GüncelManşet

Proletarya Partisi “Faşist kliklerin dalaşına değil, halk savaşına taraf ol!”

H. Merkezi: Darbe girişimi ile ilgili bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Merkez Komitesi (TKP/ML MK) Ezilenler çaresiz değildir. Parlamentoyu faşizmin örtüsü haline getirip halkı ‘demokrasi’ söylemiyle kandırılmasına da, faşist cuntayı Erdoğan korkusu ve AKP düşmanlığı ile kurtuluş olarak pazarlayıp ezilenlerde yalancı umutlar yaratılmasına da müsaade etmeyeceğiz. Ezilenler gericiliğin dolgu malzemesi değil tarihin yıkıcı ve yapıcı unsurudur. Demokratik halk devrimi, sosyalizm ve komünizm davasına ikna etmek, örgütlemek ve oku doğru hedefe yönlendirmek tarihsel sorumluluktur. Bu görev fabrikada, tarlada, anfide, sokakta, meydanlarda, dağlarda günceldir, acildir” dedi.  

Türk egemen sınıflarının yaşadığı siyasal krizin derinleşerek devam ettiğine ve faşist diktatörlük içindeki klik çatışmasının 15-16 Temmuz 2016’da ordu içinde örgütlenmiş bir cuntanın askeri darbe girişimiyle yeni bir evreye geçtiğine değinilen açıklamada “Türk egemen sınıflarının tarihinde pek tanık olunmadık bir darbe girişimi olmuştur. Darbe girişiminin başladığı saatten (15 Temmuz saat 21.30), örgütlenme biçimine ve kısa sürede yelkenleri indirmesine kadar fiyasko niteliğinde bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ancak bu darbe girişimi TC tarihi açısından bir ilktir. Türk Ordusunun ‘cuntalar bileşkesi’ olduğu bilinmektedir. Darbe girişimleri, yönetimi ele geçirme hesapları ordu içinde hiç tükenmemektedir. Türk devlet yapısının kuruluş aşamasında Ordunun siyasal rolünün bu aktivasyonda belirleyici bir rolü vardır. Egemen sınıfların ihtiyacına göre genelde Genelkurmay’dan başlayan bir süreçle askeri darbeler kotarılır.

 

“Darbe devleti yeni bir siyasal krize sürükledi”

15-16 Temmuz askeri darbe girişimi ise örgütlenmiş cuntanın hiyerarşik yapılanmaya dayanmaksızın sokaklara çıkıp yönetimi ele geçirmesi girişimi olmuştur. ‘Yurtta Sulh Konseyi’ ismiyle kendini ifadelendiren bu cunta özellikle toplumun bir kesiminin AKP ve Tayyip Erdoğan karşıtlığına dayanarak bu darbeyi kotaracağı hesabı yapmıştır. Ancak Türkiye’de gerçekleşecek bir askeri darbenin başarısı emperyalist güçlerin ciddi desteğine ve ülkenin politik konjonktürünün uygun olmasına bağlıdır. Darbeci cuntanın Türk egemen sınıflarının desteğini örgütleyemediği, medya-sermaye-siyasi eksen de destekten yoksun kaldığı gibi emperyalist güçlerden de yeterli desteğin kotarılamadığını görmekteyiz. Bu durum ordu içindeki örgütlenmesinde de yeterli desteğin alınamamasını getirmiştir” denildi.

Cunta başarı elde edemese de devleti yeni bir siyasal krize ve yeni siyasal ilişkilere sürükleyecek sonuçlar doğurmuştur. Bu darbe girişimi başarılı olamasa da Türk devletinin meclisi bombalanmış, aralarında polis ve askerinde bulunduğu yüzlerce insan ölmüş, ‘Kutsal’, ‘Peygamber ocağı’ sayılan ordunun bir kısım mensupları esir muamelesi görmüş, sokaklarda sürüklenmiş, kafası kesilmiş, linç edilmiş, asker ve polis düşman güçleri gibi çatışmaya girmiştir. Bu ‘Ortadoğu’ya model ülke olmaya çalışan, bölge devleti olma iddiası taşıyan bir devlet için olabilecek en kötü görüntü ve kriz durumudur. Yaşanan darbe girişiminin Türk devletini zayıf düşürdüğü, itibar ve prestijini ciddi düzeyde aşındırdığı, iç ve dış politika da izlenecek yönelimi etkileyecek düzeyde tesirde bulunacaktır” şeklinde devam eden açıklamada kitlelerin bu hareketi sahiplenmesine de değinilerek “kitlelerin bu hareketini ‘demokrasiyi’ sahiplenmesi olarak okumak Türk devlet yapısının gerçek niteliğini karartmak olacaktır. Harekete geçen kitlenin AKP’nin gerici-faşist politikasının en militan sahiplenicisi olması gerçeği karşı-duruşun siyasal niteliğini de belirlemektedir. Bu anlamda kitlelerin demokratik hak ve özgürlükleri için değil, faşizmin egemen kliğinin çıkarları doğrultusunda harekete geçtiği tespit edilmelidir. Bu anlamda cunta girişiminin karşısına dikilmesi ‘haklı gerekçelere’ dayanmakla birlikte kesinlikle ilerici ve demokratik değildir” denildi.

 

“Demokratik halk devrimi görevine sarılmalıyız”

Açıklama şu ifadelerle son buluyor; “Komünistlerin ve devrimcilerin görevi bu yönetme krizinin doğurduğu sonuçlara karşı zora dayalı mücadelesini daha güçlü ve etkili hale getirmek olmalıdır. Kitlelerin memnuniyetsizliği silahların eleştirel gücüyle birleşmediği sürece egemenlerin siyasal krizini devrimin olanağı haline getirmek mümkün olmayacaktır. İster parlamento örtüsü kullanılsın ister askeri cunta egemenliğinde olsun görev faşist diktatörlüğe karşı ezilenlerin özgürlük, demokrasi ve devrim mücadelesini örgütlemek olmalıdır. Askeri darbe girişimine karşı halkın güvenliğini sağlayacak, onları bu saldırı dalgasına karşı seferber edecek mücadeleyi benimsemek olduğu gibi, parlamento örtülü faşist diktatörlük karşısında parlamentarizme, reformizme hapsetmeksizin mücadele araç ve yöntemlerini çeşitlendirerek devrime seferber edecek politik bir netlik içinde olunmalıdır. Darbe girişiminin politik etkisini ve ağırlığını göz ardı etmeden ama sorunun esasını asla kaçırmadan mücadele yöntem ve araçlarını gerilla mücadelesine dayalı halk savaşına bağlayarak demokratik halk devrimi görevine sarılmalıyız.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu