Yorum

Yeni MİT yasası, muhaberat değil “ileri” faşizmdir!

Uzun bir süredir tartışma konusu olan, Gülen-AKP çekişmesinin ilk görüntü verdiği, misyonunu Youtube’a düşen tape’lerden direkt başkanının dilinden duyduğumuz Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in hem yapısını kayda değer şekilde değiştiren hem de genel güvenlik algılayışını ortaya seren yasa meclisten geçirildi. Meclisten geçen yasanın cumhurbaşkanlığı onayı alacağı da çeşitli sebeplerle çok büyük ihtimal olarak duruyor. Sonrasında Anayasa Mahkemesi yasayı iptal eder mi etmez mi ihtimalini tartışmayı ise gereksiz görüyoruz. Zira önemli olan söz konusu yasanın neden çıkarılmak istendiği ve bu bağlamda yürütülen tartışmalardır. Bu noktada yeni MİT yasasına rengini veren düzenlemelere bir göz atmakta yarar 

Hemen hatırlatalım bugün yeni yasayla yapılan düzenlemeler daha önceden yönetmeliklerle hayata geçiriliyordu. MİT yasasının görüşüldüğü meclis oturumunda Beşir Atalay bunu açıkça dile getirdi. Yani aslında önceden dolanarak yapılan halk düşmanlığı, yeni ekleme ve düzenlemelerle bundan sonra yasal olarak doğrudan yapılacak!

Yasa neler getiriyor?

17 Nisan tarihinde meclisten geçmiş olan MİT yasa tasarısı diğer süreçler tamamlanıp yasalaştıktan sonra tüm kurum ve kuruluşlar (bankalardan, derneklere ve siyasi partilere kadar) MİT’in istediği bilgi ve belgeleri “ivedilikle” bu kuruma vermek zorunda olacak. MİT’in istediği bilgi ve belgeleri vermemek cezai yaptırımlara bağlanmış olacak.

Yeni yasayla birlikte MİT, “devlete karşı işlenen suçlar”, “örgüt üyeliği” iddialarıyla yürütülen tüm soruşturma ve davalardaki bilgi ve belgelerin örneğini alabilecek. Halihazırda onlarca örneğine zaten tanık olduğumuz “hazırlık soruşturmasının gizliliği” ilkesini delmek yasal kılıf kazanmış olacak. Yine devrimci ve demokratlara yönelik her saldırıda mahkemelerce alınan gizlilik kararları (ki bu kararların mantığının zaten savunmaya yönelik olduğuna dair şüphemiz yoktu) yasal olarak da sadece savunmayı engellemiş olacak. Bilgi ve belgeye sınırsız ulaşma yetkisinin bir diğer anlamı devletin diğer istihbarat birimlerinin (ünlü kozmik odaların vb.) bilgi ve belgelerinin de MİT’in elinde toplanacak olması. Böylece egemen sınıflar içindeki klik çatışmasında önemli yer kaplayan istihbarata, çok kritik bir hamle üstünlüğü sağlanarak, egemen klik tarafından ele geçiriliyor.

MİT’in görevleri tanımlanırken ifade edilen “Dış güvenlik, terörle mücadele ve milli güvenliğe ilişkin konularda Bakanlar Kurulunca verilen her türlü görevi yerine getirmek” cümlesi de dikkat çekici. Meclis görüşmeleri sırasında “her türlü” ifadesi çıkarılmış olsa da bunun pek bir kıymeti harbiyesinin olmadığı açıktır. Yasada geçen bu cümle ve mevcut “terörle mücadele yasası” birlikte düşünüldüğünde sisteme ya da özelde AKP’ye muhalif olan hemen tüm kesimlerin takibatı yasal güvenceye alınmış oluyor.

Yine benzer şekilde “diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinin kullandığı araç ve yöntemlere gerek görüldüğü hallerde başvurma” konusundaki düzenleme de özellikle ABD’de bazı işkence yöntemlerinin “yasal” olduğu göz önüne alındığında farklı bir anlam kazanıyor. Üstelik işkence vb. uygulamaların kanıtlanabildiği durumlarda da MİT görevlileri mevcut yasalar içerisinde milletvekillerinden sonra en geniş “yasalara karşı koruma” kalkanına bürünmüş oluyor. Çünkü herhangi bir MİT görevlisi hakkında soruşturma yürütmek doğrudan Cumhurbaşkanının iznine tabi oluyor. (Başbakan Erdoğan’ın “aktif Cumhurbaşkanı” hedefiyle uyumlu bir şekilde.)

Yasa tasarısında yer alan ifadelerle “terör örgütleriyle görüşme” yetkisi de esasen PKK lideri A. Öcalan’la görüşen MİT görevlilerinin koruma altına alınması olarak yorumlanıyor. Ama bu maddenin ayrıca ve belki de esasta MİT’in Suriye’de El Kaide’ci örgütlerle birlikte işlediği katliamlara karşı bir yasal güvence oluşturduğunu da hesaba katmak gerekir. MİT bu “terör örgüt”leriyle pekala “Esad terörünü” bitirmek için görüştüğünü ve birlikte iş tuttuğunu ileriye sürebilir! Bu düzenlemelerin yanında hemen hemen sınırsız telefon dinleme, Internet trafiği takibi yetkisi vb. düzenlemeler zaten özel yaşamın gizliliği konusunda kendi yasalarını sayısız örnekte çiğnemekten geri durmayan devlet gerçekliğinde bu durumun yasalaştırılması olarak yorumlanabilir.

Tüm bu verilerden hareketle önemli bir değişikliğin gerçekleşmekte olduğunu söyleyebiliriz. “Otoriterleşiyoruz”, “Muhaberat devleti oluyoruz” tartışmalarına değinmeden önce devletin neden böyle bir yasal değişikliğe gitme ihtiyacı içerisinde olduğunu sorgulamak gerekiyor.

Yeniden yapılandırma devam ediyor

AKP’nin özellikle 2005 yılından bu yana Ceza İnfaz Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun, Türk Ceza Kanunu, EMASYA protokolü gibi halka ve devrimci ve de demokratlara yönelik ciddi saldırılar içeren yasal düzenlemeler yaptığı biliniyor. Yeni MİT yasasını da sadece AKP-Cemaat klik savaşının bir uzantısı olarak görmek hatalı bir yaklaşım olur. Yasanın kapsamına ve ona ruhunu veren maddelere bakıldığında AKP-Cemaat gerilimini kat kat aşan bir düzenlemeyle karşı karşıya olduğumuz görülür.

Elbette AKP’nin zaten MİT’in üzerinde tesis ettiği kontrolü artıracak olan bu düzenleme sayesinde herhangi bir klik savaşında elini güçlendirdiği bir gerçek ancak düzenleme bu amacı aşar nitelikte. Yeni yasanın ruhunun diğer “ileri demokrasi” düzenlemeleriyle paralel olduğunu belirtebiliriz. AKP her türlü saldırı içeren yasa çalışmalarında, yasanın özünü değiştirmeyen fakat saldırıları gizleyen bir iki düzenlemeyle saldırıları “demokratikleşme” olarak sunmakta “ustalaştı”. MİT’in, bizzat MİT’in hazırlayıp başbakanlığa göndereceği ve başbakanlığın meclis komisyonuna istediği kısımlarını sunacağı bir rapor ile meclis denetimine açıldığı(!) yalanı da ancak bu kapsamda değerlendirilebilir.

Söz konusu yasa yukarıda andığımız diğer düzenlemeler ile bir paralellik arz ediyor; halka, devrimci, demokrat, yurtsever kesimlere saldırıların merkezileşmesi ve yüksek düzeyde koordine olması anlamını taşıyor. “Çözüm süreci”, “demokratikleşme” naraları atılırken devletin halkın örgütlü kesimleri ile olan çatışmasında saldırı gücünü daha ileri düzeyde örgütleme çabası içerisinde olduğunu rahatlıkla söylemek mümkün. Devletin zaten güçlü olan merkezi yapısını daha da güçlendirme gayreti içerisinde olması “çözüm süreci”nden “demokratikleşmeden” ne anladığını da açık biçimde ortaya seriyor. Buna rağmen yasa üzerinden yürütülen tartışmalar yasanın gerçek mahiyetini ortaya çıkarmaktan uzak bir seyir izliyor.

Muhaberat devleti mi oluyoruz?

Yasaya yöneltilen eleştiriler daha önce çeşitli vesilelerle ele aldığımız “otoriterleşme” vb. tartışmaların bir bütünleyeni olarak “muhaberat devleti olmak”, “Hitler’in Gestapo’su” gibi kavramlar üzerinden sürdürülüyor. Bu tartışma devletin zaten uygulamakta olduğu saldırı politikalarının kavranmasını güçleştiriyor.

Dün demokratik olan devletin bugün otoriterleşmesinden bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz. Çünkü bu devlet dün de demokratik değildi bugün de değil ve atılan tüm yasal ve diğer pratik adımlar yarın da demokratik olmayacağının bariz kanıtlarıdır. Bu tespitimiz yasayı önemsiz bir düzenleme olarak gördüğümüz algısını yaratmamalıdır. Bilakis ciddi bir saldırı hazırlığı yapıldığı ortadadır. “Muhaberat devleti olmak” ve benzeri tespitler üzerinden yürütülen tartışma ise mevcut yapıyı kavramadığından şimdiki saldırının mahiyetini de gizleyen bir seyirde sürmektedir. Ayrıca yasayı güya eleştiren sistem partilerinin hepsi sınırsız yetkilerle donatılmış MİT’in kendi kontrollerinde olmasının hayalini kurmakta, esas olarak bu gücün AKP’nin eline geçmesini eleştirmektedir.

Sonuç olarak; AKP yaptığı bu düzenlemelerle klik savaşında elini güçlendirirken halkın örgütlü kesimlerine yönelik saldırı kapasitesini artırmaktadır. İstihbaratın da, bu alanda emperyalist-kapitalist ülkelerin kat ettiği mesafenin çok gerisinde kalmasına karşı yeni bir uyumuda içermektedir. Demagogların tüm “bağımsız milli istihbarat” naralarına rağmen emperyalistlerle uyum içinde çalışmayı hedeflediklerini de belirtelim. Demokratikleşme yalanları altında daha merkezi bir yapı inşa edilmekte bu bağlamda halka, halkın örgütlü kesimlerine yönelik bir saldırı hazırlığı yapılmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu