Emek

“İşçi sınıfı birlikte olursa kazanır, patronlar kaybeder”

"Her işçi birbirine destek olmalı, haklarını savunmalı. Eğer biz birlikte olursak kazanırız ben buna inanıyorum. Zaten işçi sınıfı birlik olursa kazanır, patronlar kaybeder"

İstanbul: 140’lı günleri geride bırakan Flormar direnişçileriyle beraberdik geçtiğimiz hafta. Alanda görüştüğümüz, sohbet ettiğimiz her bir direnişçi ilk günkü mücadele azmini taşıyor. Bu azmin altında sınıfının kini var elbette. Konuştuğumuz her bir direnişçi şu cümleyi yineliyor “İşçi sınıfı birlikte olursa kazanır, patronlar kaybeder!”
Flormar direnişçilerinden ilk olarak Pınar Koca ile direnişe dair konuştuk. Pınar, 8 yıldır Flormar’da çalışıyordu aslında. Kendisinin de deyimiyle “8 yıldır Flormar Kozmetik’te çalışıyordum, ta ki sendikaya üye olup işten çıkarılana kadar…” Sessizce, patronun her isteğine boyun eğdiği müddetçe her işçi gibi o da “değerliydi” ancak ne zamanki “ben haklarımı, emeğimin karşılığını istiyorum ve bu yüzden örgütleniyorum” dedi… İşte o an, 8 yıllık emeğine, birikimine, deneyimine bakılmadan işinden edildi.
Ama Pınar da hakkını arayan işçilerdendi ve esas değerinin de emeğine sahip çıkmakla olduğunun farkındaydı. Peki direnişe geçtiğinden bu yana neler yaşamıştı Pınar? “Direnişin ilk günlerinden itibaren arkadaşlarla bir göz temasımız oluyordu. Sonrasında brandalar yaptılar, birbirimizi görmememiz için. Sonra brandayı aşmayalım diye çivili teller koydular araya. Şu anda da her tarafı yeşil çimenlerle kapatarak içerideki arkadaşlarla bütün bağlantımızı kopardılar.”
Söz içeride kalan işçilere gelince, onları soruyoruz. Onların direnişe desteğini… Pınar, işçilerin bir kısmının direnişe destek verdiğini ama yönetim tarafından baskılandıklarını anlatıyor.

Patron işçilerin Gebze’de iş bulmasına bile mani oluyor


Direniş 140’lı günleri geride bıraktı ama bu süre zarfında hukuki gelişmeler yaşandı ve tüm gelişmeler direnişçi işçilerin lehine… Ancak Flormar yönetiminden şimdiye dek ne işçilere ne sendikaya bir geri dönüş olmadı. Pınar, yönetimden direkt bir geri dönüş almadıklarını söylüyor ve yönetimin bazen “Kesinlikle o işçileri geri almayacağız” dediklerini bazen de “mahkeme sonucu ne olursa ona uyacağız” şeklinde konuştuklarını duyduklarını anlatıyor.
Patronlar intikamcıdır, söz konusu direnen işçiler olunca hele bu intikamcılıklarında sınır tanımıyorlar. İşsiz bıraktıkları işçilerin bir bütün Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde işe girmelerine engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu bölgede ilk olarak duyum olarak almıştık ama Pınar da bunu doğruluyor: “Bunu yapıyorlar. Şu an içerideki insanları sindirebilmek için işte ‘Ben onları 25/2’den attım. Onlar kesinlikle iş bulamayacaklar hiçbir yerde, onlar artık Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışamayacaklar, çalıştırmayacağız’ tarzında söylemlerle sindirmeye çalışıyorlar.”
Bunun özünde işçinin örgütlenmesine olan düşmanlık olduğunun farkında Pınar ve “Ben sendikaya üye olduktan 2 gün sonra işten çıkarıldım. Bu zaten sendikaya ne kadar karşı olduklarını gösteriyor. Flormar yönetimi karakter olarak işçiyi önemsemeyen, fuzuli sayan bir anlayışa sahip, bundan dolayı da işçilerin sendikalaşmasına da en başından beri karşı” diyor.

