H. Merkezi: Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, İbrahim Kaypakkaya düşmanlığını sanatçı Pınar Aydınlar ve Grup Munzur üzerinden sürdürmeye devam ediyor.
2010 Dersim Festivali sırasında Hozat’ta konser verdikleri ve İbrahim Kaypakkaya ile Ali Haydar türkülerini söylediği için Pınar Aydınlar ve Grup Munzur üyeleri Özlem Gerçek ve Ercan Duman hakkında “MKP Terör Örgütü Propagandası Yapmak” gerekçesi ile açılan davanın Cumhuriyet Savcısı Şeref Gürkan tarafından hazırlanan iddianamesi açıklandı.
Açıklanan iddianamede “delil” olarak konser sırasında çekilen görüntüler, savcılık açısından Pınar Aydınlar’ın ve Grup Munzur’un “terör örgütü propagandası” yaptığını kanıtlaması için yeterli imiş! Pınar Aydınlar hakkında, Kaypakkaya’yı andığı için daha önceki süreçlerde de soruşturma açılmıştı.
Bu davanın; Kaypakkaya’nın hala bir meşale olarak ülkedeki devrim mücadelesinde yerini koruduğu ve Kaypakkaya’nın özellikle Kemalizm ve Kürt meselesinde yakaladığı “kopuş”un giderek değerlendiği bir dönemde ve de komünist önderin işkencede katledilişinin 39. yıldönümünün öngünlerinde açıklanması bir tesadüf değildir elbette.
75 yıl sonra bile Dersim “çıban”!
Söz konusu iddianame, sanatçının görüntünün kaçıncı dakikasının kaçıncı saniyesinde ne türkü söylediği üzerine “ayrıntılarla” doldurulmuş durumda. Savcılık devletin; yıllardır halkın komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı sahiplendiğini türkülerle dile getirmesinden “rahatsız” olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir bu iddianame ile…
Özellikle dava iddianamesinde yer alan şu ifade ile devlet, Kaypakkaya ve Dersim’e bakışını dile getirmiştir bir kez daha:
“Dava konusu eylemin gerçekleştiği yerin (Tunceli) bütün terör örgütlerinin faaliyetlerinin yoğun bir şekilde bulunduğu yer olması, simgesi anılan terör örgütünün halen faaliyetlerine devam eden bir silahlı terör örgütü olması, dinleyici kitle arasında genç yaştakilerin çok olması, terör örgütünün simge isminden övgüyle sözetmenin konserdekilerde örgüte katılma iradesini güçlendireceği göz önüne alındığında sanıkların eylemlerinin AİHS.nin koruduğu fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi söz konusu değildir.”
