Kadın

Tacizi görüp, inadına bağırmak…

Bu sayıdaki köşemizi bir YDK’lının gönderdiği yazıya ayıracağız. Kadın arkadaşımız tanık olduğu bir taciz olayına sessiz kalmadığını, sessiz kalanların neden sessiz kaldığını anlatmış. Ve de o gün tacize ses çıkarmasına neden olan güveni şu sözlerle bizimle paylaşmış: “Susmadığım, sessizliği bozduğum için, yüzümü çevirmeyip inadına tacizi görüp bağırdığım için kadınım ve YDK’lıyım!” Biz de o yazıyı kısaltarak sizinle paylaşıyoruz:

Erkeklerin her hakkı kendilerinde gördükleri, “ormanın kralı aslan” misali ortalarda “kendine güvenli” dolaştığı bu ülkede elbette her an, her dakika, her yerde taciz ve tecavüzle karşı karşıya kalmak, acı ama gerçek bir durum. Bu gerçekliği hemen hepimiz biliriz değil mi? Ama yaşamda tacizle karşılaşmak büyük korkumuz, tecavüz ise aklımıza bile getirmek istemediğimiz bir ihtimalken; bir başka kadının yaşadığı bir tacize tanık olmak hatta tanıklığın ötesinde karşı durmak için adım atmak o kadar zor ki! Her birimiz kimbilir kaç defa görmüşüzdür, bir erkeğin kadının bedenindeki arsız gözlerini ya da bakışlardan öte kendisini… Ama görmezlikten gelmiş, “yok yok, yanlış anladım” demişizdir. Ama aslında içimiz, yanlış görmediğimizi bilir ve vicdanımız kıvrandırsa da , sustururduk biz onu.

Bir olay anlatmak istiyorum bu konu ile ilgili… 5 Ekim günü tramvayda köşeye onlarca insanın sıkışmasından kaynaklı daha doğrusu erkeklerin kadınları sıkıştırmasından kaynaklı yabancı uyruklu siyahî bir kadının tacize uğradığını gördüm. Aslında inecekleri yer bir durak sonra olmasına rağmen erkekler kadını taciz ettikleri için kadın inene kadar tramvayda durmaya çalışıyorlardı. Hatta biri diğer arkadaşlarına seslendi ve “Ya oğlum, burası acayip zevkli. Sonraki durakta ineriz, yürürüz bir şey olmaz” diyerek biraz uzağında olan 3 arkadaşı ile konuşmaya başladı.

Kadının tacize uğradığını kesin olarak fark ettikten sonra  arkasında duran ve hala kadını taciz eden erkeklere dönerek “Yeter artık siz ne yapıyorsunuz?” diye bağırmaya ve ağzıma ne geldi ise söylemeye başladım. Onlar da gülerek ve üstüme yürüyerek “Sen ne diyorsun yani biz tacizci miyiz?” dediler. Ben de “Evet, yaptığınız şey tam da bu, inin bu araçtan” dedim. Benimle tartışmaya ve yaptıklarını inkâr etmeye başladılar. Ben bağırmaya devam ettim. Benimle birlikte aslında herkesin gördüğü ama sustuğu şeyi haykırmaya başladım ve yanımda olanlar da bana destek vererek 7 erkeğin üstüne yürümeye başladık. Ardından imdat butonuna basarak tramvayı durdurdum. Ve tacizcileri tramvaydakilerle birlikte dışarı attık.

Bu olayın yaşanmasının ardından tacize uğrayan kadın yanıma gelerek bana bir şeyler söylemeye çalıştı, fakat İngilizce bilmediğim için cevap veremedim. Daha sonra İngilizce bilen biri yanımıza gelerek kadının bana söylediklerini aktardı. Tacize uğrayan kadının çok teşekkür ettiğini ve aslında tacize uğradığının farkında olduğunu ama uyarmakta zorlandığını, söyleyemediğini anlattı. Olayın ardından benimle konuşan bir teyze “Kızım, sen niye karışıyorsun? Ya sana bir şey yapsalar, ya seni takip etseler?” dedi ve ardından “Hem o kadın zaten yabancı, boşver” diyerek aslında herkesin neden sustuğunun cevabını verdi.

Bu cevap ile biraz düşündüm. Ülke dışından gelen kadınlara yönelik erkek egemen yargı nasıl da yerleşmişti taa hücrelerimize… Bir de kadının ses çıkarma korkusu, aslında zarar görme korkusundan kaynaklanıyor, bir kez daha anladım. Evet, herkesin bildiği ama sustuğu bu durumda susmamayı bir YDK’lı olarak kendime görev olarak görüyorum. Susmadığım, sessizliği bozduğum için, yüzümü çevirmeyip inadına tacizi görüp bağırdığım için kadınım ve YDK’lıyım!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu