Makaleler

Tecrit-Tretman ve Hasta Tutsaklar

Tecrit, tretman politikasının bir sonucudur. F Tipi hapishanelerde bu politikanın maddi, fiziksel olarak gerçekleşmiş halidir. Tretman politikasının etkili olabilmesi için tecrit gündeme gelmiş ve uygulanmıştır. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında düzenlenen kanun bu politikanın hukuki biçimi olmuştur.

F tipi hapishanelerde bu esaslara uygun olarak 13 yıldır faaliyettedir. Bu zaman dilimin de bu mekânlarda yaşananlar tutsak cephesinin tecrit ve tretman politikasının özüne ve hedeflerine ilişkin yaptığı tespit ve teşhisleri doğrulamıştır. Gerek sık yaşanan fiziki saldırılar, yoğun disiplin cezaları, infaz yakmak boyutuyla ve gerekse de F Tipi infaz rejiminin siyasal-politik hedefleriyle boyutuyla bu böyledir.

Hasta tutsakların durumu ve devletin hasta tutsaklara yaklaşımı tecrit-tretman politikasının bir iz düşümüdür. Konuya bu açıdan bakıldığında sorular doğru cevaplarını bulmuş oluyor. Zira ki yargı paketi çerçevesinde yapılan düzenlemelerle hasta tutsakların tahliyelerinin ve infazlarının ertelenmesinin kolaylaşacağı söylenmişti. Bu söylemler Adli Tıp’ın duvarlarına, bürokrasinin dehlizlerine, mahkemelerin ve savcılıkların bildik tutumlarına çarpıp geri döndüyse ve hasta tutsaklar bir bir ölmeye devam ediyorsa bundandır.

TC hapishanelerinde son 10 yılda bin 743 kişinin yaşamını yitirmesi, (ölüm orucu direniş şehitleri de dâhil), 490 üzerinde sağlık sorunu olan tutsağın bulunması ve 142’sinin durumunun çok ağır olması bu politikaların sonuçların anlatmaktadır. Salt tedavilerin engellenmesi boyutuyla gelişen durumlar değil, yaşam koşullarının ağırlığı, tecrit-tretman politikalarıyla daha da katmerleştirilmesi sağlığı ciddi oranda bozduğu için hasta tutsak sayısı artmakta, tedavinin geciktirilmesi, engelleyici uygulamaların olması ise tamamen bilinçli bir tutumla ölümlere kapı aralamaktadır. 4. Yargı Paketi’yle getirilen düzenlemelerle bu durumun önüne geçilmiş değildir.

Örnek olarak, durumu ağır olan hasta tutsakların bir kısmın tek başına tutulmaktadır. Yaşamını kolaylaştıracak şeyler yapmak yerine, tersi yapılmaktadır. Abdullah Kalay’ın yaşadıkları bu açıdan örnektir. 12 Eylül günü geçirdiği kalp krizinin ardından hastaneye geç götürülmüş bundan dolayı mevcut sağlık sorunları onarılmaz bir hal almıştır. Bu bilinçli ve politik yaklaşımın farklı bir biçimi 20 yıldır tutuklu bulunan Ramazan Özalp’ın yaşadıklarında görüyoruz. Özalp, Adli Tıp Kurumu’nun “cezaevinde yaşamını sürdüremez” raporuna rağmen tahliye edilmemektedir. Gerekçesini ise Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı söyle açıklamaktadır; “Şahsın bizzat kendisinin toplumun güvenliği açısından bir tehlike teşkil etmediğini, ancak, serbest bırakılması halinde propaganda aracı olarak kullanılabileceği… ” şeklindedir.

Yaşanan her bir ölümün ardından devletin tutumu, doğal olarak gerçek durumu karatmak, bilgileri çarpıtmak ya da doğan tepkileri bastırmak yönünde olmaktadır. Faşist devletin hapishanelerdeki katliamcı ve F tipi ölüm hücrelerine dek uzanmaktadır. Engin Ceber’in katledilmesi, ring aracında beş mahpusun diri

diri yanması yakılması, Urfa Hapishanesi’nde mahpusun diri dire yanması, Pozantı’da çocuk mahpusların sistematik işkence ve tecavüze uğraması, kadın tutsakların jandarma kontrolünde muayeneye zorlanması devletin münferit uygulamaları değildir. Şimdi yeni yeni uygulamalarla saldırılar tırmandırılmaktadır. Hapishanelerde özellikle de F Tipilerinde havalandırmaları ve hücre içlerini de görecek şekilde kamera takılmak istenmesi de bunlardan biridir. Tutsaklar üzerinde baskı yeni araçlar devreye sokularak artırılmaya çalışılmaktadır. Bu tecrit-tretman politikasından istenilen sonuçlara ulaşabilmek için yeni araçlara ihtiyaç duyulduğunun ve başarısızlığının da göstergesidir.

Bizim gibi ülkülerde herkesin yolu hapishanelere düşebilir, herkes 490’nın üzerinde sağlık sorunu ya da 142’sinin durumunun daha kritik ve tek başına yaşamın idame ettiremeyen tutsaklardan biri olabilir. Bu yüzden hepimiz sesimizi daha gür ve daha kalabalık hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılması, tedavilerinin sağlıklı koşullarda yapılması için yükseltelim. Devletin en temel değiştirilmez “yaşam” hakkını çiğnemesine yok saymasına izin vermeyelim. (Bir Partizan)

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu