklama yaptı.
Olası bir depremin yakın olduğunu belirten Gökçe, bunun büyük yıkımlara neden olacağını belirterek başladığı konuşmasında, “17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli Doğu Marmara Depremi’nin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen ne yazık ki, mekan ve çevre güvenliği olan bir yapılaşma düzeni oluşturulamadı. Toplumsal yaşam deprem tehlikesini dikkate alarak deprem riskini giderici özellikte düzenlenmedi” diyerek 17 Ağustos Depremi’nin sonuçlarından gerekli dersin çıkarılamadığını vurguladı.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ancak ülke yöneticilerinin bunun üzerini ısrarla örtmeye çalışarak gerekli önlemleri almadığını ifade eden Gökçe, “Sorun depremde değil, sorun yöneticilerde. 17 yıl geçmesine rağmen hala depremin ne zaman ve nerede olduğunu tartışıyoruz. Asıl mesele gerekli önlemlerin alınmasıdır” dedi.
Gerekli önlemlerin alınması yerine dolgu yerleri ve imara uygun olmayan diğer bölgelerin rant sağlamak üzere imara açıldığına dikkat çeken Gökçe, “Deprem sonrasında insanların toplanabileceği 493 boş alan vardı. Ancak bu alanların dörtte üçünün yerinde şu an gökdelenler, AVM’ler yükseliyor. Yani bir deprem halinde İstanbul’da insanların çadırlarını kurabileceği alan bile yok” ifadelerini kullandı.
Gökçe, 1999 Depremi sonrasında oluşturulan deprem odaklı çalışmaların birçoğunun altının boşaltıldığını, 2004 yılının ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nda bulunan deneyimli inşaat mühendislerinin yerine siyasi olarak arka bahçe yaratmak adına yeni atamaların yapıldığını belirterek devam ettiği konuşmasında, 15 Temmuz darbe girişimin ardından askeri alan ve arazilerin yapılaşmaya açılması tartışmasına dair ise şunları söyledi: “Askeri alanlar ve mezarlıklar hava alma koridorları olarak kaldılar. İstanbul’da arazi mülkiyetinin yüzde 10’unu askeri alanlar oluşturuyor. 15 Temmuz darbe girişimine kadar bu alanlara ilişkin çeşitli girişimlerin olduğunu biliyoruz. Darbe girişimi sonrası askeri alanlar, kent yağmasından pay alan çevrelerin iştahını kabartmaya başladı. Bu alanların bundan sonra da darbe girişiminin birer aracı olabilecekleri varsayımı, bu alanların boşaltılması durumunda AVM ve gökdelenlerin yapılması varsayımından çok daha düşüktür.”
