Suriye’de ki savaş ile birlikte Kürtlerin kendi bölgelerindeki hâkimiyeti ele alması birçok devlet ve örgütün işine gelmemiş, Rojava Kürtleri resmen çember içinde yaşamaya mahkûm edilmeye çalışılmıştır. Bölge Barzani, El-Nusra, Esad ve TC kıskacında yaşamaya çalışmaktadır. YPG, ambargo ve bin bir zorluğa, yokluğa rağmen direnişi büyütüyor. Birçok gerekli ihtiyacın dışında tıbbi yardıma ihtiyaç duyan Rojava halkı yaralılarını, anestezi ve ameliyatlarını narkoz ve ilaç olmadan yapmaya çalışmaktadır. TC’nin besleme çeteleri yetmezmiş gibi Rojava halkına gidecek yardımlara ambargo koymuş, birde Kürtleri ayırmak için duvar örmeye başlamıştır. BDP, Nisêbîn(Nusaybin)’de 7 Kasım günü miting gerçekleştirme kararı almış, bölge illerinin katılacağı bir organizasyon örmüştür. Bizde Yeni Demokrat Gençlik olarak Amed’te bildirilerimiz ile Nisêbîn’de ki mitinge, halkımıza katılma çağrısında bulunduk.
***
7 Kasım sabahı BDP il ve ilçe binaları önünde kalkan araçlar ile yola koyulduk. Araçlarda “Bijî YPG” marşıyla alkış ve zılgıtlarla Amed yol ayrımına kadar yol aldık. Yolu polis kesmiş ciddi bir yığınak yapmıştı. Polis onlarca otobüste kimlikleri toplayıp yaklaşık üç saate yakın geri vermedi. Her saniye artan gerginlik ile kitle, Rojava sınırına Nisebîn’e duvarı yıkmaya gitmek istiyordu. Polis GBT kontrollerinde Gün TV çalışanının ifadesi olduğunu gerekçe gösterip alıkoymak istedi, o esnada özellikle yaşlı analar bir oğlunu düşmana kaptırmak istemezcesine polise barikat ördü. Yaşanan arbede ile sivil polisler küfür ve yumruklar ile kitlenin içinde gazeteci arkadaşımızı almaya çalıştı. Polis daha sonra gazetecinin ifadesi alınıp serbest bırakacaklarını söyledi. Gazetecinin yanında BDP yöneticileri de gidip ifadesi alındıktan sonra, TV çalışanı serbest bırakıldı. Araç ile 10.00’da hareket etmiş 10 dakikalık yolculuk sonrası saat 13.00’e kadar bekletilmiştik. Polis bu kadar bekletmenin sonrasında Amed’e geri dönmemizi istiyordu. İçişleri Bakanlığı’nın emrini anons etmeye başlayan polis seyahat ve yolculuk hakkımızı engellemek istiyordu. Yola barikat kuran devlet sınıra gitmemizi engelliyordu. Alınan kimliklerimizi bir pazarlık aracına dönüştürmüş, geri dönmek şartı ile kimliklerimiz verilecekmiş! Ancak polisin barikatına karşı kitle diğer yol şeridini araçların geçişine kapattı. Barikatta polis ile itişmeler başladı. Kitle araçlarla olmazsa yürüyerek gideceklerini söylüyordu. Polis barikatları ile kitleyi geriye doğru itmeye başlamış, kitle ise barikatı zorlamaya başlamıştı. İtişmeler sonrası araya giren BDP Milletvekili görüşmeler sonucu polisin yolu açacağını, kimliklerin geri verileceğini söyledi. Araçlara tekrar bindikten sonra yola tekrar devam etmeye başladık. Tabi o esnada polisler araçların plakalarını kameraya çekiyordu, yani araçları fişliyordu. Çeşitli gerekçeler ile ceza yazdığını öğrendik(Yangın tüpü bulundurmamak, ilk yardım çantası bulundurmamak vb). Araç içinde Nisêbîn’de ki mitingin başladığı konuşuluyordu. Daha aradan 5 dakika geçmeden bu defa jandarma araç konvoyunun önünü kesti. Tekrar yola devam etmeye başladık.
PKK ve YPG marşları söylenen araçta, diğer taraftan Partizanlar ile sohbet etmek istiyorlar. Bir yurtsever arkadaş Kürtçe Türkçe karışık “Partizancı arkadaşlar dizanin, Gezi’de hevalan polise ‘sık bakalım sık bakalım gazını bırak, kaskını çıkar, copunu bırak delikanlı kim bakalım’ dibeje. Rast e” ve gülüşmeler ardından. Mardin girişinde bu defa yine polis önümüzü çevirdi. Bu defa üst aramasına kadar vardırdılar ancak diğer otobüstekilerin inmesiyle kalabalığı görünce üst araması kararını değiştirdiler, yolumuza devam ediyoruz. Mardin’i geçiyor ve Nisêbîn’e varıyoruz. Saatler 15.00’i geçiyor. Yaklaşık iki saatlik yol beş saate çıkmıştı. Mitingin sonlarına varıyoruz. Alana PKK, YPG, KCK ve Abdullah Öcalan’ın poster ve bayrakları asılmıştı. Bizde flamalarımızla alandaydık. Görenler “ser çavara hatin” ve “Partizan, Serçava” deyip selam verip geçiyordu. Selahattin Demirtaş “Ayşe Gökkan’ın bugün açlık grevini sonlandırdı,(…) ancak bundan sonra Kürdistan’ın her yerini Rojava için direniş yerlerine çevireceğiz. Her yerde bundan sonra sürekli eylem” diyordu. Konuşmalar ve miting sonlanıp sınıra yürüyüş başlıyor. Karşıda YPG bayrakları ve sınırın öte yüzünde çocuklar, taş atıyorlar katil polise. Devlet örülen duvarı gizlemek için yeşil branda çekmiş ve önüne de polisini, TOMA’sını, akrep tipi araçlarını sıralamış. Kitle duvarı yıkmak için yürümeye başlayınca hemen sınırın öte yüzüne Qamişlo’dan gelen Rojavalılara, hem de bizlere gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırmaya başladılar. Kitlede taş ve havai fişekleri ile karşılık vermeye başladı. Nisêbîn’i gaz yağmuruna tutan polis, kitlenin üzerine gaz bombalarını attı. Nusaybin otogarında toplanan kitle saat 18.00’de olacak basın açıklaması için tekrar yürüyüşe geçti. 200 metre yürümeden polis tekrar saldırmaya başladı. Gaz bombaları ile mahalle ve ara sokakları gaz bombasına boğmuştu. Otogara geri dönmek zorunda kalan kitleye tekrar burada da saldırdı, otobüs şoförlerini tehdit duyurusu yaptı. “Kenti hemen terk edin”. Hemen sonrasında tekrar gaz bombaları. Nisêbîn sokaklarında esnafın kepenlerini bugün açmadığını gördük. Çatışmaların diğer kentlere, ilçelere yayıldığı haberi geldi. Gever ve Cizre’de çatışmalar başlamıştı. Çatışmalar gece geç saatlere kadar sürdü.
***
Sınırda, karşıdaki Qamişlo Kürtlerini ve YPG’nin kulelere asılmış bayrağını gördük. Orada ki ve buradaki Kürtleri ayıran bir “sınır” vardı. Yani birilerinin masa başında çizdiği sınırlar. Yol boyunca ufak ufak tepeler sınır ortasında görünüyordu. Fransızlar, bir ara sömürgesi durumunda olan Suriye’de yapay tepeler yapmış, kontrolü ufak tepeler yaparak sağlamış. Sınır geçen tren raylarına göre çizilmiş. Tren hattının altı Suriye olmuş, üstü Türkiye. Sınır üstüne “Serxet” denmiş yani hattın üstü ve “Binxet” yani hattın altı demişler. Karşıda şehirler, köyler ve evler gözüküyor. 5o metre, 100 metre sonrası Rojava. Şimdi bir şekilde ayıramadığı Kürtleri duvar örerek ayırmaya çalışıyor TC.
Amed’ten bir ÖG okuru
[widgetkit id=375]