“Hiç pişman olmadım”
Geçtiğimiz günlerde Ankara’ya yürüyen direnişçi işçilerden Kenan Güngördü ve Sinan Yerdelen’in adreslerinden biri de Flormar direnişi olmuştu. Ziyareti ve direnen işçilerin dayanışmasını soruyoruz Pınar’a:
“Bütün işçilerin, memurların sendikalaşmasını, haklarını savunmalarını istiyorum. Kendilerini ezdirmesinler, haklarını sonuna kadar savunsunlar. Ben de burada hakkımı savunuyorum, anayasal hak olan sendika hakkımı savunuyorum. Burada zaten patronlar sendikalı olmamızı istemedikleri için işten çıkartıyorlar. İşçilerin şunu düşünmesini istiyorum. Patronlar zaten işlerine yarasaydı kendileri bizi sendikalı yaparlardı. Sendikalı olmanın ne olduğunu, neleri getirip neleri götürdüğünü anlasınlar ve örgütlü olsunlar.”
140’lı günlere gelindiğini belirten Pınar son olarak ekliyor: “Biz hala buradayız. İsterse 300 gün, isterse 400 gün olsun… Bu kapının önünde olmaya, sendikamızla birlikte direnmeye devam edeceğiz. Hem direnişçi hem de sendikalı olduğum için hiç pişman olmadım. Direniş kazanımla sonuçlanana kadar burada olacağız.”

“Direnişi bırakmayacağız”
“Ben Sultan Kılıç, 9 yıldır Flormar’da çalışıyorum. Sendikaya üye olduğum için işten çıkarıldım. Buradayız ve direniyoruz. Anayasal hakkımız olan sendikalaştığımız için işten atıldık, tazminatsız bir şekilde.” Böyle başlıyor Sultan kendisini anlatmaya… Konuşmasının devamında soru soruyor bu kez:
“Madem bu hak anayasal olarak bize verildi, neden bu şekilde kanunsuz iş yapılabiliyor?” Sonra yine kendisi cevaplıyor: “Yani şunu da görüyoruz, devlet patronun yanında. Devlet hiçbir zaman işçinin, emekçinin, çalışanın yanında değil.” Direniş bir öğretmen misali…
– Direnişe dair düşünceleriniz neler?
– Şunu söylemek istiyorum. Hiç kimse korkmasın, hakkını savunsun istiyorum. Biz sendikalı olduğumuz için işten atıldık, ama sendikalı olmanın kötü bir şey olmadığını biliyoruz. Yani sendikalı olmadan önce birçok şeyi bilmiyorduk ama sendikaya üye olduktan sonra birçok şey öğrendik. Açıkçası işçinin hakkının nasıl yendiğini, nasıl gasp edildiğini öğrendik. Buradaki süreçte de biz bir aile olduk, birbirimize kenetlendik. Burada kazanana kadar da burada olmaya devam edeceğiz, direnişi bırakmayacağız.
– Direnişin ilk gününden itibaren maruz kaldığınız baskılar hakkında ne söylersiniz?
– Baskı ilk günden itibaren başladı. Mesela ilk hafta biz burada olmayalım diye yönetim kamyonlar yığdı alana, brandalar çekti, kapıları yükseltti. Çaldığımız müziklere dahi karışılıyordu, hemen kapatın talimatı geliyordu. Düşünün ki kapılara dokunmayalım diye sürekli kapıları yağlıyorlar. Slogan ve yürüyüşlere dahi karışıyorlardı. Polis de burada sürekli bizim peşimizde, onlar olmasa bile sivil polisleri gönderiyorlar çekim yapmaları için.
25/2’den işten atıldığımız da bilindiği için burada organize sanayi bölgesinde işe alınmıyoruz. Zaten bizi işten çıkarırken bunu söylüyorlardı, iş bulamazsınız burada diye. Biz de bu arada iş bulamamaya başladık, iş bulan arkadaşlarda geçici işlerde çalışıyorlar, çaycılık vb. Burada da tanıdık aracılığıyla işe girmek zorunda olan arkadaşlar oluyor. Çünkü çoğu kişi ev geçindiriyor. Benim de 2 çocuğum var, kiram var. Bunların işten atmaları dolayısıyla başka yerde de çalışamıyorum. Neredeyse bütün haklarımız elimizden alındı diyebilirim yani.
– Ülkede son zamanlarda yaşanan birçok direniş alanı var. Bunlar hakkında ne söylemek istersiniz?
– Evet, 3. Havalimanı direnişini izledik. Onun dışında Kenan Güngördü buraya geldi. Yani bence önemli olan direnişe devam etmek, elbet kazanım olacaktır. Mesela geçenlerde bir kadın arkadaşın direnişi kazanımla sonuçlandı, mutlu olduk onun adına. Burada da bir birliktelik var, önemli olan bu. Her işçi birbirine destek olmalı, haklarını savunmalı. Eğer biz birlikte olursak kazanırız ben buna inanıyorum. Zaten işçi sınıfı birlik olursa kazanır, patronlar kaybeder.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu